Günler Ada için eğitim kazan orman üçgeninde geçip gidiyordu.
Bu üçgenin her parçası ayrı bir zevk ve zorluk barındırırken Ada en çok eğitimleri iple çekiyordu.
Buna aslında kendi de çok inanamayan Ada bu yeni durumun sebebi olarak rekabet içeren işlerdeki kazanma,ön plana çıkma isteği,sporu sevmesi ve kendini savunabilecek hale gelmesi olarak görüyordu.
Görüntü olarak çok hoşuna gitmese de yoğun egzersizler sonucu vücudunun güç kazanmasından da memnundu.
Ayrıca savaşçı adaylarının vücut koordinasyonu ve çevikliğini artımak,daha hızlı adım almalarını sağlamak amacıyla dans da ettiriliyorlardı.
Bu dans tabii ki de Ada'nın gittiği barlarda hızlı müzik eşliğinde kopmasına benzemiyordu ama ortaokulda okul idaresinin dayatması sonucunda sıkıla sıkıla yaptığı valsi ve kuzeni Hülya'nın yıllardır yaptığı baleyi uzaktan andırıyordu.
Bu tuhaf denebilecek etkinliğe elinde çalgısı ile bir köle eşlik ediyordu.
Bu arada eğitimler dışında da hayat devam ediyordu.
Aylar önce saçları efendisi tarafından kazınan Ada yavaş yavaş yeniden saçlarına kavuşuyordu.
Ama eskisi gibi uzun dalgalı saçlar yerine ortalama saç uzunluğuna sahip bir erkeğinki kadar kısa saçları vardı.
Saçlarına kavuşmasını dahi sevinçle karşılayan Ada aynada gördüğü modelden de kendini bile şaşırtacak biçimde memnun kalmış,kendine yakıştırmıştı.
Ayrıca bakımın öyle çok mümkün olmadığı, eğitim ve olası savaş durumlarında uzun saçın sıkıntı yaratacağı bu koşullar altında Ada bu modelin sağladığı avantajların da farkındaydı.
Zaten birçok savaşçı adayı kadın köle ya saçlarını kısa küt kestiriyor ya da bir şekilde topluyordu.Kendi isteğiyle kazıtan dahi vardı.
Yine eğitim günlerinden birinde kılıç antrenmanı öncesi tuhaf bir durum yaşandı.Kısa boylu minyon ve biraz esmer küt saçlı bir kız antrenman için eşleştiği Ada'ya sataşmaya başlamıştı.İkili düşük bir tempoda kılıç antremanı yaparken
Sophonisba:(dalga geçerek)Eeee germen ormanda yaşayan bir sefilken köle olmak nasıl bir histi? Anlatsana biraz.
Bu sataşmayı beklemeyen Ada kısa bir şaşkınlığın ardından
A:Tanışmıyoruz bile.Derdin ne benimle.
S.P.H:Sadece konuşmaya çalışıyorum,bir an için ormanda yaşayan bir barbar olmayı bırakabilirsin.
A:(yükselen bir tonda)Konuşacağına işine odaklan gerzek, hem nereden geliyorsun bilmiyorum ama romalılar muhtemelen sana da barbar diyor.
S.P.H:O sahtekarların ne dediği kimin umurunda.Senin çadırda yaşayan orman kaçkınlarının aksine Kartaca büyük bir medeniyetti.
A:(kısa bir süre beyin fırtınası yapar ve bu medeniyetler hakkında edindiği kısıtlı bilgiyi düşünür)En azından hâlâ özgürüz.Siz fil seviciler hepten köle olmuşken.
Bu son lafa çok sinirlenen Sophonisba Ada'nın bir anlık dalgınlığından yararlanır ve kalkanı ile hızlıca ona çarparak onu yere düşürür.
S.P.H:Seni küçük fare, sizler yağmacılığı zafer sayarken biz neredeyse romayı feth ediyorduk!!!(Hanibal'e gönderme)
Yerden toz içinde ve acıyla kalkan Ada sinirli bir şekilde
A:E tabii tüm bu zırvalar senin randevuevlerinde yaşayan küçük bir sürtük olmanı engellemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlahi Adalet
Historical Fiction21. yüzyılda yaşayan şımarık, bencil bir üniversite öğrencisi bir adalet tanrıçası tarafından antik Roma'ya köle olarak yollanarak cezalandırılır.Bakalım kahramanımız dersini alıp geri dönebilecek mi?