16.Bölüm

945 89 46
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Korhan
"Kemik ağrır mı ya?! Kemiklerim ağrıyor resmen." dedim, soyunma odasındaki uzun sedire uzandım yorgun bir şekilde. Cemil, işini halledememiş olacak ki, gelmemişti. Dediklerimden sonra, Uluç gülümseyip, başıma dikildi.

"İlk günlerde böyle olur. Üç günde alışırsın. Alışkın olmadığın için böyle olması normal." dedi ve kıkırdadı. Üstünde, vücuduna tam oturan bir siyah sporcu atleti, siyah bir de kapri vardı.

Uzandığım sedirden kalktım ve oturur pozisyona geçip, boynumu ovdum.

"Bir an önce alışsam iyi olur. Yoksa her yerim tutulacak." dedim boynumu ovarken. Birden, elimi tutup, boynumdan indirdi ve iki elini omuzlarıma yerleştirdi. Şoktan bir şey diyemiyordum bile. Kalbim hızlanmaya, ateşim yükselmeye başladı. Omuzlarımı ovmaya başlamasıyla, müthiş bir şekilde rahatlamıştım. Rahatlıktan gözlerim kapanmıştı. Omuzlarıma masaj yapıyordu.

"Alışacaksın." diye fısıldadı kulağıma doğru. "Ben her zaman yanında olacağım. Birlikte başaracağız." dedi fısıldayarak. Dudaklarının kulağıma değdiğini hissettim. Nefesi boynumu yalayıp geçmişti iki saniyede. Sadece yutkundum ve dudaklarımı ısırdım. Zor duruyordum.

Bir süre orada omuzlarımı ovdu. O kadar iyi gelmişti ki, rahatlıktan uyuyacaktım neredeyse. Ellerini, ağır ağır omuzlarımdan kollarıma doğru indirdi. Yavaşça çıplak kollarımdan tuttu ve sol tarafımdan bana doğru baktı.

"İyi geldi mi?" diye sordu. Hızlıca başımı salladım. Çok iyi gelmişti.

"Çok, çok iyi geldi. Teşekkür ederim." dedim yutkunarak. Gülümseyip, doğruldu ve tam karşımızda olan dolaba yöneldi.

"Hadi hazırlan da çıkalım." dedi. Başımla onaylayıp, hemen yanındaki dolaba yöneldim. Ufak kilidi çevirip dolabı açtım ve kapüşonlu hırkamı giydim üstüme sadece. Ayakkabıları da degistirdikten sonra, çantaları alıp çıktık soyunma odasından.

"Korhan!" diyen sesle, içeri doğru baktık. Zafer hoca bize doğru geliyordu. Elindeki listeyi bana uzattı.

"Bu senin diyet ve spor programın. Sıkı bir şekilde uyarsan, üç ayda toparlarız seni." dedi, kendinden emin bir şekilde gülümseyerek. Listeyi aldım ve ufak bir göz atıp, Zafer hocaya döndüm.

"Merak etmeyin. Uyacağım." dedim ben de gülümseyerek.

"Şüphem yok. Bugün baya iyiydin, ilk gün olmasına rağmen." dedi ve omuzumdan tuttu destek olur gibi. "Böyle devam et." deyince, Uluç'a baktım saniyelik. O da, omuzumdaki ele bakıyordu. Daha sonra Zafer hocaya baktım yine.

"Sağ olun hocam." dedim ve Uluç'la birlikte ayrıldık salondan. Merdivenlerden inerken sessizdik. Karşımıza çıkan kişiyle ufak bir şok yaşadım. Akın, spor çantasını omuzuna takmış, yukarı doğru çıkıyordu.

"Ooo kimleri görüyorum." dedi bizi görünce. Onu ne zaman görsem huzursuz hissediyordum ve bu çok normaldi. Benim yerime, Uluç muhatap oldu bu kez.

"Bulaşma Akın. İşine bak." dedi ve bileğimden tuttu ve çekiştirdi beni. Ben de ayak uydurdum. O sırada, Akın'ın sesini duyduk tekrar.

"Sen de mi bunun gibisin?" dedi. Direkt Uluç'a demişti bunu. Uluç, yerinde durdu. Kendini sıktığını görebiliyordum. "Sen de ibne misin?" diye üsteledi. Uluç, gözlerini kapattı. Öfkeden olduğunu görebiliyordum. Bu yüzden, ben cevap verdim Akın'a.

"Hayır. Uluç ibne değil. Ben de ibne değilim. Asıl ibne olan sensin." dedim ve Akın'ın tam karşısına dikildim, birkaç basamak çıkıp. "Ben eşcinselim. Evet, kızlardan hoşlanmıyorum. Onlarla sadece arkadaş olabilirim. Erkekler ilgi alanıma giriyor ama bu beni ibne yapmaz. Ben bir hata yaptım Akın. Bu aptal kalbimi dinleyip, karşına çıktım ve sayende hayatımın en kötü anını yaşadım. Ama aslında bir bakımdan teşekkür borçluyum sana. Belki sen o gün beni eziklemeseydin, ben bugün burada, Uluç'la olmayacaktım." dedim. Yüzünde anlayamadığım, garip bir ifade vardı. İğreniyor gibi bakmıyordu ilk kez. Dediklerimden sonra, afallamış gibiydi. Derin bir nefes alıp, aklımdaki şeyi söylemeye karar verdim. "Bazen diyorum ki, keşke senden değil de..." deyip Uluç'a baktım. O da bana bakıyordu. "Ondan hoşlansaydım en başında." diyerek Uluç'u gösterdim. "Belki kabul etmezdi ama senin gibi küçük düşürmezdi de. Sen kötü birisin Akın ve ben kötü insanları sevmiyorum. Merak etme. Bu 'ibne' artık seni sevmiyor." dedim ve hızla indim merdivenleri. Uluç'u da bekleyemedim o sinirle ve çıktım binadan. Kapının önünde durdum. Neler demiştim öyle?

Uluç yanıma geldi ve kolumdan tuttu. Ben de ona baktım. Çocuktan utanıyordum artık. Önceki gün kendisine dediğim şeyi, şimdi Akın'a söylüyordum.

"İyi misin Korhan?" diye sordu Uluç, yumuşak bir sesle. Uluç koluma dokununca, yüzüne baktım önce. Daha sonra, yere çevirdim bakışlarımı.

"Rahatladım. O kadar rahatladım ki." diyebildim, kısık çıkan sesimle. Ben konuşurken, Akın'ın yüzündeki ifade, beni çok rahatlatmıştı. Benden böyle bir çıkış beklemediği belliydi. Açıkçası, ben de kendimden böyle bir çıkış beklemiyordum. Sadece anlık bir sinir patlaması yaşamıştım.

"İçeride biraz sinirli gibiydin de." dedi Uluç. Aslında biraz değil, aşırı sinirliydim.

"Aslında çok sinirliydim ama şu an iyiyim. Sen konuşunca..." dedim ve sustum. Nerede susmam gerektiğini öğrenmem gerekiyordu artık.

"Ben konuşunca?" dedi sorar gibi. Yutkundum ve gülümsemeye çalıştım.

"Şimdi iyiyim yani. Gidelim mi?" dedim. Sadece başıyla onayladı ve yürümeye başladık.

Uluç'un üstümdeki etkisi çok güzeldi. Konuşması, sesinin tonu bile yetiyordu sakinleşmeme. Bu hem güzeldi hem de korkutuyordu beni...

Konuş be Korhan.

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

O BENİ ANLADI (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin