Kusuyordu. Dizleri üzerine çöküp ellerini lavabonun o soğuk taşına koyduğu pozisyonda midesinde hiçbir şey kalmayana kadar kusuşunun tam üçüncüsüydü bu. Belki de beş. Sayabilecek kadar dinç değildi bedeni. Dongmin ile boşanmalarının bilmem kaçıncı gününde tek başına olduğu için ona yardıma gelebilecek kimsesi de yoktu. Kasabalarında iletişim kurabileceği insanlar vardı tabii ama bunun için evden çıkıp yürümesi gerekiyordu. Yapamazdı Jeongguk.
Her birkaç dakikada kusup duruyorken bırak evi banyodan bile bir adım dışarı çıkamazdı.
Böyleydi o vita olayını yaşadığı günden beri. Ya başı dönüyordu ansızın ya da kusuyordu. Bir iki kere bayıldığı da olmuştu üstelik. Bu anlardan birinde Dongmin vardı yanında, diğerinde ise biricik omega annesi. İkisi de hasta olduğunu düşünüyorlardı yeniden. Dongmin sebepsiz yere bu hastalanmayı kendisi ile boşanmasına yorarken, annesi stres altında olduğu için kötüleştiği yönünde düşünceler üretiyordu.
Taehyung ise ortalarda yoktu ve bu halde olduğunu bilmiyordu. Şimdilik bunlara kafa yoramayacak kadar birikti Gguk. Kusması biraz durulmuşken ayağa kalkıp elini yüzünü yıkayarak mutfağa geçti. Dalından koparıp kuruttuğu ıhlamurları özenle kendine çay haline getirdi. Bir kaşık da bal kattı lakin aldığı yoğun koklar tekrar midesini bulandırmıştı.
"Lanet olsun, nasıl iyileşeceğim bir çay bile içemeyeceksem..."
Kapı sesi duyduğunda elinde çay bardağı ile yürüyüp açtı Jeongguk.
"Biz geldiiik!!!"
Yoongi ve Jimin. Gülümseyerek kendilerine bakıyorlardı ki daha fazla dayanamamıştı yine midesi. Elindeki bardak düşüp kırılınca Kook da daha az önce çıktığı banyoya eli ağzında koşar adımlarla geri döndü.
Anlaşılan burası yeni odası olacaktı.
Jimin ve Yoongi'nin onun arkasından telaşla girdiklerini duyabilmişti. Normalde Yoongi'yi gördüğü için şaşırması gerekirken şu anda kendi üstü başını bile düşünemeyecek kadar kötü haldeydi.
Yoongi de en az Taehyung kadar kayıplardaydı son günlerde. Dostu Jimin'den biliyordu. Eve geç saatlerde girip erken saatlerde geri çıktığı, yemeklere birkaç günde bir katılabildiğini falan bahane ettiğinden yakınıyordu Jimin. Hamile olduğu için de ayrı bir duygusallık çektiği aşikardı. Alfasını yanında istiyordu.
Hal durum böyleyken bir şeyler döndüğünden haberdardı iki omega da lakin ne olduğunu bilmiyorlardı.
Jungkook günün bilmem kaçıncı kusuşunu daha gerçekleştirdikten sonra sifonu çekip ağzını silerken olduğu yere oturup kalmıştı. Beti benzi atan, kan tez içinde kalan hali kapıyı tıklatıp içeriye giren Jimin'i daha da telaşlandırmaya yetti.
Yoongi nezaketen banyoya girmemişti.
"Jeon, ne oluyor? İyi misin? Hasta mı oldun?"
Jimin yavaşça onun yanına, yere doğru dizleri üzerinde çöktüğünde güzel gözleri endişeyle açılmış görünüyordu.
Jungkook yavaşça ona dikti gözlerini."Bilmiyorum. Kötüyüm şu günlerde."
"Neyin var? Anlat bana, hemen düşünelim çaresini. Çok kötüysen de hemen şifahaneye gideriz bak Yoongi de var zaten."
Jungkook, yorgunlukla başını, güçsüzce sarıldığı dizlerine koyduğunda biraz nefeslenme ihtiyacı duymuştu. Ölecek hastalar gibi hissediyordu kendisini tam anlamıyla. Jimin, onun bu isteğine karşı gelmeyip terden ıslanmış saçlarını okşadı usulca.
"O vita olaydan beri böyleyim. Midem bulanıyor, en ufak kokuyu kaldıramıyorum, sürekli başım dönüyor. Bana zarar mı verdi yoksa Jimin? Çok korkuyorum, Taehyung da yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forbidden | taekook
FanficNişanlı bir vâris ve evlenmiş olan eski sevgilisi Jungkook.