Önceki iki bölümü atlamayın canlar.
Arel'in ağzından devam*Doğukan hiç durmadan adamın üzerine çullanmış yumruklarını geçiriyordu. Ne yemiş içmişti de Hulk'a dönüşmüştü bu anasını satayım? Millet zar zor araya girdiğinde kendimi daha fazla tutamayarak öne doğru atıldım ve aralarına girdim.
"Allah'ın dağ ayısı, ne yapıyorsun sen?!" Doğukan'a doğru öfkeyle bağırdığımda sinirden boyun damarları kabarmış hızlı nefesler alıp veriyordu. "Çık sen aradan, daha bitmedi işim!" Oldu canım, başka arzun? Adamlar onu arkadan tutarken ben yerde duran Demir'e doğru eğildim. Yüzü gözü kanıyordu adamın, içim acımıştı.
"İyi misin?" Çekingen bir şekilde sorduğumda hiçbir şey demedi ama başını salladı. Elimi uzatarak koluna girdiğimde "Hadi kalkalım." Dedim kibar bir tonda, benim yüzümden bu hâldeydi çünkü. Devrim de yanıma gelerek diğer koluna girdi adamın. "Arel!" Bizim hanzo yine bağırıyordu. Ona doğru sinirli bir bakış attım "Sus artık Allah'ın cezası, sus!" Bana inanamayan gözlerle baktığında umursamadan Demir'i çıkışa götürmeye başladım.
"Nereye lan?!" Arkamda kuduran Doğukan'ı boşvererek Devrim'e doğru döndüm. "Devrim sen içeriye geç Özkan abinin yanında dur, ben ilgileneceğim tamam mı?" Kafasını sallayarak "Benim eve gidin." Dedi, ardından hızlı adımlarla kahveye ilerledi.
"Gerek yoktu." Yanımdaki adam konuştuğunda bir elinin tersiyle dudağından akan kanı siliyordu. "Olur mu öyle şey? Benim yüzümden-" cümlemi devam ettiremeden susmak zorunda kaldım. Kendimi ele verecektim az kalsın. "Benimle ne derdi var o piçin? Hayatımda ilk defa görüyorum." Çok haklısın abim, içten içe büyük özürler dilerim.
"Bilmiyorum ki, aklî dengesi yerinde değil galiba." Dediğime içten içe gülerken yanımdaki ciddi bir şekilde yüzüme baktı. "Tanıyor musun onu?" Kafamı sallayarak onayladım "Sevgilimdi." Dedim omuz silkerek. "Ne?" Şaşkın şaşkın bakmaya başladığında "Bildiğin eski sevgilimdi işte." Diye konuştum.
Allah'ın bildiğini kuldan esirgemiyordum, fena mı?
"Neden ayrıldığınız belli, ruh hastası çünkü."
"Çok haklısın valla, şerefsizin tekiydi." Resmen elin oğluyla Doğukan'ın dedikodusunu yapıyorduk ve bu son derece hoşuma gitmişti. "Bu arada, eve falan gitmeye gerek yok. Ben kendim hallederim." Ona ayıplayıcı bir bakış attım "Hayatta bırakmam, vatan borcu belledim seni şuan." Dediğime kahkaha attığında bende gülmüştüm, kafa adamdı bence.
Nihayet evin önüne geldiğimizde merdivenleri çıkmaya başladık. Anahtarı cebimden çıkartarak kapıyı açtığımda onu önden buyur ettim. Peşinden ben girerek kapıyı kapattığımda "Geç otur şöyle, ben ilk yardım malzemelerini getireyim." Dedim. Yan odaya giderek dolabın içinden çıkardığım kutuyu aldım ve seri adımlarla içeriye geçtim.
Koltukta oturan adamın yanına ilerleyerek bende yanına oturdum ve kutuyu açtığım gibi malzemeleri çıkardım. "Ee Demir, hangi rüzgâr attı seni bu mahalleye?" Pek de efendi bir çocuğa benziyordu, üzerlerdi bunu. "Babam iş için büyük şehire gelmek istedi, Sivaslı'yım bende. Özkan ile hemşeri olduğumuz için kaynaştık." İmdat ya, çevremdeki herkes neden Sivaslı?
Elimdeki tentürdiyotu pamuğa dökerek onun yarılmış dudağına yaklaştırdım. "Hayvan gibi vurmuş ya!" Söylene söylene pamuğu bastırdığımda hiç canı yanmış gibi durmuyordu, oldukça rahattı. "Vay, dayanıklısın." Dedim alayla, pamuğu çektiğimde gülümsedi "Acıya dayanıklıyım, pek canım yanmaz." Belliydi ama yüzü gözü yara bere olmuştu ve bu canımı sıkıyordu.
"Arel." Dedi sakin bir sesle, elimdeki pamuğu kaşına götürürken devam etti "Doğukan, gerçekten neden vurdu?" Al işte, zeki çocuğun hâli başka oluyordu. Derin bir nefes vererek bakışlarımı gözlerine çevirdim. "Anlatsam da inanmazsın." Gerçekten Demir olayını anlatsam aşırı absürt olurdu ama bu doğruydu.
"Sen anlat, gerisine karışma." Normalde utanmam gerekiyordu ama içimdeki mal Arel devreye girdiği için olan biten her şeyi anlatmıştım. Tabii ki Doğukan'ı kızdırmak için söylediğimi dedim, ailesini falan katarak ayrıldığımızı anlatmadım. Demir, habire şaşırıyordu anlattıklarıma. Sevgilim olduğunu söylediğim kısma bayağı gülmüştü.
"Hay şansımı sikeyim, nasıl da denk gelmişim." Dedi, valla bende şansını sikeyim canım. İlk yardım işi bittiğinde geriye doğru yaslanarak derin bir nefes verdim. "Böyle işte, özür dilerim yüzün için. Ben sebep oldum gerçekten." Başını boşver dercesine salladı ve o da geriye yaslandı. "Doğukan'ın yaptığı yanına kalmayacak." Dedi bana bakarak, "Sakın kavga etme bak!" Dağ ayısı çiğ çiğ yerdi bunu.
"Yok, daha eğlenceli olacak." Anlamayarak yüzüne baktım. "Var mısın sevgili rolü yapmaya?" Ağzım şaşkınlıkla aralanırken "Hadi canım!" Dedim, ciddiydi miydi bu? Kafasını sallayarak onayladı beni "Son derece ciddiyim, Arel. İkimiz içinde oldukça güzel bir intikam olmaz mı?"
"Bana kalırsa harika olur, kudurması hoşuma gider itin." Seviyordum ama beni bırakıp gitmesini atlatamıyordum. Elini bana doğru uzattığında "Anlaştık o zaman?" Diye sordu gülümseyerek, aynı şekilde elimi uzatarak sıktım elini. "Anlaştık valla." Yine Devrim ağzıma edecekti ama ben aklıma koyduğumu yapacaktım.
Bundan sonra Doğukan'ı zor günler bekliyordu, en az benim kadar sürünmesi gerekiyordu. Kahvedeki rahatlığı sinirimi bozmuştu, resmen beni elinin altında sanıyordu. Tamam hâlâ aşkıma sadık bir insandım ama önce sürünecekti.
Ve ayağıma gelen fırsatı tepmeyecektim.
--------
Ay noluyo noluyo?!?!
Bir sonraki bölüm Doğukan'ın ağzından olsun ☝🏻Üç bölüm attım lan, oy ve yorum gelmezse yok size kudurmuş Doğukan falan.
Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın ayrıca, bu ikisine komik şeyler atıyorum agsjsbsjzk
Instagram: lolashiyu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 NUMARA | BxB
Teen FictionDogukan58: Kafam güzel, her zaman güzel, sen daha güzelsin ama. Texting/Düz yazı Not: +18 ve bir o kadar da kekoluk içerikli bir gay kitabıdır.