ᴇɴʜʏᴘᴇɴ'ɪɴ, ᴄᴏᴍᴇ ʙᴀᴄᴋ'ɪ şᴇʀᴇғɪɴᴇ...
ᴋᴇʏɪғʟɪ ᴏᴋᴜᴍᴀʟᴀʀ, ɪʏɪ ɢᴇᴄᴇʟᴇʀ.
_____________________Heeseung arabayı park etmiş, yanında hâlâ mışıl mışıl uyuyan çocuğa çevirmişti kafasını. "Melek gibi," diye düşündü "melek gibi kusursuz. Annesi doğumda öldü diye mi 'lânetli' etiketini yapıştırdılar ona? Hiç mi demediler 'biz ne yapıyoruz?' diye?"
Bu konu hakkındaki düşünceleri, onu boğuyordu ama yardım etmek istiyorsa onun hayatındaki her şeyi göz önünde bulundurmalıydı.Jungwon'un hafifçe kıpırdanmasıyla kara delik gibi onu içine çeken düşüncelerden zorlukla sıyrılabilmişti. Daha fazla oyalanmadan arabadan inip, genç omeganın olduğu tarafa gelip yavaşça kapıyı açmıştı. Onu uyandırmak en son istediği şey bile değildi. Çok yorgun görünüyordu zaten. Üstüne örttüğü hırkayı yan koltuğa koyup küçük bedeni kucaklamıştı, küçüğün cebinden düşen telefonu fark etmesiyle daha sonra onu almaya gelmesi gerektiğini aklına kazırken ayağıyla arabanın kapısını kapatmıştı. Bahçeye adımlarken, siteden bir kaç kişinin şaşkın bakışlarına maruz kalmıştı genç delta. Onları umursamadan hızlı adımlarla evin kapısına gelip zile basınca bu kez açılan kapının arkasından annesinin şaşkın bakışlarını görmüştü. Gözlerini devirip odasının olduğu kata çıkarken, annesi ona laf yetiştiriyordu.
"Oğlum evlen derken, al birini kaçır dememiştim ben sana."
"Of anne dur bir."
"Of denmez anneye, saygısız."
Annesi şaşkınlıkla sarf ettiği sözlerle arkasından baka kalırken, Heeseung onu umursamadan odasına girmiş ve küçük bedeni yatağına bırakarak üstünü pikeyle örtmüştü. Odasından çıkarken ne olur ne olmaz diye kapıyı ve komodinde duran abajur gece lambasını da açık bırakmıştı.
Mutfağa indiğinde annesi masada oturmuş, kollarını kavuşturmuş bekliyordu."Evet delta?"
"Ya anne, Heeseung desene."
"Evet, Lee Heeseung. Bir açıklama bekliyorum."
"Anne... O"
"Evet?"
"O, o omega."
"Hangi omega oğlum? Anlamıyorum."
"O... O, Yang Jungwon. Annesi doğumda ölen, Park Mi Su'nun torunu olan omega."
"Ne?"
"Anne ona kötü davranma-"
"Oğlum çıldırdın mı? Niye kötü davranayım daha 18 yaşındaki ufacık çocuğa?"
"Yani ne bileyim..."
"Heeseung, ben o zalimlerden değilim, değiliz. Bilmiyor musun bizi?"
"Biliyordum da..."
"E, o zaman?"
"Bilmiyorum, ters davranırsın diye endişelendim. Yani Sunghoon'a gayet iyi davranıyorsun ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍
Fanfic»ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ•ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ« ❝ʜᴀʟᴋ ᴛᴀʀᴀғɪɴᴅᴀɴ ʟᴀ̂ɴᴇᴛʟɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅɪʟᴇɴ ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ ᴠᴇ ᴋᴜᴛsᴀɴᴍɪş ʙɪʀ ɢᴇɴᴄ̧ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜ ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴜ̈ʟᴇɴ ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ'ᴜɴ ʜɪᴋᴀʏᴇsɪ...❞ ❴ʏᴀɴ ꜱʜɪᴘʟᴇʀ❵ ↳ʏᴜɴᴋɪ/ᴊᴀᴋɪ ‣ ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ • ɴɪsʜɪᴍᴜʀᴀ ʀɪᴋɪ ↳sᴜɴsᴜɴ ↳ʜʏᴜɴʟɪx ❴sɪᴅᴇ ɢʀᴏᴜᴘ❵ ↳ꜱᴛʀᴀʏ ᴋɪᴅ...