59

3.3K 345 105
                                    

Bölüm duygusallık içerecektir, yaşasın.
Arel'in ağzından*

İlk defa Devrim'in evinde değil de kendi evimdeydim. Hem annemi hem de yatağımı özlemiştim. Bir de eski beni özlemiştim, çünkü eskiden gerçekten hiçbir şeyi sikime takmazdım. Lânet olası aşk denen duyguya kavuştuğumdan beri kendimden uzaklaşmıştım.

Ama bu durum beni hiçbir zaman rahatsız etmedi, çünkü Doğukan'a karşı olan hislerim hep gerçekti. Yaptıklarını yediremiyordum, ne olursa olsun aylarca onsuz bırakmıştı beni. Sevdiğinden uzak olmak kadar acı verici bir duygu yoktu, dokunduğum bedene artık dokunamıyordun çünkü.

Yine jelibon yiyerek kendi kendime depresyona girdiğimde dışarıdan gelen sesle kaşlarımı çattım. Doğukan'ın özleminden sesini duyuyor olabilirdim ve bu korkunçtu. Kendime gelmek adına ayağa kalkarak lavaboya gideceğim sırada pencereye çarpan bir şeyle ödüm koptu. "Hassiktir! Cin mi geldi?!"

"Allah'ım valla ben bir şey yapmadım, aylardır çok efendi ve namuslu bir çocuğum yemin ederim!" Korkuyla dua etmeye başladığımda dışarıdan tanıdık ses geldi. "Arel!" E bu dağ ayısının sesiydi? Hızla pencereye giderek perdeyi açtığımda aşağıya doğru baktım.

Gördüğüm tanıdık bedenle camı açarak seslendim. "Doğukan?!" Şaşkınlık dolu çıkmıştı sesim çünkü hiç beklemiyordum böyle bir şeyi. "Aşağıya in aşağıya! Konuşacağız!" Bunun sesi fazla boğuk ve yayık geliyordu, bir insan içtiğini anca bu kadar belli edebilirdi.

"Lan annem uyuyor!" Bir yandan kafamı içeriye uzatarak kontrol ediyor bir yandan da ona kızıyordum. "Çabuk git buradan!" Kendimi film sahnesinde gibi hissediyordum anasını satayım, kalbim heyecandan ve korkudan çok hızlı atıyordu.

"Sen inmezsen şuradan şuraya gitmem!" Tökezleyerek bir adım attı geriye doğru, yolun ortasında duruyordu şimdi. "Lan, araba çarpacak mal herif!" Omuz silkerek baygın bakışlarını bana çevirdi. "Öleyim de kurtulayım bu aşkın ızdırabından lan!"

"Tövbe de salak! Deli mi ne ya?!"

"Evet deliyim, sen delirttin beni!" Hay sokayım sana da kendime de! "Bekle!" Dedim "Bekle geliyorum it oğlu it!" İçeriye girerek yatağın üzerine bıraktığım hırkamı geçirdim üstüme.

"Köpek gibi pişmanım! Neden gittim ki? Valla senin için gittim, yemin ederim senin için gittim lan!" Hâlâ bağırmaya devam ediyordu ve komşuların çıktığını görebiliyordum. Hızla dış kapıya giderek hiddetle açtım ve çıktım.

"Mücahit, polisi ara hemen!" Bizim komşu Neriman abla balkona çıkmış kocasına talimat veriyordu. Hızla elimi kaldırarak bağırdım "Yok, aramayın sakın abla! Bu benim arkadaş da, aşk acısı çektiğinden sarhoş olmuş böyle!" Yeterince inandırıcı çıkmıştı sesim. "Tamam oğlum sen öyle diyorsan öyledir ama gece vakti olmaz ki böyle. Herkes uyuyor evladım, hadi arkadaşını al da eve girin." Çok haklısın ablam ama bu Allah'ın kekosu yine yapmıştı yapacağını.

Hızla Doğukan'ın yanına giderek kolundan tuttum. "Arkadaşım, gel şöyle sen bakayım!" Bastıra bastıra konuştuğumda Doğukan kolunu tuttuğum elime baktı melül melül. "Sen bana dokunuyor musun, yoksa ben hayal mi görüyorum?" Kolunu iyice sıkarak çekiştirmeye başladım onu. Bir yandan da balkona çıkmış insanlardan özür diliyordum. Rezil etmişti beni elaleme, gerizekalı.

Ara sokağın birine çektim onu, etrafta loş bir aydınlanma vardı sadece. Karşısına dikildiğimde gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. "Derdin ne lan senin? İçip içip kapıma dayanmak ne? Hangi çağda yaşıyoruz amına koyayım?!"

