Sabaha gözlerini ilk açan omega olurken, sokulduğu bedenden biraz uzaklaşmış ve onu izlemeye başlamıştı.
Onu tanıdığı için mutlu hissediyordu, her ne kadar bazen aklında saçma düşünceler dönse de Heeseung'ın buna izin vermemesi ve onunla güzelce konuşup olayı tatlıya bağlamasını seviyordu Jungwon. Lâkin kendine engel olamıyordu. Kimseye söylemese de abuk subuk rüyalar görüyor, Heeseung'a yakın olmak istese de bazen aralarına duvarlar örüyordu. Düşünceler zihnini talan ederken, saçları arasında hareketlenen el ile kafasını yan tarafına çevirmişti.
"Günaydın hyung."
"Günaydın, ne zaman uyandın?"
"Çok olmadı."
"Hm, tamam. Hadi elini yüzünü yıkayıp mutfağa gel, kahvaltı hazırlayacağım bende."
"Tamamdır hyung."
Jungwon odasında bulunan banyoya giderken, Heeseung'ın suratı asılmıştı.
Kendi kendine, ‘hyung ne ya? Bir kaç yaş için gerek var mı buna? İsmimi çok güzel söylemişti oysa ki,’ diyerek telefonunu almış, odadan çıkmış ve banyoya gidip yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa gitmişti. Tâbi hazır kahvaltı masasında oturmuş telefonuyla ilgilenen annesini görmesiyle sıçraması bir olmuştu.
"Hih, anne korktum ya, evde miydiniz siz?"
"Yok oğlum değiliz, rüya görüyorsun sen."
"Ha ha ha, ne komiksin ya sen?"
"He he, aynı sen işte."
"Ay anne ergenler gibisin."
Bayan Binna, "yani senin gibi?" demişti gülerek. Heeseung ise buna karşı göz devirmiş ve, "ben gidip Jungwon'ı çağırayım da kahvaltı edelim," demişti ki arkasını döndüğünde kendisine el sallayan küçüğü ile gülmüştü.
"Günaydın Binna agasshi~!"
Binna'nın, "günaydın gamzeli oğluşum benim," demesi ile Jungwon şaşırmıştı.
'Oğluşum?'
"Ne ya? Ne ikinizde aval aval bakıyorsunuz? Oğlum sayılır o benim, değil mi?"
Jungwon utançla bir şey söylememişti...
Heeseung ise bu durum hoşuna gittiği için, "evet evet sayılır anneciğim, hadi yemek yiyelim. AÇIM BEN." demişti.
Annesi göz devirerek masayı işaret etmişti buna karşılık.
"Oturun yiyin siz o hâlde, benim çıkmam gerekiyor."
"Binna agasshi sen yemeyecek misin?"
"Ben yedim kuzucuğum, size afiyet olsun, görüşürüz!"
Bayan Binna mutfaktan çıkmış ve portmantodan çantasını alıp evden ayrılmıştı.
Tekrar yalnız kalan ikili sessizce masaya oturmuş ve kahvaltıya başlamışlardı.
"Jungwon?"
"Efendim hyung?"
Heeseung içinden her ne kadar 'deme şunu!' diyerek çığlık atsa da sakin görünümünü bozmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐞𝐬𝐬𝐞𝐝-𝐂𝐮𝐫𝐬𝐞𝐝| 𝐇𝐄𝐄𝐖𝐎𝐍
Fanfiction»ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ•ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ« ❝ʜᴀʟᴋ ᴛᴀʀᴀғɪɴᴅᴀɴ ʟᴀ̂ɴᴇᴛʟɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅɪʟᴇɴ ʏᴀɴɢ ᴊᴜɴɢᴡᴏɴ ᴠᴇ ᴋᴜᴛsᴀɴᴍɪş ʙɪʀ ɢᴇɴᴄ̧ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜ ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴜ̈ʟᴇɴ ʟᴇᴇ ʜᴇᴇsᴇᴜɴɢ'ᴜɴ ʜɪᴋᴀʏᴇsɪ...❞ ❴ʏᴀɴ ꜱʜɪᴘʟᴇʀ❵ ↳ʏᴜɴᴋɪ/ᴊᴀᴋɪ ‣ ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ • ɴɪsʜɪᴍᴜʀᴀ ʀɪᴋɪ ↳sᴜɴsᴜɴ ↳ʜʏᴜɴʟɪx ❴sɪᴅᴇ ɢʀᴏᴜᴘ❵ ↳ꜱᴛʀᴀʏ ᴋɪᴅ...