"Ketçaplı cips nerede?!"
Mutfaktan içeriye doğru bağırarak konuştuğumda Devrim her zaman ki gibi ses vermedi, çünkü suçluydu. Ne zaman cips alsak gizlice bir paketi yiyip bitiriyordu. Yemek âdabı da öğretememiştik çocuğa, gerçi erkek peşinde koşmaktan vakti mi kalıyordu itin. Kafamı iki yana sallayarak masaya son bardağı koydum, ardından mutfaktan çıkarak salona doğru ilerlemeye başladım.
İçeriye girdiğimde Devrim'i televizyon karşısında oldukça saçma bir hâlde buldu. Koltuğa ters baş aşağı uzanmıştı, ayaklarını koltuğun yaslanma kısmından arkaya doğru atmıştı. "Ne yapıyorsun lan yarasa gibi?" Elindeki telefonundan odağını kesmeden konuştu "Akif babacığım ile konuşuyorum." Bu ismi duyar duymaz tepem attığında hızla elime geçen yastığı ona doğru fırlattım. Telefonu elinden düştüğünde bana doğru bakarak küfür etti. "Ben sana o herifle işi bitireceksin demedim mi?!" Parmağımı sallaya sallaya üzerine yürümeye başladığımda yattığı yerden kalkarak savunma pozisyonu aldı "Açıklayabilirim!"
"Hep öyle derler zaten!" Alayla konuştuğumda ikimiz de odanın içinde dönmeye başladık. Pezevengi yaklasam şamar oğlanı yapacaktım. "Ama Arel bir dinle lütfen!" Eğilerek aldığım diğer yastığı da ona attığımda eğilerek kaçındı. "Aptallıklarını dinlemek istemiyorum!" Ellerini beline koyarak kaşlarını çattı "Bu cuma mahkemesi varmış adamın, boşanıyor!" Bunu demesiyle bir süre duraksayarak yüzüne doğru baktım.
"Dava olana kadar onunla elleşmeyeceksin?" Pazarlık yapmak adına konuştuğumda bakışlarını kaçırdı. "Yüzüme bak Allah'ın belası!" Bu sefer kafasını tavana doğru kaldırdığında "Aa, örümcek var galiba." Diyerek parmağıyla tavanı gösterdi. Sabır dileyerek birkaç adımda yanına vardım ve kolunu kavradım. "Söyle amına koyayım, söyle!" Gözlerime masum bir şekilde bakarak "Şey," dedi ardından parmaklarıyla oynayarak devam etti "Dün yatmış olabiliriz." Öyle hızlı söylemişti ki bu cümleyi anlayana kadar birkaç saniyem gitmişti. "Ulan ırz düşmanı! Ulan Behlül! Yaktım şimdi ben çıranı!" Söylene söylene elimi kaldırıp saçlarını çekeceğim sırada çalan kapıyla duraksamak zorunda kaldım.
"Canım misafirlerim geldi!" Devrim kurtulduğu için güle oynaya kapıya doğru koşmaya başladığında bende üzerimi çekiştirerek kıyafetlerimi düzelttim. Ardından kapıya doğru ilerlediğimde içeriye giren tanıdık bedenleri görmemle duraksadım. En önde Doğukan, peşinden Berat ve Cenk, en son da orospu çocuğu Baran girmişti. "Hoşgeldiniz." Diyerek elimi Doğukan'a uzattığımda önce elime, sonra yüzüme doğru baktı. "Ne bakıyorsun lan?" Kafasını 'tövbe tövbe' dercesine salladıkta sonra "Selamün aleyküm." Diyerek boş olan koltuklara yürümeye başladı.
"Aleyküm selam birader." Ağzımın içinde geveleyerek konuştuğumda elimle buyur ettim diğerlerini "Geçsenize." Berat elindeki siyah poşeti uzattığında içki şişelerinin seslerini duydum. "Eyvallah." Diyerek poşeti aldığım gibi Devrim'in eline tutuşturdum. Hafifçe eğilerek fısıldadım "Dolaba koy, geri gel. İçmeye kalkarsan az önce yarım kalan işimi bitiririm." Korkuyla yutkunarak başını salladı ve hızla mutfağa yürümeye başladı.
"Öğrenci evine göre bayağı büyükmüş." Cenk sanki kırk yıllık emlakçıymış gibi odayı süzerek konuştuğunda gülümsedim. "Ailesi zengin bu itin, ondan bir eli yağda bir eli balda." Anladığını belirten bir ses çıkardı "Biz de boşa kürek çekelim işte." Sırtını koltuğa yaslayarak söylendiğinde Berat ona karşı çıkarak devam etti "Lan senin işe gittiğin mi var? Beleşçi." Cenk onu ayıplarcasına baktıktan sonra kafasını Doğukan'a çevirdi "Abi en son seninle esnafta çalışmıyor muyduk?" Bunu duymamla hızla bakışlarımı Doğukan'a çevirdim, sanki beni hissetmişcesine suratıma doğru baktı. Çenesi kasılırken bastıra bastıra söylendi "Kovulmasaydık hâlâ çalışıyorduk kardeşim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 NUMARA | BxB
Teen FictionDogukan58: Kafam güzel, her zaman güzel, sen daha güzelsin ama. Texting/Düz yazı Not: +18 ve bir o kadar da kekoluk içerikli bir gay kitabıdır.