Bugün büyük gündü, çünkü tabiri caizse köpek yavrusu gibi Doğukan'ın peşinden koşacaktım. Evet, yüzsüz diyebilirsiniz ama ne Devrim de ne de bende böyle bir özellik yoktu. Biz mal gibi bizi süründüren erkeklerin peşinden koşardık. Sıra Sivaslı yiğidomun kalbini çalmaktaydı.
Okulun bahçesinde Devrim ile yan yana yürürken tam karşıda Cenk ve Berat ile konuşan Doğukan'ı gördüm. Devrim sanki körmüşüm gibi elini uzatarak işaret etti "Kanka bak orada, kanka baksana!" Sinirle elini tutarak indirdim "Tüm okulun bilmesine gerek yok gerizekalı!" Omuz silkerek 'bana ne?' dercesine ilerlemeye başladı. Hayatımda gördüğüm en umursamaz insandı. Pardon, Doğukan'dan sonraki en umursamaz insandı.
Üzerimi düzeltmeye başladım, gidip selam verecektim. "Buraya doğru geliyorlar." Devrim konuştuğunda hızla bakışlarımı onlara çevirdim. Gerçekten buraya geldiklerini gördüğümde ayaklarım yürümeyi kesmişti. "Yolun ortasında ne duruyorsun?" Gözlerimi ondan ayırmadan konuştum "Selam vereceğim." Kafasını iki yana sallayarak bana 'bu çocuk olmamış' bakışı attı. Üçü bize doğru iyice yaklaştıklarında elimi kaldırarak gülümsedim fakât Doğukan omzuma çarparak geçip gittiğinde yüzümdeki gülümseme asılı kalmıştı.
Devrim deli gibi kahkaha atmaya başladığında hayretle ona baktım. "Beni görmezden geldi!" Elini karnına koyarak iyice anırdığında tekrar konuştum "Beni beni, Arel'ini!" Kalbim acıyordu şuan, ağlayarak terk etmek istiyordum okulu. Yere doğru çökerek klâsik keko oturuşu yaptığımda elimi çenemin altına koydum. "Ohoo, hemen pes ettin sende!" Devrim motive edercesine konuşarak eğildi ve kolumdan yakalayarak kaldırmaya çalıştı beni. "Hemen kucağına mı alacaktı seni lan? Naz yapıyor, naz." Hay nazına tüküreyim onun!
Doğrularak Devrim ile kol kola sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Koridorun başında Akif hocayı gördüğümüzde Devrim'e doğru fısıldadım "Boşandı mı bu?" Aynı şekilde çaktırmadan konuştu benimle "Boşandı kanka, artık resmi olarak benim kocam." Sırıtarak Akif hocaya baktığında adam sanki hissetmiş gibi bizim tarafa doğru baktı. "Acun'un da dediği gibi, hoyy maşallah!" Herif bayağı iyi parçaydı, pantolonun duruşu bile modellerinki gibiydi. Harbi, benim giydiğim her şey niye bol oluyordu acaba?
"Fazla bakma lan, nazar değecek." Beni çekiştirerek sınıfa soktuğunda "Aman!" Dedim "Yemedik kocanı!" Omuz silkerek sırasına doğru geçtiğinde bende yanında yerimi aldım. Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlarken beklediğim kişi sonunda teşrif etti. Hemen arkasından gelen Berat ve Cenk'i de gördüğümde sırtımı geriye doğru yaslayarak baştan aşağıya süzmeye başladım onları. Yani şimdi giderleri vardı ama benim gözümde hiçbiri bir Sivaslı Doğukan etmezdi.
Doğukan yanımdaki sıraya geçtiğinde hemen yanına oturan Asu ile gözlerimi irice açtım. "Haydaa!" Kendi kendime söylendiğimde Devrim kolunu omzuma atarak beni kendine çekti "Ne oluyor lan?" Başımla ikiliyi işaret ettiğimde önce o tarafa baktı, ardından kaşlarını çattı benim gibi. "Bu şıllık yine niye onun yanında?" Keşke bilsem Devrim, keşke!
Asu bacak bacak üstüne atarak Doğukan'a döndü ve bir şeyler anlatmaya başladı. "Ağzının içine düşecek kanka." Sinirle konuşan arkadaşıma doğru baktım "Kör değiliz!" Omuz silkerek geriye doğru yaslandı "Belki yeniden sevgili olurlar." Ayağımla ona sinirli bir tekme geçirdiğimde acıyla inledi. Bir şey diyeceği sırada fısıldadım "Sakın o ağzını açma, sakın!" Eliyle ağzına fermuar çektiğinde ben yine Doğukan'a bakmaya başladım. Asu'nun anlattığı bir şeye gülüyordu. Bir dakika, ne demek gülüyordu lan?
"Biraz daha gül, ağzın yere değecek orospu çocuğu!" Yanağımın içini dişleyerek fısıldadım. Sanki hissetmişti dediğimi, anlık olarak bana döndüğünde ne yapacağımı bilemeden sadece yüzüne baktım. Sonrasında elimi kaldırarak salladım ve otuz iki diş sırıttım. Hiçbir tepki vermeden önüne döndüğünde bu iki olmuştu, ikinci kez görmezden gelindim anasını satayım.
Suratımı astığımda Cenk'i bana bakarken yakaladım, kafasını sallayarak "Hayırdır?" Dedi. Farkındaydı Doğukan ile aramızdaki soğukluğun. Elimi boşver dercesine salladım, sonra anlatırdım. İçeriye hoca girmişti zaten, işim yine sonraya kalmıştı.
--------
Öyle böyle derken çıkış zili de çalmıştı, tüm gün boyunca görmezden gelinmiş ve sinirden zırlama noktasına gelmiştim. Şimdi de önümden yürüyen tayfayı takip ediyordum, yani Doğukan'ları. Bu Asu niye onlarla yürüyordu? Yemin ederim çıldıracaktım.
Biri arkadan kolunu omzuma attığında Devrim olduğunu anladım. "Hâlâ başaramadın değil mi?" Kafamı sallayarak onayladım onu. "Sen bana bırak şimdi." Ne yapacağını bilmeden öylece baktığımda, bir anda seslendi "Şş, Cenk!" Bağırması ile o tayfanın hepsi dönerek bize bakmıştı. Ben yine utanırken Devrim asla utanmadan konuştu. "Ne öyle önden gidiyorsunuz? Küs müyüz?"
"Olur mu öyle şey lan? Görmedik sizi." Yanlarına vardığımızda birlikte yürümeye başladık şimdi. En azından Doğukan'ın yanında yürüyordum, buna da şükür be abi. "Bu akşam Doğukangile gidiyoruz." Berat elleri cebinde konuştuğunda Doğukan anlamayarak sordu "Sizi çağırdığımı hatırlamıyorum?" Bugün ilk defa sesini duymuştum, özlemiştim resmen. Berat sırıtarak "Cengiz abim çaya çağırdı, sen kimsin?" Dedi.
"Ulan abi, benden habersiz yine ne işler çeviriyorsun?" Doğukan abisine söylendiğinde Asu onun koluna girerek güldü. "Ya, çok güzel. Bende gelebilir miyim?" Doğukan'ın cevap vermesini beklemeden ben atıldım ortaya. "Erkek erkeğe olacaklar şimdi, ne gerek var sana?"
"Sana mı sordum?" Ben bu kızı yolarım! Histerik bir şekilde gülerek dudağımı yaladım, kendimi zor tutuyordum şuan. "Arel haklı aslında, erkek erkeğe olalım biz." Cenk, ağzını yüzünü ısırırım senin Cenk! Resmen beni tutmuştu işte, Doğukan itinin yapmadığını yapmıştı. Memnuniyetle gülümsediğimde, Asu'nun yüzü asılmıştı. "Peki o zaman, bugünlük böyle olsun." Haspama bak! Hâlâ konuşuyordu, cidden saç baş kavga etmek istiyordum.
"O zaman akşam sekiz gibi gelin." Doğukan kesin olarak konuştuğunda herkes kafa sallamıştı. Ben ve Devrim dışında, biz davet edilmemiştik sonuçta. "Arel ve Devrim de gelsin, hem abinlerle tanışmış olurlar." Cenk çok iyi bir çocuksun ama Doğukan çok kötü bakıyor be kanka. Paşamızın rengi değişmişti birden, çenesinin kasıldığını fark ediyordum. "İyi," dedi geveleyerek "Buyurun, gelin."
Ay ben şimdi kaynanamı erkenden mi görecektim?
"Biz rahatsızlık vermeyelim-"
"Gelin dediysem gelin, uzatma." Sözümü keserek konuşmuştu Doğukan, hem de en sert ses tonuyla. "Şey, tamam o zaman..." Diyebileceğim tek şey buydu, kabûl etmek.
Ayrıca sinirli olunca çok seksi olduğunu biliyor muydunuz? Ben yine düşmüştüm az önce. Derin bir iç çekerek ilerlemeye devam ettiğimde akşam ne giyeceğimi düşündüm. Ne var canım? Kaynanam güzel görsün beni.
------------
Bir de Doğukangilin evini çekelim bakalım. Arel ve Devrim'i düşünemedim ben agksbxkzbxhsksbDoğukan, yoruyorsun be koçum...
Cenk adamın dibisin bu arada.
Oylar ve yorumlar görmek istemek ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 NUMARA | BxB
Teen FictionDogukan58: Kafam güzel, her zaman güzel, sen daha güzelsin ama. Texting/Düz yazı Not: +18 ve bir o kadar da kekoluk içerikli bir gay kitabıdır.