İki gün.
Aradan koca iki gün geçmişti. Fakat Jungwon'a dair en ufak bir iz yoktu.
Heeseung, sabah girdiği omeganın odasından, akşam vakti yine gözleri kıpkırmızı şekilde çıkmıştı. Ona ne ara bu kadar bağlandığını bilmiyordu. Ama onu çok özlemişti. Dış kapının sesini duyunca hızlıca aşağı indi. Annesiydi.
"Var mı bir haber?"
"Yok oğlum, yok. Yer yarıldı içine girdi sanki bu çocuk. Kamera kayıtlarına baktık, fakat bir şey bulamadık."
Heeseung kafa sallamış, tekrar omeganın odasına girmişti. Oda tamamiyle onun gibi kokuyordu ve bu deltayı daha da ağlatacak raddeye getiriyordu. Bunu anlamsız buluyordu, ama o omega artık hayatında da, kalbinde de büyük bir yer kaplamaya başlamıştı, farkındaydı.
Yatağa geçmiş, yine binbir şey düşünmeye başlamıştı. Fakat telefonunun çalmasıyla bölünmüştü bu. Arayan Sunghoon'du.
"Alo?"
"Seung çabuk hazırlan, seni almaya geliyorum."
"Ne diyorsun Park?"
"Bak, Jungwon'ın gitmiş olabileceği bir yer var tahminimce-"
Devamını dinlemeden telefonu kapatıp, odadan fırlamıştı Heeseung. Kendi odasına gidip ince bir hırka almış ve hemen aşağı inmişti. Ayakkabılarını giyerken annesi sesleri duyup oğlunun yanına gelmişti bile.
"Nereye oğlum?"
"Sunghoon Jungwon'ın gidebileceği bir yer tahmin ediyormuş, oraya gideceğiz."
"Bu kadar zamandır niye söylememiş peki?"
"Bilmiyorum anne, bilmiyorum. O gelince öğreneceğim. Gidiyorum ben."
"Beni haberdar edin."
Heeseung kafa sallayıp evden ayrılmış, dışarıdan gelen araba sesiyle Sunghoon'un geldiğini anlayıp sitenin bahçesinden çıkmıştı. Arabaya binmesiyle, alfanın arabayı sürmesi bir olmuştu.
"Madem aklında bir yer vardı, neden iki koca gün bekledin. Üstelik bugün 3. gün Sunghoon! Neyin kafasını yaşıyorsun anlamıyorum cidden!"
"Ya aptal! Aklıma geldi elbette ki. Ama tahminimdeki yer eski ve tehlikeli olan bir yer."
"Ne? Nereye gidiyoruz Park?"
"Gidince göreceksin!"
"Bana düzgünce bir cevap verir misin!"
"Bak, ben ve Jungwon'a ait bir ağaç ev vardı. Küçükken hep oraya gidiyorduk, babamın korumaları ile birlikte. Sonradan oraya gitmeyi bıraktık, ama bir gün Sunoo'yu götürelim dedik. Gittik fakat ev artık çok kötü durumdaydı ve tahtaları gevşemiş olabileceği için oraya girmek tehlikeli olabilirdi. Üstelik oraya giden alfalar ve betalar hiç tekin tipler değildi. Onun için gitmedim, ama bir yandan düşününce saklanabileceği başka bir yerde aklıma gelmiyor."
"Umarım oradadır ve iyidir. Acele edelim Sunghoon."
"Ben ne yapıyorum acaba deltacık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍
Fanfiction»ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ•ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ« ❝ʜᴀʟᴋ ᴛᴀʀᴀғɪɴᴅᴀɴ ʟᴀ̂ɴᴇᴛʟɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅɪʟᴇɴ ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ ᴠᴇ ᴋᴜᴛsᴀɴᴍɪş ʙɪʀ ɢᴇɴᴄ̧ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜ ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴜ̈ʟᴇɴ ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ'ᴜɴ ʜɪᴋᴀʏᴇsɪ...❞ ❴ʏᴀɴ ꜱʜɪᴘʟᴇʀ❵ ↳ʏᴜɴᴋɪ/ᴊᴀᴋɪ ‣ ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ • ɴɪsʜɪᴍᴜʀᴀ ʀɪᴋɪ ↳sᴜɴsᴜɴ ↳ʜʏᴜɴʟɪx ❴sɪᴅᴇ ɢʀᴏᴜᴘ❵ ↳ꜱᴛʀᴀʏ ᴋɪᴅ...