Herkese merhaba! On beşinci bölüm ile karşınızdayım! Oylarınız, yorumlarınız ve destekleriniz için çokça teşekkür ederim. Yıldızları parlatmayı unutmayalım! Seviliyorsunuz! Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: Do Not Be Surprised What Is Happening ___ I Think
Hayat üzerime yıkılıp bir camın tuzla buz olması gibi dağılırken içime işlenmiş yaramı hissediyordum. Yanlış bir yaşamın en lüzumsuz parçası olarak buralarda ne işim olduğunu sorguluyor tam kalbimde hissettiğim amansız acıyı söküp atamıyordum. Hangi yaşamdan geçsem bu hep öyle olacak çaresizliğim artık ruhumu kaplayacaktı.
"Seni fazlaca şaşırmış görüyorum "dedi dişlerini göstererek gülümserken. Onunla burada dururken onca işin gücün arasında böyle bir şeye uğraş verdiğine inanmakta zorluk çekiyordum. Elini belime yerleştirdiğinde beni hafifçe ittirmiş yürümeye teşvik etmişti.
Onunla beraber çarşının kapısından içeri adımımı atarak birkaç kitap dükkanını geçmiş düz yürüdükten sonra beni sağ tarafta kalan sarmal merdivenlere yönlendirmişti. Sarmal merdivenlerden inerek en alt kata ulaşıp tekrar sağa döndüğümüzde şaşkınlığım ikiye katlanmıştı.
"Burası gerçek mi? "Diye sordum etrafa bakarken. Doğukan şaşkınlığımdan memnun olmuş bir şekilde katta bulunan tek dükkanın önünde durmuş ellerini cebine koyarak beni izliyordu. Son katta sadece fotoğraf stüdyosu vardı. Eskitme duvarların üzerinde birbirinden farklı boyutlarda çerçeveli bazı yerlerinde çerçevesiz sayısını tahmin etmekte zorlanabileceğim kadar çok fotoğraf bulunuyordu.
Zamanın durdurulduğu bu yerde ilk defa bulunuyor büyülenmiş bir şekilde küçüklü büyüklü, çerçeveli çerçevesiz fotoğrafları inceliyordum. Dalgaları kayaları dövmekte olan denize bakarken gözüm uyuyan bir kara kedi fotoğrafına takılmış ardından Eyfel Kulesi'nde duraksamıştı.
"Akşama kadar orada durmayı mı düşünüyorsun? "Dedi Doğukan yanıma geldiğinde. Gözlerimi siyah beyaz yaşlı bir simitçinin simit satarken çekilmiş olan fotoğrafından çekip ona döndüğümde bana içeriyi göstermeyi teklif etti. Onu başımla onaylarken beni belimden tutarak içeri yönlendirmiş bilgisayarın bulunduğu masanın yanındaki odadan içeri girmiştik.
Odanın içerisinde kapaklı iki dolap varken yanlarından açık iki dolap bulunuyordu. Açık dolaplarda farklı boylarda fotoğraflar için banyo küvetleri, çeşitli ışıklar, beyaz şişelerde banyo için olduğunu tahmin ettiğim adını okumakta zorlandığım kimyasal şişeler vardı. Kapaklı dolaplara yöneldiğimde elime uzanmış dolabın kapağını açamadan geri çekmişti.
"Sonra incelersin "dedi cevap vermemi beklemeyip beni peşinden çekiştirirken. Ona ayak uydurduğumda sol tarafta kapaklı dolabın hemen yanında kalan kapının önüne gelmiş cebinden bir anahtar çıkararak kapıyı açmıştı.
"İnanılmaz "diye fısıldadım kırmızı ışığın aydınlattığı odaya bakarken. İçeriye adımladığımızda bir masa ve üzerinde banyo için içi kimyasal sıvılarla dolu bir küvet bulunuyordu. Birkaç fotoğrafa banyo yaptırmış askıya almıştı. Sabah Efsun ablamın evinden dönerken Doğukan'ın deyimiyle sürpriz benim deyimimle emrivaki yaparak karşıma çıkmış beni onun için özel bir yere götürmek istediğini söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN
Teen Fiction"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi buradan gidiyorsun! "Bir elini kolumdan çekerken diğer eli tutuşunu sıklaştırmış cevap vermemi beklemeden beni peşinden sürüklemişti. Birlikte i...