"Aşkın çağı olmaz, acısı olur."

Bunu dedikten sonra bir iç çektiğinde elini kaldırdı usulca. Saçlarıma doğru yaklaştırmaya başladığında titrediğini görebiliyordum. Elini yumruk yaparak geri indirdiğinde "Ulan!" Dedi mırıldanarak "Yanımdasın ama dokunamıyorum!" Öfkeli bir soluk verdiğinde bakışları tekrar beni buldu. Gözlerinin dolduğunu görmek canımı acıtmıştı.

"Arel," dedi ismimi ezberliyormuşçasına "Arel'im..." Sahiplik ekini koyarak konuştuğunda daha bir içli çıkmıştı sesi. "Hangi ara bu kadar işledin içime bilmiyorum. Tek bildiğim, seni köpek gibi sevdiğim!" İtirafı karşısında kalbim göğüs kafesimi terk etti resmen, öyle hızlı atıyordu ki ben dur diyemiyordum.

"Başkasını yanında görmeye dayanamıyorum! Kokunu almasın, gülüşünü görmesin istiyorum!" Bir anda iki dizinin üzerine çöktüğünde gözlerim irice açıldı. "Pişmanım, seni bıraktığım için çok pişmanım! Affeder misin beni?" Sonlara doğru sesi kısık çıkmıştı, benim de gözlerim dolu dolu olmuştu. Hiçbir zaman duygularını tam gösteren biri olmamıştı ama içkinin verdiği cesaretle karşımda tamamen çıplaktı. Tamamen kendi gibiydi.

"Doğukan..." Dedim, sesim titremişti. "Ayağa kalk." Böyle görmek istemiyordum onu, intikamı falan siktir etmiştim. Kafasını iki yana salladı. "Affettin mi beni?" Sesi masum bir çocuğun sesi gibi çıkmıştı. Elimi uzatarak yanağını kavradım usulca, dokunuşumla birlikte kafasını avcumun içine doğru eğdi İyice. "O kadar özledim ki seni..."

Gözyaşlarım akmaya başladığında bende karşısında eğilerek kollarımı iki yana açtım ve sardım bedenini. Kokusu ciğerlerime nüfus ederken derin bir nefes aldım. "Beni bir daha sensiz bırakırsan-"

"Bir daha asla!" Dedi sözümü keserek, kolları vücudumu sımsıkı sardı "Gitmeyi istersem çek vur beni!" Sanki kıyabilirmişim gibi konuşuyordu, kendimden çok onu düşündüğümü göremiyor muydu? Sırtını sıvazlarken burnumu omzuna gömdüm. "Seni başkasının yanında görmek kül etti beni, canımın bu kadar yanacağını hiç düşünmezdim." İtirafı üzerine başımı kaldırarak yüzüne baktım.

"Hak ettin Doğukan, sensiz yetim gibiydim ben. Aklım gitmişti seni düşünmekten. Bir başkası var mıdır diye kafayı yedim lan ben?!" Sesim yükseldiğinde boğazımın düğüm düğüm olduğuna şahit oldum. İki elini kaldırarak yüzümü avuçları arasına aldı. "Kalbime ince ince sızmışsın, bırakır mıyım ben seni? Nasıl böyle düşünürsün?"

"Kolaydı sanki!" Dedim sinirle, bu hâlime gülümsedi. Gözleri hâlâ baygındı ama bilinci yerindeydi. "Kolay değildi, vallaha değildi." Diye fısıldadı yüzüme doğru, ardından biraz daha yaklaştı yüzüme. Dudaklarımızın arasında santimler kala yutkundu. "Yüzük hâlâ boynumda asılı, kimsenin gücü de yetmez çıkarmaya." Dedikleri büyük bir şeyin başlangıcıydı, annesini de karşısına alarak konuşuyordu çünkü.

"Birlikte halledeceğiz." Dedim, gerekise annesinin önünde diz çöker yalvarırdım. Biz kötü bir şey yapmıyorduk ki, herkes gibi seviyorduk birbirimizi.

"Halledeceğiz." Dedi fısıldayarak, ardından hasret kalmış dudaklarını büyük bir susuzlukla benimkilerle buluşturdu.

Sanırım şimdi daha iyi anlıyordum, aşkın ne demek olduğunu.

-------
Lan Arel olgunlaştı ha, duygulandım valla. Artık aşkı da kabullendik, sırada güzel bir smut olsun da rahatlayalım. Belki final de olur çünkü yaşayacakları her şeyi yaşadılar.

10 NUMARA | BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin