25| Bir Çeşit İntihar.

526 47 0
                                    

Moralimin fazlaca bozuk olduğu bir mayıs akşamından yazıyorum bu bölümü. Ne zaman yayınlarım bilmiyorum.

Yine de güzel okumalar diliyorum.

*

Kaçmış bir treni elinde bavulla bekler gibi hissediyordu o kürsüde, kilise papazının kendilerine doğru yürümesini izlerken. İçinde aşkı, çocukluğu, acıları, hüznü ve mutlulukları olan şu tren.

Onu yaşıyor yapan her şey gidiyordu el bile sallamadan. Kibirli bir hasımdan farksız son bir vedayı çok görüyorlardı sanki. Oysa bir dönüp baksalar arkasında bıraktıkları yitik bedene belki savaşmayı seçerlerdi ama gerçekten de kibir dolu bir düşman gibi gelip gidiyordu herbiri.

Yaklaştı papaz, üzerinde siyah kıyafetler ve boynunda bir haçla. Kendilerini izleyen topluluğa eliyle selam verip geçti ona ait olan yere. Artık nasıl da iğrenç geliyordu gözüne her şey. Göz göze geldiği her kurttan derin bir tiksinti duyuyor, midesi adeta kasıldıkça kasılıyordu. Biraz yiyecek olsa karnında biliyordu ki anında çıkaracaktı oraya lakin hayır. Sessiz öğürmelerle kalıyordu bu isteği.

Çatık kaşları, az sonra yığılıp ölecekmiş de bundan korkuyormuş gibi aldığı derin solukları, öfkeden titreyen bacakları ve bembeyaz kesilen parmak boğumları...

Anlam veremediği hislerle dolup taşıyordu aciz bedeni.

"Baba, oğul ve kutsal ruh adına,
Hepinizi selamlıyorum."

Ufak bir alkış.

-Ölümüme tutulan bir alkış mı bu?
Öyleyse daha yüksek sesle vurun ellerinizi birbirine. Uğurlayın ruhumu daha yüksek seslerle.

-Külleri savrulan bir anka kuşuyum ben. Daha görkemli getirin bu vârisin sonunu!

Başlayan nikah töreniyle ilk defa nefret ediyordu bir Kim olmaktan. İlk defa gurur kaynağı değildi bu gerçek.

Kilise papazı onların tam ortasında aldı yerini. Taehyung, öyle büyük bir iğrenme yaşıyordu ki hiçbir suçu olmayan nişanlısıyla bile göz göze gelemedi o anlarda. Onun gözlerine bakınca büyüyordu sanki öfkesi.

Önemi yoktu gözünde kimin suçlu kimin suçsuz olduğunun. Hissettiği saf duygu öfkeden ibaretti. Düşünebilen bir varlıkken bunları kendisine zorla yaşatan ırktan nefret ediyordu.

Derin bir soluk alıp adeta hırlayarak geri verdi. Ne tür bir hırıltıydı boğazından kaçan? Öfke mi yoksa acı çektiğini bildiği sevgilisinin yüreğine bıraktığı hüzün mü?
Bir çaresini bulacağını söylemişti ona anlatırken. Oysa tam şu anda gerçekten de evleniyordu. Ne bir çare bulamıştı ne kaçış yolu. O halde öfke olmalıydı bu hissettiği de. En korktuğu şey başına geliyordu iri adamın. Tüm varlığını sevgi üzerine kurmak isterken Tanrı kendisine oyun oynamış ve öfkeyle çevrelemişti bu mutlulukları sayılı olan yaşamını.

O da isterdi Yoongi gibi kaderini bulup evlenmeyi ama hayır. Kaderini bulmuş olmasına rağmen başkasıyla evlendiriliyordu.

Hızlanan nefesleri dar gelmeye başlıyordu o anlarda Taehyung'a. Kalbi inanılmaz bir hırsla göğüs kafesini döverken elini oraya atmadan duramadı. Canı yanıyordu artık...

Forbidden | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin