Herkese merhaba! Sekizinci bölüm ile karşınızdayım. Oy, yorum ve destekleriniz için teşekkür ederim. Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: Ghostly Kisses - Empty Note (Acoustic)
Neydim ben? Kimdim? Hayat beni bu yolda kimlik karmaşasına yeniden sokarken yaşamın hangi zor dönemecine gelmiştim? Girdiğim bu yolda ben artık bir hiçtim. Yüreğimi gafil avlayan keder bulduğu fırsatı sonuna kadar kullanırken kendimi bulunduğum yere hapsettim. Bu dört duvar bana birçok şeyi anlatıyor içimde yaşadığım duygularımı hissedemeyeceğim noktaya kadar bastırmaya çalışıyordu.
Elimde avucumda canım kalmamış, hepsi hüznüm tarafından hoyratça kullanılmıştı. Beni kıvrandıracak güçte derin bir acı çekiyordum. Şimdi olduğu ve gelecekte olacağı gibi acı benim daima hayatımın parçasıydı. Gecelerim kâbus görmekle, gündüzlerim kâbus yaşamakla geçiyordu. Arada gökyüzünde beliren cılız güneş birçok insan için mutluluk kaynağı olsa da bana sadece geceyle gündüzü ayırt etmemde yardımcı oluyordu. İnadına benimdi bütün karanlıklar. İnadına benden uzaktaydı saflık, mutluluk.
Hiç sevememiştim yüzlerinde maske taşıyan kalabalıkları. Hiç mesken tutamamıştım güzel yerlerde. Benim ötelenmiş hayatım buna müsaade etmiyordu. Tozu dumana katan yalanlarım bir rüzgârla üzerime geliveriyordu. Yalanın en köklüsü babamın ışık tutulmayı bekleyen geçmişinde yatıyordu. Babam bizden neyi ya da neleri saklıyordu?
Umulmadık bir şekilde hayatıma giren insan doğumumdan bu yana beni tanıyan aileme nazaran beni daha çok tanıdığını iddia ediyor bunda da zaman zaman haklı çıkmayı başarıyordu.
"Ne düşünüyorsun? "Kamer'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldığımda ona bakmadan sağ elimi kaldırıp işaret parmağımla gökyüzündeki bir bulutu gösterdim.
"Kediye ne kadar çok benzediğini düşünüyordum "dedim sesimde abartı barındıran bir hayretle. Kamer gösterdiğim kıvrımlı buluta bir süre baktıktan sonra kaşlarını kaldırarak bana döndü.
"Sen ciddi misin? "Dedi dişlerini göstererek gülerken. İnci gibi dişleri gözlerimin önüne serildiğinde bir süre gülüşüne baktım. Her şey bittiğinde yine böyle gülebilecek miydi?
"Bütün her şey bir gün bitecek mi? "Diye sordum sesimdeki hayal kırıklığını bastırmaya çalışırken. Sıkıntılı bir nefes verdiğinde onun da içinde aynı soruyu barındırdığını anlamıştım.
" Sence bitecek mi? "Gür kirpiklerinin çevrelediği gözleriyle yandan bir bakış attığında konuşmaya devam etti "belki günün birinde sakin bir yaşantımız olur ne dersin? "Sesi başımı döndürecek bir şekilde yoğunluğa büründüğünde ona baktım. Sakin bir yaşantı derken isteği tam olarak neydi? Benim içeride yahut dışarıda çok uzakta kalmam ile alakalı olabilir miydi?
"Patron sensin "sol elimi kaldırıp koluna hafif bir yumruk attım "senin bilmen gerekiyor "dedim hafifçe gülerek. Aynı gülüş onun da güzel dudaklarında yer edindiğinde orada asılı kalmış benim gibi onun da gözlerine ulaşmamıştı.
"Zamanla göreceğiz "demekle yetindi dudakları düz bir çizgi halini alırken. İşe alınma haberimden sonra Nevzat Bey ile bütün görüşmemi anlatıp prosedürlerden bahsetmiş bir süre fikir alış verişinde bulunmuştuk. Fikir alış verişini noktalayarak terasta hep birlikte ufak bir kutlama yapmış ardından Başak ve Çağatay gittiğinde Kamer ile baş başa kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN
Ficção Adolescente"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi buradan gidiyorsun! "Bir elini kolumdan çekerken diğer eli tutuşunu sıklaştırmış cevap vermemi beklemeden beni peşinden sürüklemişti. Birlikte i...