Arel'in ağzından*
Hiç beklemediğim bir anda beni aramış ve panik yapmamı sağlamıştı. Birden bire parkta buluşmak da neyin nesiydi? Telefonumla ilgilenerek parka doğru ilerlediğimde etrafa bakındım. Tanıdık bedeni görmeye çalışıyordum ama onun yerine ortalıkta birkaç tane çocuk vardı.
Biraz daha gezinerek baktığımda Doğukan'ı salıncağın orada gördüm. Küçük bir çocuğu sallıyordu. Bu görüntü içimi ısıtırken yanına doğru ilerlemeye başladım. Tam o sırada bacağıma bir beden çarptığında kafamı eğerek baktım. Bir çocuk bana çarparak yere düşmüştü ve size kötü bir haberim var. Ben çocuklarla asla anlaşamayan biriydim. Çocuk kafasını yere eğmiş bana bakmıyordu. Boğazımı temizleyerek konuştum "Şş, iyi misin?"
Bunu dememle kafasını kaldırarak bana baktı. Yüzü asılmış gözleri ise dolmuştu, yere düşen oyuncaklarını gördüğümde derin bir iç çektim. "K-kolum acıyor." Bunu dediğinde somurtarak yere doğru çömeldim. "Bir şey yoktur ya, ne ağlak çıktın." Bu sözümle birlikte daha çok ağlamaya başladığında ne yapacağımı bilemeden panikledim. "Sussana oğlum, ağlama lan. Sana şeker alırım, yeter ki sus!' söylenerek bir yandan da saçını okşamaya çalışıyordum ama pek becerdiğim söylenemezdi. "Şeker mi alacaksın?" Şeker kelimesini duyunca nasıl gözleri açılmıştı, namussuza bak sen.
"Tüm çocuklar aynısınız ya, korkuyorum sizden." Bunu dememle yerdeki oyuncaklarını teker teker toplamaya başladı. Yardım etmeyecektim tamam mı? Ayrıca bana çarpan oydu, küçük velet. Bir anda oyuncakları toplayan başka bir el gördüğümde bakışlarımı o tarafa çevirdim. Doğukan ifadesiz bir şekilde oyuncakları toplayarak küçük çocuğa veriyordu. Tüm oyuncaklar bittiğinde çocuğu omuzlarından tutarak kaldırdı ve saçını okşadı. "Arkadaşın seni bekliyor Hamza, kum havuzunun oradaymış." İsminin Hamza olduğunu öğrendiğim çocuk başını sallayarak "Tamam Doğukan abi." Dedi, ardından koşa koşa ilerlemeye başladı.
"Tüm çocukları tanıyor musun yani?" Şaşkınlıkla bunu sorduğumda tekrar ifadesiz bir yüze büründü. "Hepsi kardeşlerimin arkadaşı." Tabii ya, sonuçta küçük kardeşleri vardı. Anladığımı belirten bir ses çıkartarak doğruluğumda üzerimi temizledim. Aynı şekilde o da doğrularak yüzüme bakmaya başladı. Elimi yanağıma götürerek konuştum "Yüzümde bir şey mi var?" Kafasını sallayarak onayladı beni, "Evet, bir şey var."
"Hani? Nerede?" Bir yandan konuşuyor diğer yandan da yüzüme dokunuyordum. Rezil olmuştuk herife ya, gelmeden önce Nutella yemiştim acaba o mu kalmıştı? "Dur, ben alırım." Bunu diyerek bana doğru yaklaştığında ben daha ne olduğunu anlamadan yüzüme yediğim yumrukla geriye doğru düştüm. Şaşkınlıkla ona baktığımda bir yandan da yanağımı tutuyordum. "Lan, ne yapıyorsun?!" Bağırdığımda umursamadan omuz silkti, "Hak ettiğini veriyorum."
"Hiçbir şey yapmadım!" Gerçekten bu sefer onun işiyle falan da oynamamıştım, ne bu şiddet bu celal? "Beni kullandığını biliyorum puşt herif! Baran her şeyi anlattı." Şimdi ben senin ağzına etmez miyim Baran? İşi gücü bırakmış it gibi yetiştirmiş miydi yani? Sinirle yerden doğruldum, yanağım zonkluyordu ama umursamadım. "Ona inandığını söyleme bana. Aldattı lan o beni!"
"Aldattı ve sende intikam almak için beni kullandın!" Dedikleri duraksamama neden olurken boğazıma öküz oturmuştu. "Tam olarak öyle değil..." Kendi kendime mırıldandığımda sinirle gülmüştü. "Ne değil Arel? Adam gibi söyle, evet seni kullandım de. Alayım dersimi, sonra sen yoluna ben yoluma!" Ama bu kadar kesin konuşunca ben ağlamak istiyordum. Telaşla ellerimi salladım "Hayır! Gitme bir yere ya, nereye?" Ne diyeceğimi de bilmiyordum ki anasını satayım. Karşımda sinirli ve kırgın bir şekilde bana bakan yakışıklı bir yüz vardı. Üstelik çok değil, birkaç gün önce beni sikmişti bu çocuk.
"Arel, sabrımı sınıyorsun!" Derin bir nefes aldım ve kaçırdığım bakışlarımı onun gözlerine çevirdim. Lânet olsun çok kötü bakıyordu, dayanamıyordum yemin ederim. "Başta amacım oydu ama sonra senden gerçekten etkilendiğimi fark ettim. Yoksa neden yatak arkadaşlığı teklif edeyim ki?" Yumruklarını sıktığını gördüm, kendini tutuyordu. "Bu beni kandırdığın gerçeğini değiştirmez. O gece de-" Cümlesini bitirmeden duraksadı, ardından gözlerini kapatarak birkaç saniye sakinleşmek için bekledi. "O gece de partiyi bahane ettin, bizi bilerek çağırdın değil mi?"
Doğruyu biliyordu ama buna rağmen teyit etmek için soruyordu. İçten içe yanağımı dişleyerek kafamı olumlu bir şekilde salladım. "Baran'ı kıskandırmak istedim." Dişlerini göstererek derin bir kahkaha attı, ardından yakamı sertçe kavrayarak beni kendisine çekti. Burun buruna geldiğimizde gözlerimi kapattım gelecek olan darbeyi bekledim. Fakât saniyeler geçmesine rağmen hiçbir darbe gelmedi. Çekinerek gözlerimi tekrar açtığımda sinirle bana baktığını gördüm.
"Onu hâlâ seviyor musun?" Bu sorusuyla birlikte gözlerim irice açılırken kafamı iki yana salladım. "Hayır! Ondan iğreniyorum!" Pes edercesine yakamı bıraktı "Kimi kandırıyorsun ki? Onu tekrar elde etmek istediğin için benimle oynadın." Elimi hızla elinin üzerine koyarak bir adım daha yaklaştım "Yemin ederim, onu istemiyorum." Bana baktı ama bakışlarından çok geç kaldığımı fark ettim. "Boşversene, her şeyin başındayken bitirelim aramızdaki saçma şeyleri."
"Saçma şeyler mi?" Kalbim niye acımıştı lan benim? "Gerçekten saçma mıydı?" Onunla konuştuğum her an eğlenmiş ve gülümsemiştim. O da benimle sıkça gülüyordu, aramızda güzel bir bağ oluşmuşken şimdi her şeye saçma diyemezdi. "Sana bulaştığım için hatta seninle yattığım için pişman değilim Doğukan." Beklentiyle gözlerine baktım, o da benim için iyi şeyler söylesin istiyordum. Ama beklediğim olmadı tek bir kelime bile etmedi. "Pişmansın..." Ağzımdan bu çıktığında kendime yediremedim, canım fena hâlde yanmıştı.
"Bir daha görüşmeyelim, Arel." İnanamayarak baktım, bir anda her şeyi silip atabiliyor muydu yani? "Yapamazsın." Net bir şekilde bunu söylediğimde tuttuğum elimi ittirdi ve hızla geriye çekildi. "Sen kimsin ki yapamam lan?! Canının istediğini elde edemeyince zoruna mı gitti? Umrundaymış gibi davranma!" Dediklerinde son derece ciddiydi ve benim gözler mal gibi dolmaya başlamıştı. Sevgili bile değildik ama şimdiden acısını hissediyordum.
"Sinirli olduğun için böyle söylüyorsun." Yutkunarak konuştuğumda dolmuş gözlerime baktı. "Timsah gözyaşlarına kanmam, bilesin." Hiç acımadan lafları sokuyordu, daha fazla kendimi tutamadım ve çocuk gibi ağlamaya başladım karşısında. Bir anda ağladığım için biraz şaşırdı önce, beklemiyordu. Sonrasında tekrar eski hâline dönerek soğuk yüz ifadesine büründü. "Bir daha sesini duymak, yüzünü görmek istemiyorum. Yoksa yine canını yakarım, acımam." Bunları dedikten sonra arkasını döndüğü gibi ilerlemeye başladığında kendimi bok çuvalı gibi hissediyordum.
Parktan çıkana kadar onu izledim, ilerideki bir çocuğun elinden tutarak çıktılar parktan. Sanırım kardeşiydi, daha kardeşleri ile tanışacaktım ben. Her şey neden bu kadar çabuk bitmişti ki?
---------
Arel üzümlü kekim of ya.
Neyse bunlar da geçer, biz Arel ve Devrim'in yeni barıştırma planlarına odaklanalım. ☝🏻Aklımda çok güzel şeyler var düşünürken gülme krizine giriyorum agajhsjsbsk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 NUMARA | BxB
Teen FictionDogukan58: Kafam güzel, her zaman güzel, sen daha güzelsin ama. Texting/Düz yazı Not: +18 ve bir o kadar da kekoluk içerikli bir gay kitabıdır.