Delta park ettiği arabadan hızlıca inerken, küçük bedeni kucağına almış ve koşarak hastaneye yönelmişti. Kapıda bekleyen güvenliklerden biri hemşirelere haber verince, iki hemşire sedye ile gelmişti. Heeseung kucağındaki bedeni sedyeye bırakırken, onun omega olduğunu söylemiş, hemşireler ile hastaneye girmişti lâkin, omegayı müşahede odasına alırlarken, genç deltanın içeri girilmesine izin verilmemişti.
Yanında kalan hemşirelerden biri, "kavga falan mı etti? Ne oldu?" diye Heeseung'a soru yöneltmişti. Fakat delta, müşahede odasında, sedyede yatan bedenden dolan gözlerini ayırmıyor, onu yalnız gönderdiği için kendine lânetler ediyordu.
"Bayım? Endişelisiniz biliyorum ama, olay nasıl oldu?"
"Ben, bilmiyorum. Bir ajummayı ziyaret edeceğini söyledi ve öğlen çıktı evden, ondan sonra aradım, mesaj attım ama ulaşamadım ona. Sonra ajummanın yaşadığı yere gittim, yoktu. Alt sokaktaki boş bir evin bahçesinde bu hâlde buldum onu." demişti Heeseung, tutamadığı göz yaşları eşliğinde.
"Pekâlâ, biz şimdi polisi arayacağız. Geldiğinde size haber veririz. Sizinde, içerdeki omeganın da ifadesi alınacak. Şimdi gidip sekretere kayıt açtırmanız gerekiyor."
Heeseung kafasını sallayıp sekretere doğru giderken, kimliğin kendisinde olmadığı aklına gelmiş ve arabaya yöneltmişti adımlarını. Arabadan Jungwon'ın çantasını almış ve içinde bulduğu cüzdandan kimliğini çıkartıp tekrar hastaneye girmişti.
Sekretere kayıt yaptırdıktan sonra bekleme alanına yönelmiş ve beklemeye başlamıştı.
Aradan yaklaşık bir saat geçmişken, tekrar aynı hemşirenin yanına gelmesi ile gözlerini diktiği noktadan hemşireye kaldırmıştı.
"Hasta şu an iyi. Fakat epeyce bir şiddet gördüğü, her halinden belliydi. Tüm testleri yaptık. Her şeyi temiz, kırık falan rastlanmadı vücudunda. Şimdi 113 numaralı odada, ilaçlar nedeniyle uyuyor. Uyandığında o katta bulunan danışmaya oda numaranızı ve hastanın uyandığını söylerseniz doktorunuz gelip sizinle ilgilenecektir. Birde, polis şu anda sizi bekliyor kafede, dilerseniz öncelikle onun yanına gidip ifadenizi verin."
Hemşire konuşmasını bitirene kadar Heeseung, sabırsızlıktan ölmek üzereydi! Bir an önce gidip omegayı görmek istiyordu.
"Önce gidip onu görsem?"
"Elbette. Ben gidip polise haber vereceğim, lütfen sizde acele edin. Bu arada, bu da hastanın telefonu, cebinden çıktı." diyerek Jungwon'ın telefonunu Heeseung'a vermişti.
Heeseung teşekkür ederek hızlıca üst kata giderken, odayı arıyordu. Sonunda aradığı odayı bulduğunda, derin bir nefes alarak odaya girdi.
Uyuyordu. Yer yer morarmış olmasına rağmen hâlâ herkesi kıskandırabilecek güzel yüzü, kollarındaki çizikler, minik dudaklarının kenarında bantlanmış yara, tümüyle Heeseung'ı ağlatmaya yetmişti. Yatağın yanında bulunan koltuğa otururken, canını yakmamaya özen göstererek elini tutmuştu.
"Özür dilerim Jungwon-ah, çok özür dilerim. Keşke seni tek başına göndermeseydim oraya, niye lafını dinledim ki zaten?" demiş, küçüğünün eline bir öpücük kondurmuştu.
Bir müddet daha orada Jungwon'ı izlemiş, sonra kafeye inmişti. İlerideki masaların birinde oturan polisi görünce hızlıca oraya adımladı, siması tanıdık geliyordu ki, yanına vardığında kim olduğunu anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍
Fanfiction»ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ•ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ« ❝ʜᴀʟᴋ ᴛᴀʀᴀғɪɴᴅᴀɴ ʟᴀ̂ɴᴇᴛʟɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅɪʟᴇɴ ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ ᴠᴇ ᴋᴜᴛsᴀɴᴍɪş ʙɪʀ ɢᴇɴᴄ̧ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜ ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴜ̈ʟᴇɴ ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ'ᴜɴ ʜɪᴋᴀʏᴇsɪ...❞ ❴ʏᴀɴ ꜱʜɪᴘʟᴇʀ❵ ↳ʏᴜɴᴋɪ/ᴊᴀᴋɪ ‣ ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ • ɴɪsʜɪᴍᴜʀᴀ ʀɪᴋɪ ↳sᴜɴsᴜɴ ↳ʜʏᴜɴʟɪx ❴sɪᴅᴇ ɢʀᴏᴜᴘ❵ ↳ꜱᴛʀᴀʏ ᴋɪᴅ...