31.Bölüm

547 41 20
                                    

Ayy burayı çok özlemişim. Artık düzenli olarak yazmak istiyorum. Hazır karantinadayken, bol bol bölüm atarım. Maalesef korona oldum :((

İYİ OKUMALAR

İşte o an gelip çatmıştı! Bu akşam saat 21;00' da ilk konserimiz olacaktı. Heyecanım şimdiden tavan yapmıştı. Ben bu kadar heyecanlıysam, ateşi hiç düşünemiyordum. İlk defa bir sahnede şarkı söylemeyecekti, ama ilk defa bir sürü insanın karşısında şarkı söyleyecekti..

Oturduğum yerden kalktım ve yukarı odaya çıktım. İçeri girmeden önce kapının aralığından ateşe baktım. Üzerine koyu çizgili bir gömlek giymiş onun üzerine ise yelek giymişti. Altında ise sıradan siyah bir pantolon. Bu onun akşamki kombini olmalıydı, sıradan görüldüğüne sakın aldanmayın. Fazlasıyla çekici ve yakışıklı görünüyordu. Aynada saçını düzeltirken, beni farketti ve arkasına dönüp bana doğru adımlar attı. Bana baktığında, gülümsediğinde hala ilk günkü gibi heyecanlanıyordum ve bu heyecanım hiç gitmeyecekti. Bende zaten gitmesini istemiyordum.

"Heyecanlı mısın?" Sorduğum soruyla gözlerimizi buluşturdu. Heyecanlı mısın diye soruyor olmam saçmaydı, heyecanlı olduğu gözlerinden belli oluyordu.

"Fazlasıyla hemde" naif sesi kulağıma iliştiğinde, tebessüm ettim. Gözlerini gözlerime kenetlemiş bana bakıyordu. Saatlerce bu gözlere bakabilirdim galiba. Aynı göz rengine sahip olduğumuz halde onun gözleri benim gözlerimden daha güzeldi.

Gözlerim bi kaç saniye suratında gezinmeye başladı. Suratı fazlasıyla pürüssüzdü, bebek poposu gibiydi. Nasıl bu kadar kusursuz olmayı başarabiliyordu? Hayır her insanın bi kusuru vardı, ateşin kusuru ise fazla güzel olmasıydı. Evet kesinlikle tek kusuru buydu.

İç sesime gülmeden yapamamıştım. Ateş elleriyle omuzumu tuttu ve kendine çekip, alnıma bir öpücük kondurdu. Dokunduğu, öptüğü yer çoktan alevler içinde yanmaya başlamıştı.

"Sen hazırlan sonra da çıkarız" sözlerine karşılık sadece başımı salladım ve ateşin gidişini izledim. O gittikten sonra derin bir nefes çekip odaya girdim. Ne giyeceğime dair bir fikrim yoktu. Konser için ne giyebilirdim ki? Bıkkınlıkla dolabı açtım ve kıyafetlerime bakmaya başladım. Kıyafetlerimde göz gezdirirken, siyah eteğim dikkatimi çekti. Pileli siyah mini bir etekti. Üzerine de omuzları açık bluzumu aldım ve beklemeden giyindim. Aynada bir kaç dakika kendime baktım. Herhangi bir takı takmayacaktım sadece eteğimin kenarına bir zincir takacaktım.

Saçlarımı da dağınık bıraktıktan sonra odadan çıktım ve aşağıya indim. Ateş camın önünde kollarını göğüsünde birleştirmiş dışarıyı seyrediyordu. Beklemeden adımlarımı onun olduğu yöne çevirdim. Ayak seslerimi duyunca arkasına döndü ve beni baştan aşağıya kadar süzdü. Ardından gözlerimizi buluşturdu ve kocaman bir gülümsemeyle bana yaklaştı.

"Harika görünüyorsun" İltifatıyla gözlerimi kaçırmaya başladım. Elini belimde hissedince gözlerimiz tekrar buluştu. Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan beni kendine çekti ve gözlerini dudağıma indirdi. Kollarımı onun boynuna dolarken, dudaklarını dudaklarımda hissetmiştim. Dudağında hala anlamlandıramadığım o tadla buluşunca, ayaklarımın bağı çözüldü sanki.

Kısa ve ateşli bir öpüşmeden sonra dudaklarımızı birbirinden ayırdık. Ateşin gözleri bir kaç saniye bileğinde ki kahverengi saatine gitmişti.

"Hazırsan çıkalım bebeğim" dediğinde başımı olumlu bir şekilde salladım.

"Çıkabiliriz" ateşin elini elimde hissedince, çıkış kapısına doğru yürümeye başladık. Zaman geldikçe heyecanım kat kat artıyordu. Ateşte heyecanlıydı ama o sakin kalabiliyordu. Evden çıktığımızda evin önünde duran siyah arabaya doğru ilerledik. Arabanın yanında duran siyah takım elbiseli adam kapımızı açtı ve ateşle beklemeden arabaya bindik. Bindiğimiz araba büyük bir arabaydı. Bu tip arabalara ne denir bilmiyorum arabalardan pek anladığım söylenemez. Bildiğim tek şey bindiğimiz arabanın markasının mercedes olduğuydu.

A Pinch Of Love | Johnny DeppHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin