𝟐𝟑- 𝐈 𝐦𝐢𝐬𝐬

113 16 37
                                    

[Bu fice yazdığım en uzun bölüm olabilir. Sizden ricam, yorum yapmanız. Yorumlar o kadar düşük ki, moralim bozuluyor. Umarım beğenirsiniz. Sizi seviyorum❤️]

Jungwon ve Felix sonunda ağaç evden ayrılabilmiş, Felix'in arabasıyla eve doğru yol almaya başlamışlardı. Geçirdiği 1 haftalık kızgınlık döneminde kimi zaman Bayan Binna, kimi zaman Hyunjin, kimi zamanda Felix yanında kalmış ve ona en güzel şekilde bakmışlardı. Evin çevresinde Bay Lee'nin tuttuğu korumalarla da bu süreç sorunsuz geçmiş, Jungwon zorda olsa atlatabilmişti o sancılı dönemi.

Fakat atlatamadığı bir şey vardı. O da ilk gün yaptığı saçmalıklardı. Bir rüyadan ibaret olduğunu sanmıştı ilk başta ama öyle değildi. Gerçekten de Heeseung'ı öpmüştü. Hatırlamak istemiyordu ama onun yanında adıyla inleyişini de bir türlü unutamıyordu. Yüzüne nasıl bakacağı hakkında bir fikri yoktu. Belki Heeseung aralarına mesafe bile koyardı, kim bilir?

Düşündükçe kafası patlayacak gibi olduğundan, git gide soğumaya başlayan havayı es geçmiş ve camı açmıştı.

"Bu kadar düşünme. Aklında ne tür senaryolar kuruyorsun bilmiyorum ama, Heeseung ile ilgili olan hiçbir kötü düşüncen gerçekleşmeyecek. O sana cidden değer veriyor ve sen istesen bile seni bırakmaz. Kızgınlık döneminde yaptıklarına da anlayış gösterecektir."

"O çok anlayışlı biri evet ama yaptığım şey rahatsız ediciydi. Aramıza mesafe koymasından korkuyorum."

"Öyle bir şey olmayacak, eminim. Sen hyunguna güven. Birde bu kadar çekinme. Aynı şeyi, hatta daha beterini bende yaşadım çünkü."

"Ne? Nasıl?"

"Lise sondaydık. Okulca tatile gittik. Tehlikeli oluşunu hiçbir şekilde umursamadan, Hyunjin'le aynı odada kalmak istediğimi söyledim. Çünkü o dönem en yakın olduğum ve yanında rahat hissettiğim tek kişi oydu. Daha sonra beklenmedik bir şey oldu... Ben kızgınlığa girdim. Bu o kadar olmadık bir anda yaşandı ki... Her an girip feromonlarımı alacak alfaların, betaların olduğu bir lavaboda kapana kısılmış gibiydim. O an aklıma gelen tek şey, zorlukla Hyunjin'i aramak oldu. Bir yerden bastırıcı bulup gelir sandım. Ama umduğum olmadı."

"Hyung yoksa?"

"Birlikte olmadık. Ama-"

"TANRIM, HYUNG?"

Jungwon şok olmuş şekilde Felix'e döndüğünde, kırmızı ışıklarda olduğu için kafasını direksiyona rahatlıkla yaslamış ve utandığı için kızaran yüzünü gizleyen bedenle gülesi gelmişti.

"Ne yaptınız?"

Hiçbir cevap vermeden sadece parmaklarını kaldıran Felix ile Jungwon daha da şoka girmişti.

"Bakma öyle Jungwon. O gün ne hâle geldiğimi bir ben, birde Tanrı biliyor. Korkudan ağlayacak raddeye gelmiştim. Sonradan okulda öğrenildi bu durum. Nasıl oldu onu da bilmiyorum gerçi. Hyunjin ve ben ceza aldık. Öyle basit bir şey de değil, okuldan uzaklaştırma yedik. Hayır yani, sanki kötü bir şey yaptık?- Jungwon gülme ya!"

"Sanırım sadece Heeseung'ı öpmüş olmam o kadar da utanacağım bir durum değilmiş. Teşekkür ederim hyung."

"Tabii, ne demek. Sen utandığın anıları anlat. Ben bin kat daha kötüsünü, tek nefeste sıralarım sana."

"Sonra ne oldu hyung?"

"Ne olacak? Ailelerimiz okula geldi. Hyunjin'in ailesi pek bir tepki göstermedi. Çünkü bir alfaydı ve başına gelen şeyden, o değil ben hasarlı çıkacaktım diye düşündüm. Ama olay öyle değilmiş. Annesi birbirimize karşı duygularımız olduğunu fark ettiği ve öyle bir anın er ya da geç yaşanacağını bildiği için bir tepki vermemiş. Benim tarafımda ise öyle değildi. Ailem endişelenmişti. Babam korktuğu için kızmıştı epey. Ama annem daha anlayışlı karşılamıştı. Öz bir anneden farksız o benim için. Ne zaman bir şey olsa, arkamda olduğunu bilmek güven veriyor."

𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin