Doğukan'ın ağzından*
"Sen manyak mısın lan? Gelir gelmez olay çıkarmak ne demek?!"
Özkan abim yine karşıma geçmiş azarlıyordu beni ama dedikleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu. Sinirim geçmemişti çünkü herifi temiz dövememiştim, üstelik Arel karşımda adamın koluna girmiş ve yardım etmişti. Bu görüntü beynimin yer yerini işgal ederken masanın üzerindeki sigara paketine uzandım.
İçinden bir dal alarak yaktığımda "Hiç dinlemiyor beni eşek herif!" Diye çıkıştı abim. "Arel onun sevgilisi olduğunu söyledi, ne yapsaydım ya? Kollarımı açıp hoşgeldin mi deseydim ite?" Abim ellerini saçlarından geçirdi ve sabır çekti. "Lan sen bu çocuğu bırakıp gitmedin mi? Neyin gururunu yapıyorsun şuan?!"
"Hay amına koyayım! Sence hâlâ sevmiyor muyum ben onu?!" Unuttuğumu yada öylece hayatıma devam edeceğimi nerelerinden uydurmuştu bunlar? "Lan mal herif, kalsaydın bir yolunu bulurduk birlikte!" Bunu telefonda da defalarca söylemişti ama cevabım hep aynıydı. "Bulamazdık abi, ne annemi bırakırdım ne de Arel'i. Annem hâlâ şüpheleniyor benden, bakışlarından anlıyorum ben o imayı. Anlayamazsınız beni..."
Anlayamazlardı işte, bu yüzden gitmiştim. İkisinide bırakarak gitmiştim, durdukça ilişkimiz zedelenecekti. Sınavı vardı, benim bu hâlimi gördükçe bir bok yapamazdı. Tanıyordum onu, kendinden önce beni düşünen bir çocuktu. Gözyaşına dayanamazdım, en azından yokluğumda görmeyerek üstesinden az da olsa gelmiştim.
"Bok anlamam! Aynı sorun bende olmayacak mı sanıyorsun?" Bakışlarım hızla ona kaydığında kaşlarımı çattım. "Devrim'e aşık olduğunu söyleme bana!" Hiçbir şey demedi ama ben onun bakışlarından anlıyordum ne boklar yediğini. "Siktir! Bu gidişle kadının yüreğine indireceğiz lan!"
"Haberi yok, inşallah olamaz da. Senin gibi mal mal göz önüne sokmam ben." Kendini kandırıyordu şuan, alayla gülerek masadaki sigara paketini elime aldım ve ayaklandım. "Nereye?" Diye sordu ve devam etti "Bak, Demir'e sakın bulaşma!"
"Hay ben Demir'i de, kendimi de sikeyim!" Sinirle arkamı dönerek kapıya doğru yürüdüm. "Ne dertli başım varmış lan benim! Sıkayım kafama da kurtulayım!"
"Böğürme öküz gibi, mahalleyi başımıza toplayacak gerizekalı!" Umursamadan ayakkabılarımı giydim ve kapıyı sertçe kapattım. Seri adımlarla merdivenleri indiğimde elimdeki izmariti kaldırımın köşesinde atarak ilerlemeye başladım.
Dönüp dolaşıp gideceğim yer onun yanı olacaktı. Devrim'in evinde olacağını biliyordum. O sokağa ilerlediğimde tam adımımı atmıştım ki karşıdan gelen ikiliyi görmemle nevrim döndü. Arel ve Demir denen puşt gülerek konuşuyorlardı. İkisinin elinde de alışveriş poşetleri vardı, bir de alışveriş mi yapmışlardı? Ben bu herifin içinden geçerdim.
Adımlarım onlara doğru ilerlerken Arel'in bakışları beni buldu. Önce şaşırsa da sonrasında umursamayarak Demir'e döndü. Beni takmaması içimde bir yerleri ateşe vermişti. Pekâlâ, sakin kalacaktım. Öyle hemen yumruğu geçirmeyecek ve ne boklar döndüğünü anlayacaktım. Başarabilirdim bunu değil mi?
"Lan sen ne ayaksın?!" Yüksek sesle söylenerek tam karşısına geçtiğimde ellerim kaşınmaya başlamıştı bile. "Yine mi sen? Sal lan beni artık!" Diklenerek konuştuğunda elimi kaldırdım fakât araya giren kıvırcıkla durmak zorunda kaldım. Gözlerime öfkeyle bakarak konuştu "Sakın, deneme bile Doğukan!"
Ulan ismimi ondan duymayı deli gibi özlemiştim.
Dudaklarımı birbirine bastırarak elimi indirdim. Derin nefesler almaya başladım, zaten öfke problemi yaşayan itin tekiydim. Bir de karşımda bu Demir denen piç varken kendimi tutuyordum.
"Hayırdır? Onu korumalara doyamıyorsun?" İmayla konuştuğumda histerik bir şekilde güldü. "İnsanın sevgilisini koruması yanlış mı?" Dediği cümle kalbime öküz gibi otururken yüzümün şekli değişti. Gözlerimin içine bakarak nasıl sevgilim diyordu?
"Arel," dedim sakin kalmaya çalışarak "Öl de öleyim ama başkasına sevgilim deme kurbanın olayım!" Gözlerime hissiz bakıyordu, bana olan sevgisini yitirmiş olamazdı!
"Giderken beni nasıl düşünmediysen, şimdi de düşünme." Boğazım düğüm düğüm oldu, özlediğim dudaklarından çıkan sözler yüreğime saplanıyordu.
Arkasını dönerek Demir'e bir baş işareti yaptı. "Gidelim mi?" Demir kafasını salladığında kolumu uzatarak Arel'in kolundan tuttum fakât bakışları hiddetle kolundaki elime kaydığında rahatsız olduğunu düşündüm. Elimi çektim ondan, boğazımdaki düğüme bir yenisi daha eklendi.
"Konuşalım mı?" Dedim kısık sesimle, sesim çıkmıyordu anasını satayım. Gözlerime baktı, umutla bekledim benimle gelmesini. Asır gibi geçen saniyelerin ardından dudaklarını araladı. "İstemiyorum." Dedi, daha fazla bir şey dememe izin vermeden yanındakiyle birlikte ilerlemeye başladı.
Canım öyle yandı ki, rüyada olmak istedim. Tüm suç bendeydi, kendimi affettirmek için elimden geleni yapardım ama onu bir başkasıyla görmek yakıp kül etmişti beni. Ruhum acıyordu, yemin ederim nefes alamıyordum.
Tek yaptığım arkasından onu izlemek oldu.
------
Dram kuşu oldum. Sonraki bölümde yapacağım bir şeyler, sakin olun. İçip içip Arel'in kapısına dayanan Doğukan yazmazsam rahat edemem.Oylar ve yorumlar gelirse güzel olur canlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 NUMARA | BxB
Teen FictionDogukan58: Kafam güzel, her zaman güzel, sen daha güzelsin ama. Texting/Düz yazı Not: +18 ve bir o kadar da kekoluk içerikli bir gay kitabıdır.