19| Alfa'm.

866 53 13
                                    

Sahip ol bana, diyordu işte karşısında. Gözlerine bakıyor ve teslim oluyordu. Üstelik bu defa öylesine basit bir teslim oluş değildi bu. Öpüşecek ve sonra birinden biri gitmeyecekti yakalanma korkusuyla, öylesine söylenmiş bir söz de değildi. Omega, alfanın gözlerine bakarak ciddi anlamda her şeyine sahip olmasını istiyor, bundan en ufak bir pişmanlık duymuyordu. Taehyung içinde bulundukları yoğun isteğin farkında olsa da ve hatta zaten kafasının içinde onunla beraber olmak gibi fikirler dolanıyor olsa da sevgilisinden böyle bir şey duymayı beklediği söylenemezdi.

Jungkook, derin nefesleri eşliğinde bıraktı olduğu yerde sekmeyi. Dudaklarına son bir öpücük bırakıp ayağa kalktı. Ne yapmaya çalıştığı anlayamayan büyüğü, sadece izlemekle yetiniyordu şimdilik.

Öyle garip bir duygu karmaşası içindeydi ki onun yerinde kim olsa bilemezdi ne yapacağını. Yıllarca uğruna acı çektiği sevgiliyle birliktelerdi, kalpleri aynı atıyordu ve şimdi de kur yapıyordu karşısına geçmiş. Gerçek sevgililer gibi...
Buna alışmak zordu ikisi için de o kadar acı ve kederden sonra.

Şarkı hala çalmaya devam ettiğinden, yüzünde nazlı bir gülümsemeyle elini sırtına attı.

"Artık dayanamıyorum."

Özenle bağladığı ipi yavaşça çözmüştü ki Taehyung daha fazla dayanamadı. Ayağa fırladığı gibi âdeta vahşi hayvan modunda saldırdı saatlerdir kasıklarının sızlama sebebine. Arkalarındaki duvara yaslı ahşap masaya sertçe yasladığında küçüğünü, üzerinde ne var ne yoksa yerle buluştu o güçlü sarsıntı yüzünden.

Jungkook, istediğini elde etmenin mutluluğunu yaşarken, bir yandan da kalbi ağzında atacak kadar büyük bir heyecanla iki eli bir pabuca girivermişti.

Sanki az önce onu baştan çıkaran kişi kendisi değilmiş gibi bir anda av moduna geçmişti. Buradaki avcıysa, şu an delirmiş gibi kendisini öpüp baskılayan sevgilisinden başkası değildi. Taehyung, Jungkook'un çözdüğü ipin geri kalanını çekip elbisenin askılıklarını indirdiğinde o kırmızı iç çamaşırın devamı sermişti kendi gözleri önüne.

Boynundaki kolyenin devamı beline kadar inip bir aksesuar oluyordu mesela. Bu akseusarla asla karışmayacak şekilde iç çamaşırının hemen üzerinde de bir jartiyer...

Yutkundu sertçe. Onu bu giysiler üzerinde görmek aklını başından almaya yetiyordu. Elbisesinin yerle buluşmasına izin verdiğinde masada oturan bedene yasladı her yerini. Öpüşmeye başladılar yine. Bu defa mırıldanıp inlemekten geri durmuyordu ikisi de. Ağızlarından çıkan ıslak şapırtılar, karışan nefes sesleri ve tenlerinin birbirine sürtünmeleri.

Jungkook, sanki içine giriyormuş gibi kasığını kendi kalçalarına vuran büyüğünün altında ürkek bir ceylan gibi titriyordu. Bunu sadece bir kere yapmıştı Taehyung oysa.

"Baştan çıkarıyorsun beni."

Nefes nefese konuşup dilini diğerinin diline sardı hemen iri olan.

"Çok mu?"

Ensesine attığı elle o küçük saçları çekiştirdi.

"Hissetmiyor musun?"

Çekilip bir kez daha vurdu kasıklarını dolgun kalçalara doğru.

"Ahh, T-taehyung..."

Jungkook bu vuruşa karşı iki bacağını da hafifçe kaldırıp beline vardı, bastırdı onu kendisine.

"Daha çok..."

Taehyung'un üzerindeki gömleği soymaya başladı. Hâlâ öpüşmeye devam ediyorlardı.

Forbidden | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin