"Tamam ona da söylemeliyim, o isterse geliriz."
"Hanımcı!"
"Ya ne alaka ne alaka?"
"Çok alaka neyse, o gelmezse sende gelme."
"Bay Park görüşmeyeli çok boş yapmaya başlamışsınız."
"Sana çekmişim yani?"
"Pardon?!"
"Yok abi gerçekten bir şey demedim, haber verirsin bana, görüşürüz!"
Heeseung gülerek telefonu kapatmış, annesiyle birlikte kurabiye yapan Jungwon'ın yanına gitmek için mutfağa adımlamıştı. Birazcık izlemenin zararı olmayacağını düşünerek kapıya yaslanmış, eve geldiğinden beri çoğu zaman tebessüm eden yüze dalmıştı.
Jungwon geleli bir hafta oluyordu. Eşyalarını alıp döndükleri gün Jungwon, hyunguna ve biricik arkadaşına haber vermiş, tâbi onları endişelendirdiği için güzel bir azar yemişti. Heeseung onu her fırsatta dışarıya çıkarmak istese de Jungwon geceleri evin terasına çıkıp orada Heeseung ile birlikte gökyüzünü izlemekten başka bir şey yapmamıştı. Heeseung ise onu zorlamak istemediği için ona uyuyordu ve bir şekilde güzel vakit geçiriyorlardı.
"Oğlum hayran hayran dikizlemen bittiyse gel artık yanımıza istersen?"
Annesinin imalı sesiyle delta irkilerek daldığı yüzden gözlerini çekerek mutfağa girdiğinde Jungwon'a yaklaşıp burnuna bulaşmış unu temizleyip, "pasaklı bebek" diyerek sandalyeye geçmişti, Jungwon ise bu yakın temasla hafiften kızarmıştı bile.
"Jungwon bugün dışarı çıkalım mı?"
Jungwon bu soruyla duraksamış, daha sonra Heeseung'a dönmüştü. İstiyordu ama, korkuyordu. Kafasını iki yana sallayıp bunu reddetmiş, hazırladıkları şekilli hamurları fırına koymuştu.
Bayan Yun bir şey söylemeden ikisini izlerken, daha sonra çalan telefonunu bahane ederek ikisini yalnız bırakmıştı.
"Jungwon-ah?"
"Sen git, benim gelmemem senin gitmene engel değil sonuçta."
"Aslında biraz öyle."
"Ha?"
"Arkadaşım ikimizi davet etti ve seni de götürmezsem beni eve almayacağını söyledi."
Jungwon bu dediğine gülmüştü. Kendisi dağıttıklarını toplamaya devam ederken Heeseung onu ikna etmeye çalışıyordu.
"Dışarı çıkmak bile sayılmaz ki? Arabayla gideceğiz zaten ve eve gireceğiz yine. Eğer rahatsız olduğun birinin seni göreceğiyse endişelenme."
"Sorun yalnızca ben değilim. Bak sen ister kabul et, ister etme ama ben ve benim gibiler halk tarafından lânetli görülüyor. Sen ise bunca zaman sonra dünyaya gelmiş, annesi beta, babası alfa olmasına rağmen bir deltasın. Onların gözünde kutsanmış birisin sen. Bir lânetli ve bir kutsanmışı yan yana görmek ne kadar hoşlarına gider? Sana da baskı yapacaklar ve bu kadar yardımından sonra birde bu baskıyla uğraşmanı istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍
Fanfic»ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ•ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ« ❝ʜᴀʟᴋ ᴛᴀʀᴀғɪɴᴅᴀɴ ʟᴀ̂ɴᴇᴛʟɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅɪʟᴇɴ ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ ᴠᴇ ᴋᴜᴛsᴀɴᴍɪş ʙɪʀ ɢᴇɴᴄ̧ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜ ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴜ̈ʟᴇɴ ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ'ᴜɴ ʜɪᴋᴀʏᴇsɪ...❞ ❴ʏᴀɴ ꜱʜɪᴘʟᴇʀ❵ ↳ʏᴜɴᴋɪ/ᴊᴀᴋɪ ‣ ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ • ɴɪsʜɪᴍᴜʀᴀ ʀɪᴋɪ ↳sᴜɴsᴜɴ ↳ʜʏᴜɴʟɪx ❴sɪᴅᴇ ɢʀᴏᴜᴘ❵ ↳ꜱᴛʀᴀʏ ᴋɪᴅ...