Arel'in ağzından*
Sınavdan çıkalı üç gün olmuştu, üzerimden öyle bir yük kalkmıştı ki rahatlamış hissediyordum. Devrim'in gazıyla girdiğim güzel bir sınav olmuştu açıkçası. İkimizde bu mallıkla aynı yeri kazanırdık diye düşünüyorum. Derin bir nefes alarak yere koyduğum kaykayımı aldım ve ilerlemeye başladım.
Fazla sürdüğüm için şimdilik yürümeyi tercih edecektim. Devrim yemeğe gitmişti, çünkü Özkan abinin sınav sonrası sözü vardı. İlk fırsatta götürecekti bizi yemeğe ama ben gitmek istememiştim. İkisinin baş başa olması iyiydi, sonları bizim gibi olmazdı umarım. Gerçi bizim bir sonumuz bile olmamıştı, belirsiz bir ayrılıktı.
Ne o ne de ben ayrılmıştık ama benden çok uzaktaydı. Onu düşünmek istemiyordum, her ne kadar zor olsa da belki yapabilirdim. Kestirmeden gitmek için sokağa saptığımda gördüğüm bedenler duraksamamı sağlamıştı. Bu üç beden benim 'şarkıyı kapatın' diye bağırdığım kişilerdi. Aralarından birinin bakışları beni bulduğunda sıçtığımı hissediyordum.
"Beyler bakın, kim gelmiş." Diğerleri de bana baktığında elimdeki kaykayı sıktım. Kavga edecek havamda değildim ama dayak yiyeceğimden çok emindim. "Küçük enişteye bir hoşgeldin diyelim o zaman." Gülerek bana doğru yaklaşmaya başladıklarında derin bir nefes aldım.
"Üç kişi birden tek kişiye mi saldıracaksınız yani?" Amacım laf ebeliği yapmaktı aslında. "Pencereden pek bir delikanlı gözüküyordun, ne oldu?" Esmer olan çocuk elini enseme atarak çektiğinde hızlı olduğu için karşı koyamadım. Diğerleri de arkama geçtiğinde çoktan kollarıma girmişlerdi itler. Beni çeken kişi kaykayımı eline alırken konuştu "Yaramaz bu işine." Kendi kendine söylenerek kaykayı kaldırdığı gibi yere doğru hızla vurdu. Çıkan tok ses ürpermeme neden olurken ağzım açık yerde kırılan kaykayıma baktım.
"Ne yapıyorsun lan sen?!" Öfkeyle konuştuğumda karşımdaki piç gülerek bana doğru yaklaştı. "Aynısı sana da yapacağım şimdi, rahat ol." Bunu dedikten sonra sağ yumruğunu kaldırdığı gibi elmacık kemiğime geçirdi. Kafam yana doğru düşerken acıyla inledim. Uzun zaman olmuştu anasını satayım, unutmuştum bu acıyı.
"Yukarıdan artistlenmek kolaydı tabii!" Bunu diyerek bir yumruk da karnıma geçirdiğinde iki büklüm oldum, nefesim kesilmişti amına koyayım! "Hadi, yine konuşsana piç kurusu!" Bağırdığında ona doğru atılmak istedim fakât kollarıma giren bedenler buna izin vermedi. Karşımdaki beden alayla gülerek bir eliyle beni kavradı, ardından dizini kaldırarak hızla mideme geçirdiğinde acıyla bağırdım. "Orospu çocuğu!"
Dizlerimin üzerine düştüğümde beni bırakmışlardı ama ayağa kalkacak gücüm bile yoktu. Ellerimi midemin üzerine koyduğumda bu seferde sırtıma tekmeyi yememle yere doğru düştüm. İtler ağzıma sıçıyordu ve ben hiçbir bok yapamıyordum. "Dayanıksız çıktı, köpek!" Etrafımda dizilerek sağlı sollu tekmelerini geçirmeye başladıklarında tek yapabildiğim cenin pozisyonunda kendimi az da olsa korumak oldu.
Aradan ne kadar süre geçmişti bilmiyordum ama en son birinin tükürerek küfür ettiğini hatırlıyordum. "Dersini almıştır piç, gidelim hadi!" Bunu diyerek yanımdan ayrıldıklarında etrafı bulanık gördüğümü fark ettim. Yapabileceğim tek şey hızlı bir şekilde Devrim'i aramak olacaktı. Titreyen elimi cebime sokarak telefonu çıkardığımda hiç bakmadan tanıdık numarayı tuşladım.
Telefon çok geçmeden açıldığında midemin acısıyla inledim "Ah!" Fakât karşı taraftan duyduğum ses ona ait değildi. "Arel?" Doğukan'ın sesi kulaklarıma dolarken bedenimin acısını unuttum. Sikeyim, ben onu mu aramıştım?
"Hassiktir!" Dedim kendime kızarak, yaptığım mallık değil de neydi şimdi? "Arel? Ses ver anasını satayım!" Öfkeyle konuştuğunda ben bir elimi kaldırarak ağzıma götürdüm ve kapattım. Çünkü sızlayan vücudum konuştuğumda beni ele verecekti.
Telefonu kapatmak istiyordum ama lânet olası sesini çok özlemiştim. "Sikeyim! Konuşsana lan, iyi misin?!" Gitgide öfkeleniyordu ve ben ağlamaya başlamıştım. Ona belli etmek istemiyordum, bu yüzden zor olsa da telefonu kapattım suratına.
Ardından derin bir nefes alarak ellerimi iki yana açtım. "Elimin ayarını sikeyim, aklımı sikeyim, şu ağrıyan kalbimi de sikeyim!" Hıncımı çıkarırcasına bağırdığımda telefonum çalmaya başladı. Havaya kaldırarak gözlerimi kıstım ve güçlükle okudum yazıyı.
Arayan Doğukan'dı.
Israrla aramaya devam ediyordu itin oğlu. Aslında tam sırasıydı, kalan gücümle telefonu açarak kulağıma götürdüm.
"Senin ben amına koyayım!" Yüksek sesle bağırdığımda afalladığını biliyordum. "Yanlışlıkla aradım mal herif, siktir ol arama bir daha!" Tam telefonu kapatacağım sırada "Kapatma!" Dedi hızla, ardından devam etti "Kimi arayacaktın?"
Dalga mı geçiyordu pezevenk?
Sinirle güldüğümde aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Demir'i arayacaktım, oldu mu?"
"Demir kim?" Ses tonundaki merakından kaşlarının çatıldığını hissediyordum. Madem girişmiştik bir işe, devamını getirecektik.
"Sevgilim." Dedim hiç düşünmeden.
"Ne saçmalıyorsun sen?!" Kudurduğunu telefondan hissetmiştim, gebersin it.
"Sana ne amına koyayım, sen kimsin?"
"Arel-"
"Meşgul ettin yeterince, hadi siktir git."
"Lan-" telefonu suratına kapattığımda mal gibi kahkaha atıyordum. İşin tuhaf tarafı, az önce dayak yediğimi bile unutmuştum bu piç yüzünden.
Ama ben biliyordum, Doğukan bu olaydan sonra rahat durmazdı. Paşa paşa gelecekti buraya, bende intikamımı alacaktım o götten. Sonuçta at gibi giden, it gibi döner diye de bir laf vardı...
------
Demir kim olm? Sksbkzsbkxnkx
Doğukan gelsin de kıskançlık sendromu başlasın bakalım. Çok eğleniyorum o kudurdukça.Oyları göreyim zırtolar.
Aşağıya ruh hastası Arel'i bırakmak istiyorum yine;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 NUMARA | BxB
Teen FictionDogukan58: Kafam güzel, her zaman güzel, sen daha güzelsin ama. Texting/Düz yazı Not: +18 ve bir o kadar da kekoluk içerikli bir gay kitabıdır.