Heeseung, Jungwon'ı duş alması için banyoya göndermiş ve kendisi de aşağıya annesine yardım etmek ve onunla konuşmak için inmişti. Konuşarak yemeği hazırladıklarında, Heeseung Jungwon'ı çağırmak için odasına yönelmiş, kapıyı tıklatmasına rağmen ses gelmeyince endişelenmişti. Odaya girmesiyle de Jungwon banyodan çıkmışı.
"Hyung, bir şey mi oldu?"
"Kapıyı tıktıkladım ama ses gelmeyince endişelendim."
"Ah, kızarsın diye saçlarımı kurutuyordum."
Heeseung, Jungwon'a yaklaşırken kıkırdamış ve dağılan saçlarını düzeltmişti.
"Ben kızacağım diye değil de, kendini düşündüğün için saçlarını kurut bir dahakine."
Jungwon, Heeseung'ın dediğiyle şaşırmış olsa da belli etmemiş ve kafasını sallamıştı.
"Sen duştayken bir şeyler hazırladık annemle, aşağı inelim mi? Bu arada, anneme anlattım olayların bir kısmını ve bugün nöbete kalacakmış onun için rahat ol. Seni sorguya çekecek kimse yok."
Jungwon gülümseyerek kafa salladığında aşağı inmişlerdi. Mutfağa geçtiklerinde, Heeseung sandalyeyi çekip Jungwon'ı oturturken, kendi de hemen yanındaki sandalyeye geçmişti.
"Hyung?"
"Hm?"
"Bir şey diyeceğim ama, kızma olur mu?"
"Diyeceğin şeye bağlı Jungwon-ah~"
"Hyung canım hiç istemiyor, ben yemesem? Hm?"
"Olmaz Won-ie, yemelisin. Hem toparlanman için protein alman şart."
"Ama hyung-"
"Jungwon, yemezsen nasıl toparlanacaksın?"
Jungwon küçük bir çocuk gibi surat asmaya başlayınca, Heeseung onun önündeki tabağa bir miktar yemek koymuş ve "En azından bu kadarını yesen olur mu?" diye bir soru yöneltmişti.
Jungwon onu daha fazla üzmek istemiyordu, kendisi için elinden geleni yaptığının farkındaydı. Büyüğün bu dediğine kafa sallayıp, kendini yemeye zorlamıştı ve yemek yemesi Heeseung'ı çok mutlu etmişti.
Yemekten sonra Jungwon ilaçlarını içmiş ve birlikte mutfağı toplamışlardı. İşleri bittiğinde, Heeseung'ın ısrarı üzerine soğuk kahve de yapıp kendilerini terasa atmışlardı.
Şehrin kalabalık kesiminden uzak oldukları için, gecenin karanlığında dağılmış yıldızlar çok güzel görünüyordu. Bir müddet gökyüzünü izlemişti sessizce ikili.
"Biraz konuşalım mı Jungwon?"
Jungwon daldığı için soruyu geç algılarken, anladığında "olur" dercesine kafasını sallamıştı.
"Bilmiyorsun dediğin bir çok şeyi, bende yaşadım Jungwon. Öncelikle bunu söylemek istiyorum. Aslında bunları sana anlatma taraftarı değildim, ama bir zamanlar benim de bu muameleyi görmüş olduğumu bilmediğin için anlatmak istiyorum. En azından birazcıkta olsa seni anladığımı bilmen için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍
Fanfiction»ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ•ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ« ❝ʜᴀʟᴋ ᴛᴀʀᴀғɪɴᴅᴀɴ ʟᴀ̂ɴᴇᴛʟɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅɪʟᴇɴ ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ ᴠᴇ ᴋᴜᴛsᴀɴᴍɪş ʙɪʀ ɢᴇɴᴄ̧ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜ ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴜ̈ʟᴇɴ ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ'ᴜɴ ʜɪᴋᴀʏᴇsɪ...❞ ❴ʏᴀɴ ꜱʜɪᴘʟᴇʀ❵ ↳ʏᴜɴᴋɪ/ᴊᴀᴋɪ ‣ ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ • ɴɪsʜɪᴍᴜʀᴀ ʀɪᴋɪ ↳sᴜɴsᴜɴ ↳ʜʏᴜɴʟɪx ❴sɪᴅᴇ ɢʀᴏᴜᴘ❵ ↳ꜱᴛʀᴀʏ ᴋɪᴅ...