27

538 40 7
                                    

Yazardan~

&Taehyung &

"Hyung sence burdan ne zaman çıkarız?"

Taehyung'un durup dururken sorduğu soru ile chanyeol biraz durmuş, düşünmüş ve biraz daha bekleyip cevap vermişti.

"Hesaplamalarıma göreee yaklaşık 4.5 yıldır buradayız ve max bir yılımız daha var bebegim."

Taehyung, anladım dercesine kafasinı sallayıp sabahtan beri okuyormuş gibi yaptığı ama tek kelimesini bile okumadığı kitabı bir köşeye fırlatıp yatağından kalktı.

Burada sınırlı sayıda kitap veriyorlardı, hepsini okumuştu ve tekrar okumak onu sıkıyordu ve neredeyse tek aktiviteleri buydu.

Buradan biran önce çıkmak istiyordu.

Buraya geldiği ilk zamanları hatırlıyordu, zaten nasıl unutabilirdi ki?

Ailem dediği kişilerin onu nasıl bu iğrenç yere bıraktıp gittiğini.

Bunu nasıl unutabilirdi?

Herşeyi biliyordu, tüm doğrular tek tek anlatılmıştı ona.

Ama bu doğrular kimin doğrularıydı orası meçhuldü.

Düşünceler içinde boğuşurken hangi ara tuvalete kadar gelmişti anlamamıştı, çokta umursamayarak ellerini yıkamak için lavaboya uzandı, suyu açtı, ellerini güzelce yıkadı, kafasını kaldırıp aynaya baktı, ilk başta şaşırıp korkmuştu ama sonra kim olduğunu farkedip rahatlamıştı derin bir nefes verip gözlerini arkasında ki adamın gözlerine dikti.

Aynada tam arkasında duran adama baktı, artık bıkmıştı neden sürekli geliyordu?

Taehyung tam onu unutmaya çalışırken neden birden çıka geliyordu, neden unutmasına izin vermiyordu?

Taehyung arkasını dönmeden aynadan bakmaya devam etti, itiraf edemiyordu ama çok özlemişti, mis kokusu hep burnuna geliyordu sanki.

Gözlerini tükenmişlik ile kapatıp, gözlerini açmadan konuşmaya başladı.

"Neden geliyorsun...neden peşimi bıkarmıyorsun...neden beni rahat bırakmıyorsun?"

Taehyung gözleri kapalı bir şekilde bekledi ortam sessizleşmişti.

Bir anda omzunda bir dokunuş hissetti, bir anda irkilip gözlerini açtı.

Etrafına baktı kimse yoktu, korkuyla etrafına bakmaya devam etti bu gerçekti, omzuna dokunmuştu hissetmişti.

"Nerdesin! Hangi cehenneme gittin?!"

Taehyung olduğu yerde bağırıp çağırıyordu, bu lanet yerde nereye gitmişti bu adam nereye kaybolmuştu.

"Taehyung! Taehyung! Ne oldu sana?! Sakin ol ben buradayım! Tamam sakin ol...tamam...tamam..."

Baekhyun yerde sinir krizi geçiren arkadaşını görduğu gibi hemen koşup sarılmıştı, bu durum hep yaşandığı için Baek artık ne yapması gerektiğini biliyordu.

Kulağına yatıştırıcı şeyler fısıldayıp kendine getirmeye çalıştı.

Şuan ki durum o kadar ironikti ki Baekhyun kendi kendine gülmeden duramadı.

Bir şizofreni hastası başka bir şizofreni hastasını sakinleştiriyordu.

Taehyung biraz daha sakinleşmiş hatta kendine gelmişti, yanında gülen adama bakıp oda gülmeye başlamıştı.

İkisi tuvalet zeminine çökmüş bir şekilde delicesine gülerken içeri giren Chanyeol ne olduğuna anlam verememişti.

"Ne bok yiyorsunuz manyaklar?"

-

& Jungkook &

"Jungkook bak gerçekten senin için bir süp-"

"Of istemiyorum dedim işte anlamıyor musunuz ya?!"

Sinirle söylediğim şeyin üzerine Jin hyung heyecanla başladığı cümleyi kesmişti.

Bende anında söylediklerim için pişman olmuş tam özür dileyecektim ki Namjoon hyung oturduğu koltuktan kalkıp karşıma dikildi.

Yüzünde gerçekten sinirli bir ifade vardı ve birazdan gelecek konuşmayı tahmin edebiliyordum.

"Yeter Jungkook! Ulan ne bu tavırlar adam sana kötü birşey mi söyledi sanki ne diye bağırıyorsun! Yıllarca bu tavırlarını aman Jungkook üzgün, aman Jungkook'un dertleri var diye diye sineye çektik hepimiz ama artık yeter bizimde bir sabrımız var ve sen bu sabrı son damlasına kadar kullandın. Bizde senin iyi olman için yapıyoruz bunları bu adam var ya bu adam günlerdir senin şu sikik doğum günün için uğraşıyor! Ama sen! Sen ne bok yedin? Adama bağırıp çağırdın! Ama hepimiz artık biliyoruz Jungkook artık hiçbirimiz seninle uğraşmayacağız! Sende tıpkı o deli sevgilin gibi tımarhaneyi boylayacaksın-"

"Namjoon yeter! Ne dediğinin farkında mısın? Ne biçim konuşuyorsun?!"

Ben hala Namjoon hyung'un söylediklerini sindirmeye çalışırken onu Jin hyung susturmuştu.

Ben şok içinde Namjoon hyung'a bakarken gözümden bir damla yaş düştü.

Kalbim o kadar kırılmıştı ki daha fazla dayanamadım, tüm eşyalarımı evde bırakarak dış kapıya koştum üzerime bile bişey almadan evden ayrıldım.

Nereye gidecektim ki sanki gene ortada kalmıştım.

Kafamda Namjoon hyung'un söylediği şeyler dolanıyordu herşeyi yutabilirdim, her kelimesini unuturdum ama o son cümleyi ölene kadar unutamazdım.

O cümle kalbimi bin parçaya bölmüştü sanki,  içten söylemesi , yada sinir haliyle ağzından kaçmış olması umrumda bile değildi.

Bu saatten sonra bir başımaydım.

_

OoOoOoOoOoOOO

Of namu çok ağır konuştu sanki ya ama böyle olması gerekiyordu yani yapacak bir şeyim yok :(

Neyse sizi seviyorummm

İyi okumalarrr

<3

 




Get married | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin