15

427 30 6
                                    

Cumartesi.
Aynı günün devamı.

|Emre|

Babamı arayıp izin aldıktan sonra rahatlamıştım. Çünkü ebeveynlerim arasında eşitlik söz konusuydu. Biri bir isteğimi, yada kararı kabul ettikten sonra diğeri karşı çıkmazdı. Bu son zamanlarda işime geliyordu.
Gün boyunca dolaşmanın verdiği yorgunluk küçük Ada'ya ağır gelmişti.
Kuzeyin kucağında uyuyakalmıştı.
Küçük çocukların niye bu kadar tatlı olduğunu çözemiyordum. İyi ki kendi kardeşim yoktu, çünkü onu ısırıp, sevmekten canını acıta bilirdim.
"Sen tek çocuktun değil mi?"
Kuzeyin sorduğu soruyla yüzümü ona döndüm.
"Evet"
"Şanslı pezevenk, ben evde iki veletle uğraşıyorum" dediğinde gülmeden edemedim. Haklı bir isyandı aslına bakarsak. Evde sürekli birileriyle uğraşmak yorucu olabilirdi.
"Oğlum iki kardeşin de çok tatlı. Bu kadar sızlanma." Söylediğim şey ile rahatsızca kıpırdandığını hissettim ama niye böyle yaptığını anlamadım.
Büyük bir evin önünde durduğumuzda evlerine geldiğimizi anladım. Cebinden anahtarlığı çıkarıp kapıyı açtı. Biraz çekinsem'de onun ardından yürümeye başladım.
"Önce Adayı yatırayım" çocuğun uyanmamasına dikkat ederek yürüyordu.
Kardeşleri konusunda ne kadar söylense de her haraketinden onlara ne kadar bağlı olduğunu görüyordum. İlk katda ilk odaya girdiğimizde hemen ikinci odaya girdik.
Oda o kadar tatlı duruyorduki, duvarlarda Arda'nın çizdiğini düşündüğüm fotoğraflar vardı. Her yerde oyuncaklar. Annem görse odayı hemen toplamaya başlardı.
Çocuğu yatağa yatırdıktan sonra yanağına küçük bir öpücük kondurdu.
Sonra benimle birlikte kapıya yöneldi.
"Gel bir Alp'e bakalım."
"Annenler evde mi?" sorduğum soruyla bana döndü.
"Evet de, ne oldu?"
"Önce onların yanına uğramamız sence de doğru olmaz mı?" Biraz düşünür gibi yaptı. Daha sonra dediğim daha doğru gelmiş olacak ki yönünü değiştirdi.
Aşağı kata indiğimizde arkdasından yürümeye devam ettim. Geniş salona geçtiğimizde ilk dikkatimi çeken annesi oldu. Karşısındaki tuvale öyle dikkatini vermişdi ki bizi fark etmedi bile. Daha sonra ise koltukta yayılarak oturan Alp ve babasını gördüm. Dikkatle karşılarındaki televizyonu izliyorlardı.
"Biz geldik." anında bakışlar bana döndüğünde yutkundum.

Alp beni görür görmez ayağa kalktı.
"Hoşgeldin Emre"
"Hoşbuldum" diyebildim.
"Bu okuldan arkadaşımız Emre" dedi Kuzey.
"Hoşgeldin delikanlı,ben Fatih. Kuzeyin babasıyımbana uzattığı eli sıkarak gülümsedim.
"Hoşbuldum efendim"
"Ben de Yıldız , tekrardan hoşgeldin oğlum dedi"  gülümseyerek kadın. Uzattığı eli sıkarken yine aynı şeyi söyledim.
"Alp biz odaya çıkıyoruz , geliyor musun?"
"Geliyorum"

Birlikte üst kata yöneldik. Koridorun en sonundaki odaya girdik.  Önce odaya göz gezdirdim. Benim odamın aksine dağınıktı.
Merakıma yenik düşüp kafamı Kuzeye çevirdim.
"Annen odanı falan topla falan demiyor mu sana?"
Sorduğum soruyla şaşırdı.
"Çok dağınık değil, topluyorum zaten" dediği şey ile Alp kahkaha attı.
"Çok dağınık değilmiş" haklıydı çocuk.
Söylediği şey ile Kuzey yanına yaklaşıp kafasına bir fiske vurdu.
Onlar bir tarafa yayılırken ben de geniş yatağa oturdum.
"Sen kiminle kalacaksın Emre?"
Tabiki Kuzey ile kalmak isterdim. Ama bunu belli etmemek için "Seninle kalırım" dedim.
Kuzey anında kaşlarını çattı.
"Benimle kal sen" dedi sert bir ifadeyle. Alp tam ağzını açıp birşey söyleyecekti ki telefonuna gelen bildirim sesi ile duraksadı. Mesajı görünce gülümsediğini gördüm. Yani bu demek oluyordu ki Alp'e veda edecektik.
"Tamam bu ayı ile uyuyamazsan odam hemen yanda Emre" gider ayak yine Kuzeye laf sokmuştu.

Odadan çıktıktan sonra anında Kuzeye döndüm.
"Ne oluyor?" kaşları hâlâ çatıktı.
"Birşey yok"
"Kuzey?"
"Üzerini değiştirecek misin?" konuyu değiştirmek istiyordu. Neydi ki şimdi bu çocuğun karın ağrısı?

Dolabını açıp bana göre birşeyler baktı. Yatağın üzerine t-shirt ve pijama altı çıkardı. Daha sonra da kendi için aldıkları ile banyoya ilerledi.
"Cins herif" diye söylendim.

Üzerimi değiştirdikten sonra beyefendi de banyodan çıkmıştı.
"Niye böyle yaptığını söyleceksin, kaçamazsın."
"Sen- telefonumun çalması ile söylediği şey yarıda kesildi.
Annemin aradığını görünce endişelendim.
"Anne" sesi sakindi. Bana herşeyin yolunda olup olmadığını sordu. Şaşırdım.
"Hayır, yok"
"Peki, iyi geceler" annem telefonu kapatmıştı. Ama şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım.
"Birşey mi oldu?"
"Hayır."
Yüzüne baktığımda kafası karışmış görünüyordu.
"Kuzey sorun ne?"
"Alp'ten mi hoşlanıyorsun? Bir hırsla söylediğini algılamam zaman almıştı.
"Ne saçmalıyorsun?"
Of'layarak saçlarını karıştırdığın da daha çok sinirlendim.
"Aptal herif. " beni görmemesi zaten canımı yakıyordu, şimdi söylediği ile kalbimin en derinlerinde bir acı hissettim.

"Ne bileyim oğlum, öyle hissettim"
"Yalnış hissetmişsin sayın gerizekalı"
Yüzüme baktığında ne kadar sinirli olduğumu anladı.
"Tamam, sinirlenme bu kadar özür diledim"
Bir adım daha attım ona doğru. Artık ne düşüneceği umrumda değildi.
Aramızdaki mesafeyi kapatım dudaklarına kapandım. Sanırım beynim düşünmeyi bırakmıştı.
Halk dilinde:boku yemiştim.

Bir Adım SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin