Herkese merhaba! On yedinci bölüm ile karşınızdayım! Medyadaki şarkıyı bölümün ortalarında dinlediğimden içimdeki garip dürtüye kulak vererek sizin de dinlemeniz için buraya eklemeye karar verdim. Yıldızları parlatmayı unutmayalım! Hepinize oy, yorum ve destekleriniz için çokça teşekkür ederim. Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: Emotional Elven Music - Sorrow's Harmony
Yaşam denen eziyet her gün içinde bizi biraz daha mahvederken öteleniyor giderek zamanın tozlu, unutulmuş yerlerinde kuruyarak yitiyorduk. Bende yaşamdan heybeme hiç düşmemiş olmasına rağmen iyi şeyler istiyordum. Ömrümün yasını tutmak yerine yüreğim ile barışık olmak istiyor geceleri bu yasın ağırlığını alarak sabahları aklımı boş bıraksın istiyordum. Hayallerim elleriyle gömdükleri mezarlarından kalktığında mutluluk gerçekleşen bir dilek gibi mucizesiyle gelsin istiyordum.
Hayatımı bir umudun kavramasına ihtiyacım vardı. Belki bir gün her şey benim için normal olabilir kavrulduğum yığınla duygu yerini huzura bırakabilirdi. İsteklerimin evrilerek beklentilerim haline gelmiş olduklarını fark ettiğimde kalbimin içinde bir kurşun hissetmiş orada dağılarak beni içinden çıkamayacağım bir sorguya itmişti.
Hayatımız koca bir beklenti değil miydi? Ailemizden, sevdiğimizden, dostlarımızdan hatta bir kediden ve bir çiçekten bile beklentilerimiz yok muydu? Yaşamlarımız bir bakıma beklentilerimizden ibaret değil mi? Herkes yaşama tutunmak için çabalarken ben ölmek için çabalamış terazimde hayattan beklentilerim ve ölüme olan arzum dengemi bozarken ne yaşama tutunabilmiş ne de ölüm için yeterince çabalayabilmiştim.
Bekledim. Hep bekledim. Kül oluncaya dek beklemeye devam ettim. Suçsuzum zaman beni eskitti. Umutsuzluğumun içinde ölebilirim. Tıpkı girdap gibi. Mikrofon sesiyle düşüncelerimden sıyrıldığımda mutluluğa kavuşmuş bir insanın sevgi barındıran sesini işittim. Bana hiç uğramayan nasıl hissettirdiği konusunda bir fikrim olmayan lakin gözlerinde gördüğüm huzur ve güven yüzünden imrendiğim bu sesi nerede duysam tanırdım.
"Evet! "Kesinlikle en içten cevaptı.
"Sizi karı koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz "dedi nikâh memuru. Çağatay ve Başak nikâh defterine imza attığında ben Başak'ın Kamer de Çağatay'ın nikah şahidi olarak imzalarımızı atmış Çağatay Başak ' ın alnına bir öpücük kondurmuştu. Leman ve Doğukan bizleri şaşırtarak nikah merasimine katılmamıştı. Nikâh kıyıldıktan sonra tebrikler ve bir an hiç bitmeyeceğini düşündüğüm fotoğraf çekimlerinin ardından Başak ve Çağatay'a tekrardan mutluluklar dileyip salondan ayrıldık. Yaklaşık bir saatin sonunda Kamer'in evinde kahvemi içerken konuştum.
"Onlar artık burada kalmayacaklar değil mi? "Tedirgin bir şekilde gözlerine baktım "yani demek istediğim kendi evleri var "dedim yanlış anlaşılmamayı umarak. Karargahımız Kamer'in evi olduğundan Başak ve Çağatay'ın evlerini henüz görme fırsatım olmamış bu sebepten dolayı evleri olduğu konusunda ister istemez şüpheye düşmüştüm.
"Bu ev sadece bize ait "dedi gözlerimin içine bakarken. Sırtımdan bir ürperti geçmesine mani olamazken o bundan habersiz elini gömleğinin bir düğmesine götürerek yavaşça açmış açılan ikinci düğmeyle beraber göğsü biraz daha ortaya çıkarken rahat bir nefes almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN
Teen Fiction"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi buradan gidiyorsun! "Bir elini kolumdan çekerken diğer eli tutuşunu sıklaştırmış cevap vermemi beklemeden beni peşinden sürüklemişti. Birlikte i...