"Artık sağlıklı bir papatyasın. İlaçlarını verdim, suyunu verdim, toprağını değiştirdim hava da aldın güzelce."
Sarıya dönük kumral saçlarıyla yerde oturmuş, önündeki saksının içindeki papatyaları seven adama dikkatle baktı alfa. Geldiğini fark etmemişti omega kulakları.
"Çok güzel oldun. Kim seni koparmaya cesaret etti bilmiyorum ama ben seni geri hayata döndüreceğim korkma. Hem belki arkadaş da oluruz. Oluruz değil mi?"
Ellerini çenesine yaslayıp yerdeki saksı ile aynı boya geldi omega. Kokusu güzeldi ve oldukça da yoğun.
"Keşke çiçek kokulara sahip olsam ama değilim..."
"Kendi kokun daha güzel."
Alfa konuşunca yerde şaşkın şaşkın papatyalarını seven omega irkilip doğrulmuş, arkasına dönmüştü hemen. Yoongi ilk defa yüzünü ve gözlerini görüyordu omeganın. O, güzeldi. Mavi gözleri vardı çoğu omeganın olduğu gibi ama onunkinin tonu çok güzeldi. Beyaz tenine yakışmıştı.
"Üzgünüm, aslında kapıyı çaldım ama duymadın."
Jimin, onun evleneceği alfa olduğunu biliyordu. Bu yüzden ayağa kalkıp öksürdü. Duymamış olduğunu kendine kızıyordu çünkü bir çiçekle konuşurken yakalanmıştı! Gözlerine bakıyor olsa da çekindiğini anladı Yoongi.
"Benim hatam, duymalıydım..."
Yoongi birkaç adım yaklaşıp geçici bir süre yere çökerek papatyayı sevdi. Sonra geri kalktı, aşırı olmasa da yakınlardı. Bu yakınlık sadece omeganın değil alfanın da kalbini çarptırmıştı.
"Biraz son dakika oldu ama seni ziyaret etmek istedim. Bir de, şunu vermek."
Üzerindeki damatlığın iç cebinden bir kutu çıkartmıştı. Büyük bir kutuydu bu. Nezaketen kendisi açıp omegaya doğru uzattı. Bir yüzük ve bileklikti bu. Oldukça narin, Jimin'e yakışacak şekilde de zarifti.
Yoongi, izin istedi takmak için. Omega kafasını sallayınca bileklik ve yüzüğü çıkartıp kutuyu da kenara koydu. Önce küçük ve yumuşacık olan eli adı Yoongi kendi elleri arasına. Omega titriyordu ve bu onu gülümsetti. Pembemsi taşlı yüzüğü geçirdi parmağına. Sonra da bilekliği taktı usulca. Bunu yaparken eğilip nazikçe bir öpücük de bırakmıştı o bileğe. Jimin, alfanın kendisine kaba davranacağını düşündüğü için biraz heyecanlanmış olabilirdi. Biraz...
"Saygısızlık yapmam istemem. Biraz gergindim, hala öyleyim. Hatta bu gerginlik önüme geçmişti seni ziyarete gelemeyeceğime kendimi inandırmıştım da. Sonra yakın bir dostumun sözleriyle kendime geldim. Bizim bir suçumuz yok, omega."
Bileği tutmaya devam ederken mavi gözlere bakmaya devam ederek sözlerini tamamladı alfa.
"Madem artık bir eş sayılırız, birazdan da tamamen öyle olacağız. O halde seni mutlu edeceğim. Hak ettiğin gibi, iyi bir eş olacağım. Sana bütün bir hayatı zehir etmeyeceğim."
*
"Baba, Jimin'in sağdıcı yok ve Yoongi geliyor. Ne yapacağız?"
Taehyung gülümsemeye çalışarak babasına doğru eğildiğinde alkışlar kopmuştu bile.
"Ne demek yok?"
"Bildiğin yok baba. Yarım saattir dikiliyorum burada kimse gelip gitmedi."
Diğer herkes gibi alkış tutmaya başladığında gülmeye de devam ediyordu. Sahte bir gülüş olsa da gülüyordu işte. Yoongi yaklaşıp horanın önünde durunca arkadaki kilise orgu düğün marşı çalmaya başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forbidden | taekook
FanfictionNişanlı bir vâris ve evlenmiş olan eski sevgilisi Jungkook.