Herkese merhaba! Yirmi beşinci bölümle karşınızdayım! Sevgili hayalet okurlarım sizlerin de oy ve yorumlarını görmek beni, bizi, Yorgun'u mutlu eder! Oy veren, yorum yapan, beni destekleyen herkese kucak dolusu teşekkür ederim!
Fikir ve düşüncelerinizi fazlasıyla merak ediyorum. Attığınız her yorumu tek tek okuyorum. Destekleriniz benim için çok kıymetli.
Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: ShamRain - Usvameri (Türkçe Çeviri)
Hangi diyarlardan geldiğini bilmediğim bir yokluğun içindeyim. Ömrüme ömür katan insanlar varını yoğunu fazlasıyla alıp gittiler şimdi. Hangi sokağa girsem yalnızlık, hangi adrese varsam koca bir hiçlik. Yıpranmış ömrümün biçare kimsesizliğindeyim şimdi. Hangi kapıyı çalsam leş olmuş yürekleri görüyorum. Yüzümde patlıyor onlarca duygu. Tıka basa dolu şehrin kalabalık gürültüsünde sessizliği işitiyorum. Boğazıma oturan yumru parmak uçlarımı karıncalandırıyor. Yokluyorum içimin karanlık sayfalarını. Bozuk pusulam artık yaşama dair bir şey göstermiyor bana. Ömür diyorum işte bu; uzun bir acı gerisi hayal kırıklığı.
Korkuyorum. Her nefes alışımda vücudumun dört bir yanına yayılan uluorta sancıyla kalmaktan korkuyorum. Neden korkuyorsam başıma gelmiyor mu sanki? Ben beni yitirmekten korkuyorum. Kor halde yanan yüreğimle yalnızlığımda kalacağım diye endişe ediyorum. İçimi açacak kimselerim kaldı mı? Duvarlarım ve ben çığlığın zirvesindeyiz artık. Küllerim uçmak üzere...
"Oğlum sen ne yaptığını sanıyorsun? "Bülent Bey'in azarını işittiğimde masaya diktiğim bakışlarımı ona çevirdim. Kamer şirketin hemen dışında bütün herkesin önünde dudaklarıma yapıştıktan sonra beni dinlemeden peşinden sürükleyerek arabaya bindirmiş, arabanın ön koltuğunda Bülent Bey'i görmek böyle bir akşamdan sonra beni şaşırtmamıştı.
Bülent Bey de davete katılmış bütün olaylara şahit olmuş ama yol boyunca şaşılacak derecede sessiz kalıp bizimle eve gelmişti. Kamer ve Bülent Bey ile yalnız kaldığımı anlar anlamaz kaldığım odaya geçmeye çalışmış ama Bülent Bey'den veto yemiştim. Sinir küpüne dönmüş bir vaziyette bizi çalışma odasına çağırdığında kaçamayacağımı anlayarak el mahkum yanlarına gitmiş şimdi ise azarlarını işitmek zorunda kalmıştım.
"Ne yaptıysam yaptım! "Diye bağırdı Kamer hiddetle. Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözüme ilk çarpan morarmaya başlayan elmacık kemiği ardından Doğukan'ın kanının bulaştığı parmak boğumları olmuştu.
"Onca insanın önünde öpüşmek de ne demek? Üstelik o kalabalığın içerisinde Doğukan ve Leman da vardı! Sen ne yaptığını sanıyorsun? "Öfkesini gizleme gereği görmeden bana döndü "kendinizi nasıl bir duruma soktuğunuzdan haberiniz var mı küçük hanım? "Dedi sesini hafifçe yükselterek. Olanlardan beni değil bu muhteşem akşamın mimarı olan Kamer'i sorumlu tutması gerekiyordu.
"Ben kendimi hiçbir duruma sokmadım Bülent Bey "konuşmamla beraber Kamer bana döndüğünde ona baktım "ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum. Senin derdin ne? "Diye sordum kaşlarımı çatarak. Doğukan ile aralarındaki savaşa beni karıştırmaması gerektiğini söylediğim halde onların gözü önünde neden beni öpmüştü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN
Teen Fiction"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi buradan gidiyorsun! "Bir elini kolumdan çekerken diğer eli tutuşunu sıklaştırmış cevap vermemi beklemeden beni peşinden sürüklemişti. Birlikte i...