12.Bölüm

1K 95 69
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Gençler, alışveriş merkezine geldiklerinde, bir karar değişikliği yaparak, sinemaya gitmeye karar vermişlerdi. Vizyonda güzel bir film vardı. Filme henüz vakit varken, bir kafeye girdiler ve dört kahve istediler. Korhan ve Uluç yan yana oturuyordu. Cemil'le de Turan yan yanalardı.

"Abi sıkılmıyorsun değil mi?" diye sordu Korhan abisine bakarak. Keyfinin olmadığının farkındaydı. Ama sebebinin yanındaki oğlan olduğunu bilmiyordu henüz. Turan'ın gözleri önünde duran kahvesine dalmıştı. Kardeşini duymamıştı. "Abi?" diye seslendi Korhan bir kez daha. Turan bu kez duydu ve karşısında oturan kardeşine baktı.

"Efendim? Bir şey mi diyordun?" dedi. Korhan, abisine endişeli bir şekilde bakarak cevap verdi.

"İyi misin abi? Solgun görünüyorsun." dedi. Cemil, yanındaki adamın yüzüne baktı içi giderek. Elleri tenine dokunmak için kıvranıyordu.

"İyiyim. Dalmışım biraz. Ne diyordun sen?" diye sordu kardeşine. Korhan, abisi için endişeli görünüyordu. Onun yerine Uluç cevap verdi Turan'a.

"Sıkılmıyorsun değil mi diyordu abi?" dedi Uluç. Turan, hafifçe gülümseyip cevap verdi.

"Yok yok. Sıkılmadım." dedi ve doğruldu. "Ben bir lavaboya gideyim." dedi ve kalktı masadan. Üç genç, Turan'ın arkasından bakarken, Korhan sıkıntıyla nefes aldı.

"Off nesi var acaba?" diye sordu kendi kendine. Abisinin bir derdi olduğuna emindi. Cemil, ayaklandı ve dolan gözlerini arkadaşlarından kaçırarak konuştu.

"Lavaboya gideceğim." dedi ve hızla lavaboya gitti. Korhan ve Uluç, sadece arkasından bakakalmışlardı. Uluç, bir şeylerden şüphelense de, emin değildi. Şu an bunu düşünmeyi bırakıp, yanındaki oğlanla ilgilenmeye karar verdi.

Cemil, lavaboya girdiğinde, ellerini yıkayan Turan'la karşılaştı. Bakışlarını kaçırarak lavaboya yaklaştı ve çeşmeyi açtı. O da ellerini yıkamaya başladı. Üstünde, bir çift göz hissetse de, başını kaldırıp bakmadı yanındaki adama.

"Neyin var senin?" diyen sesle, başını kaldırdı ve aynadan ona bakan adamla göz göze geldi. Direkt başını eğdi önüne ve çeşmeyi kapattı.

"Bir şeyim yok." dedi ve boynunu ıslattı kendine gelmek için. Peçetelikten bir iki yaprak peçete aldı ve ellerini kuruladı yarım yamalak bir şekilde. Tam kapıdan çıkacakken, Turan kolundan tuttu ve bir elini kapıya dayadı. Cemil'in sırtı kapıya dayanınca, diğer elini de kapıya dayadı Turan ve kollarının arasına kıstırdı zayıf bedeni.

"Gelmemi sen istedin. Eğer rahatsızsan giderim." dedi Turan. Aylar sonra Cemil'le bu kadar yakındı ve aylar sonra ilk kez bu kadar yakından bakıyordu buz mavisi gözlere.

"Rahatsız değilim. Seninle alakalı değil." dedi Cemil, titreyen sesiyle. Turan, inanmamış gibi görünüyordu.

"Benimle alakalı değilse neden gözlerin doldu? Sesin neden titriyor? Neden gözlerime bakamıyorsun?" dedi Turan. Cemil, zor da olsa başını kaldırıp, kahve gözlüsüne baktı.

"Çünkü..." dedi ama devamını getiremedi. Turan, biraz daha eğildi yüzüne doğru.

"Çünkü?" dedi sorar gibi. Yakınlıklarından faydalanıp, özlediği kokuyu içine çekti sessizce.

"Çünkü... Ben... Seni çok özlemişim. Görene kadar farkında değildim. Bu gece anladım ki, ben seni çok özlemişim." dedi, Turan'ın gözlerine bakarak. Turan'ın kalbi, duyduğu itiraftan sonra deli gibi atmaya başladı. O da çok özlemişti. Saklamaya lüzum yoktu. Daha fazla dayanamadı ve kollarının arasında duran oğlanın yüzüne doğru fısıldadı.

"Ben de, ben de seni çok özlemişim Cemil." dedi ve dudaklarını yavaşça birleştirdi, karşısındaki oğlanın dudaklarıyla. Özlem bitmişti. İki gencin kalbi birbirini tekrar bulmuş, yapbozun eksik parçası tamamlanmıştı.

Ağağağağağa bunlara da bittimmmm 💙

Turan ve Cemil hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

O BENİ ANLADI (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin