𝟓- 𝐏𝐞𝐚𝐜𝐞𝐟𝐮𝐥

308 53 32
                                    

Genç delta sonunda zorlukla açabildiği gözleri ile etrafa bakınmıştı. Kendini çok huzurlu hissediyordu ve bu kesinlikle yanındaki omegadan kaynaklanıyordu. Tebessüm ederek göğsüne sokulmuş güzel çocuğa baktı bir süre, sonra aklına yeni gelmiş gibi telefondan saate bakmıştı. 10'a geliyordu, bu kadar çok mu uyumuşlardı? Küçüğünü uyandırmaya korkarak yataktan yavaşça kalkmış pikeyi biraz daha onun üstüne çekip, banyoya girmişti. Elini yüzünü yıkadıktan sonra aşağı inmişti ve annesini aramıştı.

"Alo anne?"

"Efendim oğlum?"

"Neredesin?"

"Gece geç saate kadar Hyunjin ile ilgilendik, sonra uyuya kalmışım diye abin uyandırmamış kaldım burada. Bir şey mi oldu?"

"Hayır hayır, sadece seni evde görmeyince aramak istedim."

"Anladım, Jungwon iyi mi?"

Annesinin sorduğu soruyla farkında olmadan gülümsemeye başlamıştı Heeseung.

"Hmhm~"

"Birileri gayet mutlu sanki?"

"Ben mutluyum, iyiyim ama o değil. Nasıl olduğunu bilmiyorum anne. Beni yanında istiyor mu emin bile değilim. Mecbur olduğu için katlanıyor belki de bana."

"Küçük deltam yanlış anlama ama, kimse mecbur olduğu için katlandığı birine sarılarak uyumaz ve o kadar huzurlu da görünmez."

"Anne, sen- Nasıl?"

"Baban eve uğrayıp tekrar hastaneye geçmiş, o sırada da seni kontrol etmek istemiş. Çok tatlı uyuduğunuzu söyledi ve fotoğrafınızı attı."

"Ah, Tanrı'm..."

"Kkk, ben şimdi kapatıyorum abin çağırıyor. Görüşürüz oğlum."

"Görüşürüz, seni seviyorum anne."

"Bende seni."

Heeseung telefonu kapatmış, aklına Jungwon'un dün arabada düşen telefonu gelince dışarıya çıkıp arabadan telefonu alıp tekrar eve girmişti. Küçüğün telefonuna kendi ve evdeki hiç kimsenin şarj aletinin uymayacağını fark edince oturma odasına bırakmış, kahvaltı malzemelerini çıkartıp çabucak bir şeyler hazırlamaya başlamıştı. Aradan bir süre geçince hazırladıklarını masaya bırakmış ve saate bakmıştı.

10:45

Hâlâ uyanmayan omega onu biraz endişelendirirken, hızlı adımlarla odasına çıkmış ve mışıl mışıl uyuyan çocuğa adımlamıştı. Ne güzel uyuyordu öyle. Nasıl kıyacaktı da bölecekti uykusunu? İstemiyordu huzurlu uykusundan onu uyandırmayı lâkin, dün çok az yemişti güzel çocuk. Ona kahvaltı ettirmeliydi. Yavaşça kaldırdığı elini Jungwon'un saçlarına daldırmış, saçlarının arasında dolaşmaya başlamıştı eli. Bir yandan da korkutmamak için sessizce sesleniyordu ismini. Küçük omega yavaşça gözlerini açmış, karşısında gördüğü deltayla biraz şaşırsa da sonradan jetonu düşmüştü.

"Günaydın uykucu. Hadi elini yüzünü yıka, kahvaltı edelim."

Jungwon kafasını sallayıp banyoya adımlamış, arkasında ise gülümseyen bir Lee Heeseung bırakmıştı. Jungwon banyodan çıktığında odada kimseyi görememiş, mutfağa inmişti. Hazırlanan masayla şaşırmıştı. Hepsini o mu hazırlamıştı sahiden? Çok güzel görünüyorlardı. Dünde olduğu gibi, Heeseung onu omuzlarından tutup sandalyeye oturtmuştu.

"Dün çok az yedin, şimdi düzgünce kahvaltını et olur mu?"

"İyi de... Canım istemiyor."

Deltanın kaşları çatılmış, sahte bir kızgınlıkla konuşmuştu. Zaten zayıftı, daha ne kadar böyle az yemeye devam edecekti?

"Yemelisin yoksa hastalanırsın, hasta olmanı istemiyorum anlaşıldı mı?"

"Hm-hm."

Heeseung tebessüm ederek önüne dönerken, ikisi de kahvaltılarını etmeye başlamıştı. Delta sürekli omegaya bakıyor, yiyip yemediğini kontrol ediyordu. İkili bitirdikleri kahvaltıdan sonra masayı toplamaya başlarken, Heeseung'un aklına yeni gelmiş gibi Jungwon'a dönmüştü.

"Ben burayı toplarım, sen duş al istersen rahatlarsın hem."

"Olur."

"Ah şey yap o zaman, odamdaki banyoda her şey var, oradaki şampuanlardan istediğini kullanabilirsin. Dolabımdan istediğini de giyebilirsin tamam mı?"

"Tamam da şey..."

Jungwon bir eliyle ensesini kaşırken cümlesini çekinerek yarım bırakmış, karşısındaki gencin kaşlarının çatılmasına neden olmuştu. Heeseung ona adımlayıp, "bir şey mi oldu?" deyince onunla göz teması kurmuştu.

"Evden kıyafetlerimi alabilir miyiz birara? Tek başıma gitmek... Biraz ürkütücü geliyor."

Heeseung, "gideriz elbette hatta bugün gidip alabiliriz, benden bir şey isterken çekinme." diyerek küçüğün saçlarını karıştırmış ve odasına göndermişti. Onun ardından mutfağı toplamaya koyulurken, yarım saat sonra işi bitmiş ve odasına çıkmıştı.

Kendisi için kıyafet hazırlamaya başlamıştı, o da duşa girecekti. Bir kaç dakika sonra banyonun kapısı açılınca oraya dönmüş, kendisine büyük geldiği için üstünde çok tatlı duran t-shirtü ve eşofman altıyla Jungwon çıkmıştı. Heeseung onu görünce kıkırtısına engel olamayıp, "çok tatlı olmuşsun" deyince küçüğün an be an kızaran yanaklarına şahit olmuştu.

"Saçlarını kurutalım, gel." diyerek küçüğün elinden tutup banyoya adımlamıştı.

"Gerek yok, hava sıcak zaten."

Heeseung kafasını iki yana sallayarak küçük dolaptan saç kurutma makinesini çıkartmıştı ve prize takıp Jungwon'un elini tutup önüne çekmişti.  Küçük olan saçları kurutulurken, bir yandan da saçlarının arasında gezinen el ile mayıştığını hissetmişti. Heeseung onun saçını kuruttuktan sonra kafasını küçüğün omzuna yerleştirip, "bitti" diyene kadar fark etmemişti bile bittiğini.

Kafasını kaldırıp aynadan görüntülerine bakarken, Heeseung'un kafasını yan çevirerek ona baktığını ve hâlâ omzunda olduğunu görünce yanaklarına tatlı allıklar düşmüştü.

Hızlıca bir "teşekkürler" mırıldanıp banyodan fırlarken, delta kendine engel olamayıp gülmüştü. Onun çok tatlı olduğunu düşünüyordu, görünüşü kadar tatlı bir kalbe sahip olduğunu...

________________
[Kısa ama güzel oldu sanki. Düşüncelerinizi alabilir miyim? Sizi seviyorum, iyi geceler 🌙]

⟨15/01/2022⟩

𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin