Herkese merhaba! On üçüncü bölüm ile karşınızdayım. Oylarınız, yorumlarınız ve destekleriniz için çok teşekkür ederim. Seviliyorsunuz! Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: Colossal Trailer Music - Frostland
Gözlerimde peydahlanan kurşuni renkler umutsuz diyarlarımın hayal kırıklığını barındırıyordu. Neydi gözlerimde beslenen? Yıkılmanın verdiği tükenmişlik hissi miydi yoksa savaşmanın verdiği derin bir keder miydi? Bir zamanlar içimi yangınıyla sızlatan duygularım geride hiçbir şey bırakmayacak şekilde ardına kadar öldü. Yıkılmak, yeniden yıkılmak...
Savaştaki gardım düşmeye başladığında bitiş önümde belirmiş akıl almaz bir acıyı koynuma iliştirmişti. Ben bu acıyı tanıyordum. Bu çirkin bedenle, bu kötü ruhla, bu berbat kalple yaşamak zorunda kalmak canımı yakıyordu. Canım yandığı yerden her defasında büyük bir ihtirasla şahlanıyor bulandığı hüzünle birlikte hiç yanmamış gibi karşımda boy gösteriyordu.
Gün geçtikçe her şeyin daha da karışık bir hal alması beni korkutuyor ailem hakkında git gide endişelenmeme sebep oluyordu. Güçsüz görünmekten nefret ettiğim için korktuğumu kimseye söylemiyor büyük bir sabırla korkumu geride bırakmaya çalışıyordum. Aslında korkumun kaynağı başıma gelecek olası durumlar değil ona teslim olmak zorunda kalmaktı.
"Halbuki iki farklı işin refah seviyemi yükseltmesi gerekirdi! "Kendime sitem ederek elimde mobil bankacılığın açık olduğu telefonu gürültülü bir şekilde masaya bırakıp yakmış olduğum sigaramdan bir nefes çektim.
Aldığım üç günlük raporun süresini bitmiş üstüne işe başlayalı neredeyse bir hafta olmuştu. Oturduğum mekanda harcamalarımı kontrol edip ödeme planımı gözden geçirirken biraz fazlaca açıldığımı görmüş ve hayatım yetmiyormuş gibi mobil bankacılık hesabımı da fena halde karıştırmıştım.
Hayatım demişken, Kamer'in Görkem'i omzundan vurduğu gün evine geldiğimizde ortalığı ayağa kaldırmış Çağatay Kamer ve benim aramın daha fazla bozulmasını istemeyerek beni Başak'a götürmeyi teklif etmişti. Kamer'in gözü önünde bu planı kabul etmiş gibi görünüp arabaya bindiğimizde bitirim ikiliye adeta çemkirmiş beni eve bırakmaları konusunda emirler vermiştim.
İkisi de sıkıntılı bir şekilde durumu el mahkum kabul etmiş eve gidip bir de üzerine ani olan iş seyahatim! Hakkında annem ve babamla bir güzel tartışmak durumunda kaldığım için üç gün rapor hakkımı evde kendimi odaya kilitleyerek kullanmıştım. Çağatay'dan aldığım bir telefonla Görkem'in vurulduktan sonra hayatta ve durumunun iyi olduğunu öğrenmiş ama iki gün sonra -bizim maşallah dediğimiz doğru düzgün yaşamadığından- Görkem bürosunda bir silahlı saldırıya maruz kalıp öldürülmüştü.
Yine Çağatay'dan öğrendiğim kadarıyla Kamer durumu araştırmış Görkem'in bizim durumumuz ile bir alakası olmadığına emin olduktan sonra ölüm nedenini araştırmış bir kumarhaneye olan borcu yüzünden suikasta kurban gittiğini öğrenmişti. Rapor sürem bitinceye kadar yalnız kalmak istediğimden Kamer ile konuşmamış ama daha fazla onu cevapsız bırakırsam tehdit içerikleri mesajlar atmaya devam edeceğinden birkaç kez onunla telefonda konuşmuştum.
Görkem'in ölümünü ve o gece yaşananları öyle ya da böyle atlatmıştık. İşe başladığım gün Kamer iş için şehir dışına çıkmış neredeyse on gündür görüşmemiştik. Bu süre içerisinde bende görünüşümü iyi bir şekilde toparlayabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN
Teen Fiction"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi buradan gidiyorsun! "Bir elini kolumdan çekerken diğer eli tutuşunu sıklaştırmış cevap vermemi beklemeden beni peşinden sürüklemişti. Birlikte i...