17| Düşmüş Melek.

778 51 6
                                    

"Mantıklı bir cevabın vardır umarım Yoongi."

Ellerini beline doğru yerleştirip az ötelerindeki manzaraya zaman zaman belli etmeden göz atarken odaklandığı tek şeydi karşısında suçlu suçlu kendisine bakan arkadaşı şayet evlerine davet edildiğinde karşısında Dongmin'i görmeyi çok de beklemiyordu.

Jennie ile beraber gittiği evde, Jungkook ve Dongmin'i de görmek sinirlerini tepesine çıkarmıştı.

Anlaşıldığı üzere çok da mantıklı değildi bir araya bu şekilde gelmeleri. Jennie ile hala kuzen gibilerdi ama böyle ortamlarda birbirlerinin eşiymiş gibi davranmak zorunda kalıyorlardı. Dolayısıyla şimdi ortam gerilecekti. Üstelik zaten böyle bir durum olmasa dahi onları yan yana görmeye dayanamıyordu.

Karnına saplanan ağrıyla nefesini tutup kısık sesle inledi.

"Taehyung, iyi misin?"

"Yine yapıyor. Pençelerini göğsümde hissediyorum. Uğultuları her yerde. Lânet olası diğer bedenim bir de buna alıştı. Jungkook ne zaman ayrılsa yanımdan, ne zaman görsem onu eşi olacak betayla vahşileşiyor. Sanki öldürecek gibi beni."

Yoongi belli etmemeye çalışarak yaklaştı ve elini destek verir gibi arkadaşının koluna koyup sıktı.

"Ben istemedim dostum. Jungkook, Jimin ile buluşacakmış bugün. Zaten sadece Jennie, sen ve ben olacaktık evde. Yanında o eşi olacak gelince Jimin gitmek ve tabii Jungkook'u da göndermek istemedi."

Pençeler çekilince kendine gelmek için başını iki yana salladı hemen. Anında boncuk boncuk terlemeye başlaması, gözlerinin kırmızılığına çizgiler halinde siyahlar karışması çok da anormal bir durum değildi. Kurdu insan bedenine baskı kuruyordu yine.

Öldüreceğim o betayı...

Tekrar gitti gözü onlardan tarafa doğru. Jungkook kaşları çatık şekilde omzundaki eli itmişti. Jennie ise asilliğinden ödün vermez şekilde bekliyordu.

"Nasıl dayanacağım Yoongi? Kontrolü diğer bedenime verirsem beni nasıl tutacaksınız? Bilincim giderse nasıl durduracaksınız?"

Sıkıntıyla ofladı. Gelirken amacı Jennie ve Yoongi ile eskisi gibi gülüp eğlenmekti sadece. Zaten önceki gece omegaya da haber vermişti. Jungkook onu Jennie'den kıskandığı için biraz surat asmıştı ama sonra anlayışla sorun olmadığını söylemişti.

Evet, beklediği kesinlikle burada Dongmin ile olması değildi.

"Adi herif. Kesin musallat oldu yine Kook'a."

Yoongi de arkadaşı gibi çevirdi yüzünü o tarafa. Ortalığın böyleyken karışacağı kesindi. Telaşa vermek istemiyordu ama Taehyung'u da kurdunu da iyi bilirdi, tanırdı.

Üstelik eğer gerçekten diğer bedeni ortaya çıkarsa her şey bir anda altüst olurdu. Yürüttükleri gizli ilişkileri yüksek ihtimalle ortaya çıkardı. Bu, felaket demekti!

Sesli bir nefes verip göğsünü tutan arkadaşına baktı.

"Dayanabilirsin, dayanmalısın. Önce betayı göndereceğim sonra da Jimin ve Jungkook'u. Sakın öldürme onu Taehyung."

Ufak bir hırlama aldı karşılığında. Düşmüş Melek tablosundaki gibiydi gözleri. Tıpkı öyle öfke doluydu.

Taehyung çektiği acıya rağmen düzeltti duruşunu ve yüz ifadesini. Beraber onların yanına doğru yürüdüler. Bahçedeki koltuklarda oturuyordu herbiri. Yoongi eşinin yanına oturunca Taehyung da nişanlısının yanına bıraktı kendini.

Beta, az önce itildiği halde yeniden attı kolunu sevgilisinin omzuna. O an, az önce hissettiği acının üç katı şiddetinde bir ağrı hissetti göğsünde. Nefesini tuttu, gözlerini kapattı.

Forbidden | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin