Herkese merhaba! İkinci bölümle geldim. Oy, yorum ve destekleriniz için çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: A Beautiful Delusion - Dark Emotional Music
Umut bu toprakları bir zamanlar sevdiklerimin beni terk ettiği gibi hiç gelmemişçesine terk etti. Kulağıma gerçekleri yakıcı bir sesle fısıldarken umudumun gidişini gözlerimle görüyordum. Canımı kesen sözleri umudumun geri dönüş yollarını bir bir kapatırken içimin perişan bir çaresizlikle boşalmaya başladığını hissettim. Ailem ile ilişkilerim için içimde bir çıkar yol ararken bu hayatın bana son kavşakta bilinmezleri vermesi neydi?
Elbette babam hatta ailem hakkında bilmediğim şeylerin olması doğal bir durumdu. Çünkü ebeveynler çocuklarının gözleri önünde kusursuz bir imaj çizme çabası içindeydi. Ama bu geçmişe saplanıp kalmış durum bir insanın hayatını kökten değiştirmiş hatta tek amacı haline gelmişti. Gözlerine baktığımda zihnimde bir süre ciddi olup olmadığını tarttım. Babamın onun gibi bir beyaz yakalıyla ne işi olurdu? Arabaya yaslanmayı bırakıp duruşumu dikleştirdim.
"Konu ilgini çekti sanırım. Umursamaz tavırlarına bir süre ara verirsin diye düşünüyorum "dedi alayla. Beni tanımayan ve hayatımda yeri olmayan bir insanın ebeveynlerin abartıyla yaptığı gibi yanlış karakter analizine takılmayacaktım elbette.
"Bak beyaz yakalı "dedim sinirini bozmayı umarak "benim babam sadece satış işleri ile meşgul, senin görüştüğün ağır toplarla uzaktan yakından alakası olduğunu sanmıyorum "dedim bıkkınlıkla. Her lafı böyle uzatıp Acun Ilıcalı havası yapacaksa ciddi anlamda tahammül edemeyecektim. Gerçi onun da tahammül etme konusunda benden bir farkı yoktu.
"Senin zeki olduğun konusunda gittikçe şüpheleniyorum "dedi. Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. Zekamı ona ispatlayacak değildim.
"Babam ile ne gibi bir alakan var? "Diye sordum. Saat ilerliyordu ve bizim laf yarışımızdan çok onun benimle ne işi olduğunu öğrenmek istiyordum. Uzun ve bakımlı parmakları ceketinin iç cebine gitti ve oradan bir fotoğraf çıkarıp bana uzattı. Bir süre yüzüne bakıp uzattığı fotoğrafı elime aldım. Fotoğrafta üzerinde özel dikim gibi duran takım elbisesi Kamer'in çokça benzediği aralarında tek fark olarak saçlarının aralarında kırlar barından karizmatik duruşuyla dikkat çeken bir adam vardı. Yanında ise adam ile aynı boyda olan üzerinde pahalı takım elbise taşıyan saçlarında onun kadar olmasa da çok az bir beyazlık barındıran ama ona rağmen genç görünümü koruyan gözlerinde numaralı gözlüğü olan içten gülümsemesiyle babam duruyordu.
"Babalarımız... "Dedi sıkıntılı bir şekilde. Sıkıntıdan çok babasını babamdan uzak tutamamanın vermiş olduğu bir perişanlık hakimdi sesinde. Onun babasıyla benim babamın nasıl bir tanışıklığı vardı?
"Babam en üstte olan senin babana nasıl ulaşabildi? Ulaşmışsa bile nasıl böyle bir fotoğraf ortaya çıktı? "Diye sordum kaşlarımı çatarak. Bir şirketin en üst konumunda olan kişilerle herkesin öylece görüşemeyeceğinin bilincindeydim. Babamın Kamer'in babasıyla ne işi olurdu? Ben neyi bilmiyordum? Ya da neleri?
"Bir ses kaydı var elimde "dedi kaşlarını çatarken. Ses kaydı mı? Ses kaydının durumla ne alakası vardı? Telefonunu çıkarıp bana uzattı. Olanlara anlam veremeyerek telefonu elinden aldım. "İstediğin zaman başlatabilirsin "dedi duygusuz bir sesle. O bu kaydı defalarca dinlemiş olabilir miydi? Telefonun ucunda kimin sesi vardı? Beklemeden hemen ses kaydını başlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN
Teen Fiction"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi buradan gidiyorsun! "Bir elini kolumdan çekerken diğer eli tutuşunu sıklaştırmış cevap vermemi beklemeden beni peşinden sürüklemişti. Birlikte i...