𝟏𝟗- 𝐖𝐞 𝐜𝐚𝐧'𝐭 𝐬𝐚𝐲

161 26 14
                                    

Duyduğu sesler ile yerinden fırlarken, hemen yanındaki bedene çevirdi kafasını. Mışıl mışıl uyuyordu hâlâ. Üstünü yavaşça örtmüş, saçlarının arasına bir öpücük kondurmuş ve odadan ayrılmıştı.

Gelişigüzel kendine bir çeki düzen verirken, sesin geldiği yere doğru adımladı; ailesinin odasına.

Her ne kadar fısıldasalar da, öfkeli oldukları ses tonlarından bile belliydi.

Ne oluyordu?

Görünmemeye dikkat ederek, kapının ardına sindi iyice.

Evet, dinleyecekti.

"Saçmalama, böyle bir şeyi öğrenirse çok üzülür."

"Üzülmek mi? Bence sevinir. O piç yüzünden ne hâle düştü küçücük yaşında."

"Gyeong iyi misin sen? O adam şerefsizin teki bile olsa, o çocuğun babası. Lânet olsun babası ve belki de içten içe hâlâ onu merak ediyordur."

"Gayet iyiyim. Ya o bir genç, yarın bir gün evlenecek, ama o adamın, zindan ettiği hayatını atlatamadı. Bırakalım, ne hali varsa görsün ama Jungwon bilmesin."

Bayan Binna yatağa otururken, "Gyeong, ben bilmiyorum. O çocuğun daha fazla zarar görmesini istemiyorum, ama ondan böyle bir şeyi saklamakta pek akıl kârı gibi gelmiyor," demişti.

Bay Gyeong'ta onun yanına oturmuş ve elini omzunu koyarken, "Biliyorum güzelim. Kimse istemiyor. Baksana Hee'ye, Jungwon mutlu olsun diye yapmadığı şaklabanlık kalmadı keratanın," deyince ikisi de gülmüştü.

İkili sevgi ve dayanışma dolu bir sarılmanın içine çekilirken, Heeseung düşüncelere dalmıştı.

Babası haklıydı. Jungwon geldiğinden beri daha çok güler olmuştu, daha neşeliydi, daha şakacıydı ve kesinlikle daha sevecendi. Normalde de iyi biriydi Heeseung, ama herkese değil. Şimdi içindeki pozitif enerji dolup taşmak üzereydi. Jungwon'ın gülüşü solmasın diye her şeyi yapabilirdi.

"Sen ne zamandır oradasın bakalım koca adam?"

Hayır yapmazdı.

Bu istedikleri, daha doğrusu babasının istediği şeyi asla yapmazdı.

Evet bu Jungwon'ın gülüşünü solduracaktı belki ama, babasının durumunu bilmeliydi. Her ne kadar, şu ana dek bir babalığını görmemiş olsa da...

"Hee, bunu ona söyleyemeyiz. Kahrolur. O adam kötü biri evet, ama bunu Jungwon öğrenmeli. Hem belki böylesi daha iyi olur, onu artık rahatsız edecek-"

"Baba! Bu adam, ki adam demeye bin şahit lazım. Ölmedi tamam mı? Gebermedi. Alt tarafı ödemediği borçları yüzünden dayak yedi ve hastanelik oldu. Oh, çok iyi olmuş. Keşke geberseymiş. Ama sorun ne olursa olsun, ben Jungwon'dan gizleyemem. O benim gözlerimin içine gülerken, ben ona yalan söyleyemem. Her şeyi geçtim, gerçeği başka bir şekilde öğrenirse ne bize güveni kalır, ne de burada. Onu öylece bırakamam da. Her şey çok karmaşık."

Heeseung yatağa oturmuş, ellerini ensesinde birleştirmiş öylece yeri izliyordu.

Öfkeliydi, ne yapmaları gerektiği konusunda emin değildi.

𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin