24.BÖLÜM - UÇURUM

711 246 663
                                    


Herkese merhaba! Öncelikle hepimizin Ramazan ayı mübarek olsun. Yirmi dördüncü bölümle karşınızdayım. Yarı oruç kafayla yarı iftar vaktinden sonra yazdığım için biraz zorlansam da sonunda buradayım! Yorgun'un oy, yorum ve desteklerinize her zaman olduğu gibi şimdi de ihtiyacı var. Yıldızları parlatmayı unutmayalım! Hepinize oy, yorum ve desteğiniz için teşekkür ederim.


Düşünceleriniz benim için çok değerli!


Keyifli okumalar... 


Bölüm Şarkısı: Placebo - The Crawl


Herkesin bir parça vicdan azabı olmak istiyorum. Kırdıkları kalbimi, paramparça ettikleri umudumu, soldurdukları hayallerimi böyle habis bir duyguyla, acıyla hatırlasınlar istiyorum. Sağ elimi göğsüme bastırıp gözyaşlarımla uyuyakaldığım gecelerin kefaretini, ansızın onları mutsuz eden illet bir duyguyla ansınlar istiyorum. Gecenin en koyu vaktinde hıçkıra hıçkıra hüznümü baş tacı ettiğim anın ıstırabını hissetsinler istiyorum. Pes etmenin, güçsüz olduğunu kabul etmenin insanı ne kadar çaresiz bir duruma soktuğunu tadıp anlasınlar istiyorum. Gözlerim uzaklarda, boğazımda sayısız düğüm, kursağımda yakıcı acı... Bilmem kaçıncı kez anlatmaya çalışıyorum kendimi. Şu dünya da kendimi anlatmaktan ve anlaşılmamaktan yoruldum.


Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum... Aklım kalbimi yeninceye kadar düşünüyorum. Bu hayat beni yordu. Yüreğimi, ruhumu, etiyle kemiğiyle yordu. Herkesin bir parça da olsa vicdansız olduğu bu hayatta hangi güzelliklerden bahsedebilirdik? Yüreğimin derinliklerinden gelen ses yalnızlığımın kendini gösteriş biçimiydi. Yaşadıklarımı değiştiremeyecek olmanın verdiği üzüntü beni yenilginin içine hapsettiğinde intikam hırkası sırtımda yanmış içimde derin izler bırakmıştı.


Karanlık bütün ihtişamıyla gelip yüreğimizin karşısında dikildi. Emanetini aldı. Kapılar kırıldı. Umut bitti. Canımız pahasına beklediğimiz güzellikler yok oldu. Koca bir mağlubiyet dağ gibi dikildi karşımıza. İçimize yerleşti. Karanlık dışarıda değil insanın içinde kaldı.


"Bir saçlarını taramadığım kalmıştı "huysuz konuşması bana ulaştığında düşüncelerimden sıyrılıp aynadaki yansımıza baktım.


"Ben bile bu kadarını beklemiyordum "sıkıntılı bir şekilde konuşurken elindeki tarağı gelişi güzel bir şekilde saçlarımın arasından geçirdi. Giymiş olduğu kuaför önlüğünün önündeki tarak, makas ve saç spreyine bakarak sönük bir şekilde tebessüm ettim.


"Kötü görünüyorsun "sesinde yadsınamaz bir hüzün vardı. O gün olanlara benim kadar o da üzülmüştü. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da gözlerine baktığımda artık ilerlemiş dostluğumuzdan ötürü anlayabiliyordum.


"Kötü göründüğüm kadar kötü hissediyorum "dediğimde bir süre ikimizde sessiz kalmış bu sırada Eskef dalgın bir ifadeyle saçlarımı taramaya devam etmişti. İki gün önce o depoda Kamer bana inanmamış beni daha fazla dinlemek istediğinden Kızıl'a sert bir şekilde beni buradan götürmesi gerektiğini söylemişti. Kamer'in talimatıyla Kızıl beni sürükleyerek depodan çıkarmış ardından varlığını neredeyse unutmak üzere olduğum taş eve götürmüştü.

YORGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin