3 Gün Sonra-Pavatium Yolunda
A:Offf.
D:Günlerce köylerin tarlaların ve ikmal arabalarının peşinde koşturdunda buna mı offf?
A:Evet canım buna of.O değilde bu üzerimizdekilerle şehire giremeyiz farkındasın değil mi?
D:Evet var onun için bir planım.
A:Lider benin yani benim planları...
D:Yapıyor olman gerekmiyor ukala sarışın çünkü lideri olduğun grup dağıldı ve artık baş başayız(suratına yayılan muzip bir gülümseme ile birlikte).
A:Peki Pers Delisi =) .Parlak planını dinliyorum.
D:Dinle bakalım.....Planım şu ki şehre yeterince yaklaştığımızda 2 kişiyi kıstırıp kıyafetlerini alacağız.
A:Çok parlak plan.Böyle yaparsak kesin huzura ereriz.Çarmıhın ardındaki nihai huzura.
D:(Biraz bozulmuştur-suratı düşer)Peki senin kafanda arternatif bir fikir var mı LİDERİM?(ironiyi belli eden bir tonda bu kelimeyi vurgular)
A:Var canım.Hem de daha güvenlisinden.Çamaşırhanelere veya evlerin balkonlarına dalmaya ne dersin?
D:Vay be o kadar güvenli ki muhpirlik yapacağımız bir görevde romalıların evine giriyoruz derim.
A:Ha ha çok komik.Benim önerimde en azından kimse ile temas etmeden kıyafet sahibi olma şansımız var.
D:Ya da öldürülme şansımız.Sonuçta sevgili dostum Ada her zaman her konuda çok şanlı oldu.
Bu konuşmanın ardından ikili Pavatium'a doğru yürümeye devam etti.
Yarım saat sonra da şehre vardı.
Varoş mahallelerinden giriş yaptıkları kent onları amonyak ve idrar kokusu ile karşılarken(çamaşırların temizliğinde kullanılıyordu idrar-amonyak içermesinden ötürü) Ada ve Daria burunlarını tuta tuta çamaşırlarını balkona asmış bir ailenin evini arıyordu.
Bunu da tahmin edilebileceği gibi caddelerin orasından yürüyerek değil saklana saklana-gizlenerek yapıyorlardı.
Bundan dolayı da ilerlemeleri neredeyse duruyordu ve çok yavaş hareket ediyorlardı.
Bu özelliklede leş gibi bir kokunun eşliğinde ilerledikleri düşünülürse oldukça zorlayıcı bir işti.
Ama yine de çok katlı kerpiç apartmanlar arasında aradıklarını buldular.
Kare şeklinde bir bisküvili pastayı andıran-gördükleri bilmem kaçıncı apartmanın 2. katında balkona asılı iki adet kadın elbisesi vardı.
Biraz eski püskü görünüyorlardı ama gine de bu kumaş parçaları Pavatium'da geçirecekleri bir gün için idare ederdi.
Hızlıca işe koyuldular.
Ada ayağı ile Daria'nın eline bastı ve biraz da kendi gayreti ile ikinci katın balkonuna çıkmayı başardı.
Başardı başarmasına ama ortada çok büyük bir sorun vardı.
Balkonun evin içine bakan kapısından 2-3 yaşlarında bir ev sakini onu izliyordu.
Kahrolası veled Ada'yı fark etmişti ve ağzındaki sümüklerle beraber sanki onu güldürmek istiyormuş gibi tuhaf yüz hareketleri eşliğinde onu izliyordu.
Oldu olası bebeklerden hoşlanmayan Ada giysileri usulca aldı ve elleri ile "nanik" yaparak bebeği ürkütmeden balkondan uzaklaştı.
Başarmıştı.
Şimdi geriye dar caddelerden geçerek üstlerini değiştirebilecekleri bir bulmak kalmıştı.
Bir süre yer için arandılar.
Ve aradıklarını kısa sürede bulup işlerini hallettiler.
Terkedilmiş küçük bir tavuk kümesinde üstlerini değiştiren ikili yeni kıyafetleri ile beraber şehir merkezine doğru yürümeye başladı.
Merkeze yaklaştıkça onları fıskiyeler ve su kanalları-yani kısacası elit ve derli toplu bir şehir görüntüsü karşıladı.
Bu görüntü aslına bakarsanız gayet büyüleyiciydi-helede Ada'nın önceki hayatında gördüğü bazı türk şehirlerine kıyasla aradaki 2000 yıla rağmen daha iyi bir mühendislik ve planlama barındırdığı düşünüldüğünde.
Ada fıskiyeleri izleyip kendisine aylardır eziyet eden roma medeniyetine olan hayranlığını büyüte dursun ikilimiz şehir merkezinde yürümeye devam eder.
Burada onları daha az hayranlık uyandırıcı bir şey-halkın ortak olarak kullandığı umumi tuvaletler karşılar.
Romalılar bu tuvaletlerde işlerini görüp sohpet etmekte bunun ardından da kendilerini ucuna sünger takılı sopalarla temizleyip gündelik hayatlarına devam etmektedir.
Bu görüntüler Ada'nın roma medeniyetine duyduğu imrenmeyi biraz olsun azaltmıştır.
Ada yaşadıkları dolayısı ile romaya karşı düşmanlık-hayranlık karışımı bir duygu besleye dursun acıkan ikilimiz aşevi benzeri salaş bir yerde durur ve ceplerindeki tek gümüş para ile ödeme yaparak ortalama romalıların en gözde yemeklerinden olan bezelye püresinden birer tabak yer.
Bu berbat tat Ada'yı romadan daha da soğutmak bir yana midesini de bulandırmıştır.
Kusmak üzeredir ve işini görebilmek için Daria ile beraber gine şehrin bir ucundaki kenar mahallere doğru yol almak durumunda kalır.
Aniden gelişen bu tatsız durum ikilimiz açısından oldukça tatlı bir tesadüfe yol açacaktır.
Ada midesini boşaltacak bir yer ararken gözüne bir görüntü çarpar.
İki romalı asker ve giydikleri mor pelerinler.
Bunlar pretoryanlardır.
Görevi generalleri korumak olan askerler.
Fırsatı gören Daria Ada'ya bir süre kendi başına idare etmesini söyleyip az önce gördükleri iki askeri fark edilmeden takip etmeye başlar.
Onu daha önemli birilerine veya bir şeylere götüreceklerinden emindir.
Düşündüğü gibi de olur.
Takibin ucu bir roma kampına çıkar ve içinde önemli kişi ve eşyaların olduğu bir çadırda çok uzakta değil Daria'nın gözünün önündedir.
Daria sürünerek ve bazı nesnelerin arkasına saklanarak çadırın yanına kadar gelir.
Ve içinde birileri olma ihtimaline karşı beklemeye başlar.
Bunu yapması kendisi açısından iyi olmuştur çünkü hakikaten de çevresindeki diğer romalıların
"Imperator" diye hitap ettiği süslü zırha sahip biri çadırdan çıkmış-başka bir yöne doğru yürümeye başlamıştır.
Bu adam muhtemelen bir generaldi ve çadırın içinde mühim evraklar saklıyordu.
Bunu hızlıca kavrayan ve harekete geçmek için uygun zamanı kollayan Daria çok geçmeden aradığı şansı buldu ve çadırın içinde daldı.
Ve masanın üstündeki bir iki evrak ile bir adet haritayı cebine indirdiği 3 gümüş para ile kaptığı gibi sürüne sürüne çadırın dışına çıktı.
Etraftaki çok sayıda romalıya yakalanmadan yavaş yavaş kamptan ayrılmaya çalışıyordu.
Askerlerin-özellikle de yeni lejyoner olanların
"Generalin emrettiği her şeyi sadakatle yerine getireceğimize, hizmeti asla terk etmeyeceğimize ve Roma cumhuriyeti için ölümden kaçınmayacağımıza dair Jüpiter Optimus Maxsimus'a yemin ederiz"
yeminleri eşliğinde eşliğinde sürüne sürüne kamptan uzaklaşmayı başardı.
Bunun ardından da günü bozuk ve boş bir mide ile kapatmak zorunda kalan Ada'yı bulup Pavatium'dan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlahi Adalet
Historical Fiction21. yüzyılda yaşayan şımarık, bencil bir üniversite öğrencisi bir adalet tanrıçası tarafından antik Roma'ya köle olarak yollanarak cezalandırılır.Bakalım kahramanımız dersini alıp geri dönebilecek mi?