7.Bölüm

1.1K 114 62
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Korhan
"Kim geldi sabah sabah?" diye söylendi annem kapıya giderken. Ama annemden önce ben davrandım ve kapıyı açtım.

"Hoş geldin." diye gülümsedim kapıda bekleyen bedeni görünce. Boynuma doğru bakıp gülümsedi ve cevap verdi. Sanırım hediye ettiği kolyeyi takmam hoşuna gitmişti.

"Hoş buldum." diyerek içeri girdi. Benim biraz ilerimde annem duruyordu. Annemi görünce, mahçup bir ifadeyle baktı. "Şey, merhaba efendim." dedi ve annemin eline uzandı. Annem tokalaşmak için uzatmıştı elini ama Uluç annemin elini öpmüştü. Annemin hoşuna gitmiş olsa gerek, bakışları değişmişti hemen.

"Pek de saygılı maşallah. Hoş geldin çocuğum. Ben Nazan. Korhan'ın annesiyim." dedi. Uluç, gülümseyerek cevap verdi.

"Memnun oldum efendim. Uluç ben. Korhan'ın arkadaşıyım." dedi. Annem gülümseyip başıyla onayladı. Kapının önünde dikiliyorduk hâlâ.

"Hadi bakalım kahvaltıya." dedi annem ve mutfağa gitti. Biz de peşinden gittik. Uluç, biraz çekingen duruyordu doğal olarak. Annem, elinde çaydanlıkla masaya doğru döndüğünde, Uluç'a baktı. "Otursana evlâdım şöyle." dedi, başıyla sandalyeyi işaret ederek. Uluç, başıyla onaylayıp oturunca, ben de oturdum Uluç'un yanına.

Daha biz kahvaltıyı başlayamadan, abim geldi mutfağa.

"Günaydın." dedi esneyerek ve masaya oturdu. Uluç'u görmemişti hâlâ. Bana bir bakış atıp, tabağına döndü, sonra yanımdaki Uluç'u farketmiş olacak ki, tekrar bize doğru baktı.

"Bak oğlum. Korhan'ın arkadaşı kahvaltıya gelmiş." dedi annem. Uluç, başını kaldırıp abime baktı.

"Ben Turan. Korhan'ın abisiyim." dedi abim. Uluç, başıyla onaylayıp cevap verdi.

"Ben Uluç. Memnun oldum efendim." dedi. Annem, yerine oturup gülümseyerek baktı Uluç'a.

"Ay çok terbiyeli maşallah." deyip çayına şeker attı. Uluç, utangaç bir şekilde gülümsedi anneme. Annemin Uluç'a soruları eşliğinde kahvaltımızı edebilmiştik. Annem baya sevmişti Uluç'u. Evden çıkarken de, tekrar gelmesini tembihlemişti.

Uluç'la okula doğru yürüyorduk. Sessizdik ama Uluç'un sessizliği de iyi geliyordu.

"Kolyeyi takmışsın." deyince, ona baktım. Elim istemsizce boynuma gitti.

"Şey, evet. Teşekkür ederim. Çok beğendim." dedim. Gülümsedi.

"Umarım, içine fotoğrafını koyduğun kişi, seni gerçekten hakeden biri olur." dediğinde, ben de gülümsedim. Öyle biri var mıydı cidden? Bilmiyordum.

"Umarım." diye cevap verdim yine de. Umudum hep vardı. Umut etmekten asla vazgeçmezdim. Nefes alıyorsam ve her sabah gözlerimi açabiliyorsam, hâlâ bir şansım var demektir.

Bir süre daha sessizce yürüdükten sonra okula geldik. Kapıdan girince, direkt olarak Cemil yanımıza geldi. Ben onu görünce, durmadım yanlarında.

"Sonra görüşürüz Uluç." deyip yürümeye yeltenince, koluma dolanan elle durup, kolumu tutan kişiye baktım. Cemil.

"Dur Korhan. Ben... Seninle konuşmak istiyorum." dediğinde, kolumu çektim elinden. Bir şey demeden baktım yüzüne. "Ben şey... Özür dilerim." dediğinde, kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bakışlarım Uluç'a kaydığında, o da şaşkın görünüyordu.

"Sen... Ne-" diye konuşmaya çalışırken, Cemil böldü konuşmamı.

"Dün yaptığım şey için özür dilerim. Yani... Sana güldüğüm için özür dilerim. Büyük aptallık ettim. Affet beni. Gerçekten pişmanım. Dün gece uyuyamadım düşünmekten. Akın'a uyduğum için özür dilerim." dedi. Gerçekten de pişman ve üzgün görünüyordu.

"Öyle hemen geçecek bir şey değil yalnız bu. Biliyorsun değil mi?" dedim. Başıyla onayladı.

"Biliyorum. Gerekirse her gün özür dileyeceğim senden. Yaptığım büyük aptallıktı. Bir pislik gibi davrandım, ne olduğumu unutarak... Neyse, Uluç senden de özür dilerim. Sen benim kardeşimsin. Aramız bozuk olsun istemiyorum." dediğinde, Uluç bana baktı. Hafif gülümseyince, Cemil'in uzattığı elini tuttu.

"Bir daha böyle bir şey yaparsan, yüzüne bile bakmam." dedi Uluç ve Cemil'le tokalaştı. Zaten onunla ilgili değildi sorun. Benimle ilgiliydi ama dediği gibi bütün gruba tavır almıştı anlaşılan.

Üçümüz sınıfa doğru ilerlerken, Akın çıktı karşımıza. O yaptığından sonra, yüzünü görmek hiç iyi olmamıştı.

"Ooo grup ibne de gelmiş." dedi ve Cemil'e bakıp kaşlarını çattı. "Cemil? Sana ne oluyor? Senin ne işin var orada?" dedi.

"Seni ilgilendirmez Akın. Uluç benim kardeşim. Bundan böyle Korhan'da kardeşim sayılır. Ben ikisinden de özürümü diledim." dedi Cemil. Hiç beklemediğim bir şekilde cesur davranıyordu.

"Vakitsiz öten horozun akıbetini biliyor musun Cemil?" diye sordu Akın dişlerini sıkarak. Cemil, alayla sırıtarak cevap verdi.

"Bilmiyorsan anlatayım da ona göre davran." dediğinde, ben de istemsizce gülümsedim. Akın'ın bakışları beni bulunca, zehirli dilinin beni sokacağı belliydi.

"Arkadaşlarımı da kendin gibi top mu yapacaksın?" dediğinde, Uluç atıldı ama elimi önüne koyup durdurdum onu. Yüzüme kendimden emin bir ifade yerleştirip cevap verdim.

"Top mu? Gerçekten denemek ister misin bunu Akın? Top diye aşağılamaya çalışıyorsun ya, top dediğin kişinin ne yaptığını sana uygulamalı olarak gösterebilirim." dedim ve sırıttım. Yüzündeki afallamış ifade, keyfimi yerine getiriyordu. "Çok meraklı gibisin de." dedim ve yürümeye başladık Akın'ı gerimizde bırakarak. Yürürken, Cemil bana bakarak konuştuğunda, ona doğru baktım.

"Top ne oluyor?" diye sordu. Önüme dönüp cevap verdim.

"Bu tarz fobikler, eşcinselleri aşağılamak için top diyorlar. Cinsel yönden laf sokmaya çalışıyorlar. Ben de onun anladığı dilden cevap verdim. Top, cinsel ilişkide, üstte olan kişi." dedim.

"Siktiiiiiirr! Akın'a öyle bir girdi ki, bir ay oturamaz." deyip güldü. Uluç'la ben de güldük. Eh, haketmişti. Pişman değildim. Kendimi ezdirmeyecektim elbette.

Gidişat nasıl?

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

O BENİ ANLADI (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin