Lider

71 4 8
                                    

Daria ile yaptığı hayat dersi-ted-ex konuşması tadındaki sohbetten sonra dut yemiş bülbüle dönen Ada yorgunluğun da etkisiyle uykuya daldı.

Bir yandan biraz olsun dinlenmeye diğer yandan da inanılmaz bir acının pençesinde olan sağ elinin üstüne yatmamaya çalışıyordu.

Sonuç itibarı ile gece boyu canı yanmasın diye ipteki bir cambaz misali mücadele eden Ada çok da fazla dinlenemeden uyanmak zorunda kaldı.

Yorgun gözlerle etrafını izlerken birkaç arkadaşının piknik tüpünü andıran küçük bir kazanda yulaf lapası hazırladığını, geri kalanlarında soğan, havuç gibi bazı meyve ve sebzeleri çıkartıp yemeye hazır hale getirdiğini görüyordu.

Ada bu görüntüler eşliğinde içinde birkaç damla su kalan koyun derisinden yapılmış kahverengi matarasına uzandı ve susuzluğunu giderdi.

Bunu yapmasıyla birlikte yorgunluğuna rağmen uykusu da açılmaya başlamıştı.Ve kendine gelmesi ile gözüne çarpan ilk şey bu zamana hapsolduğundan beri milyon kere yediği yulaf lapasıydı.

İçinden "Yine mi lapaaaaaaaaaaaaa!!! "diye bağırmak geçse de maalesef geçmiş hayatında da detoks ayağına defalarca tükettiği bu besine olan isyanını kendine saklamak zorundaydı.

Dahası lapa Ada için edecekleri kahvaltıdaki en korkunç detayda değildi.

İki kölenin örülmüş paçavra kumaştan yapılmış heybelerinden tuzla kurutulmuş et çıkardığını görmüştü ve eski yaşamında pastırmadan dahi kokuyor diye köşe bucak Ada için bu günün en korkunç haberiydi.

Ama en azından kimse onu bu kokuşmuş eti yemeye zorlayamazlardı.Değil mi?Ada tam da bu düşüncelerle kendini avutup yemeye koyulacaktı ki

O.W:Dağıt şu eti herkese.Dağıt ki yesinler güçten düşmesinler.

Ada'nın bunu duymasıyla hayallerinin yıkılması bir oldu.Ouwesun'dan o kadar çok korkuyordu ki "yemesem olmaz mı" bile diyemedi.Sadece ekşi bir suratla oturduğu yerde beklemeyi tercih edecekti ki bunu da fark eden Ouwesun

O.W:Bana hiç öyle bakma germen.İstesen de istemesen de o eti yiyeceksin.Hem senin zaten geldiğin yerden alışkın olman gerekmiyor mu.

A:(kolayca kıvırır)Evet ama geldiğim yerde etler genelde pişmiş oluyordu.

O.W:(öfkeyle)Yani derdin bu ha.Hem de bu koşullarda.Ada seni temin ediyorum eğer bir daha herhangi bir konuda çıkıntılık yaparsan seni buna pişman ederim.

Her ne kadar çok sinirlensede Ouwesun'a "ben 21 y.y Türkiye'sinden geliyorum,aslında neredeyse hiç et tüketmiyorum, şimdi rahat bıraaaakk beni!!!" diye çemkiremeyecek olan Ada mecburen suskun bir şekilde boyun eğdi.

Ve kısa süre sonra eline tutuşturulan tek parça eti tiksinti içinde kemirmeye başladı.

Ağzına salam pastırma karışımı hiç hoşuna gitmeyen bir tat geliyordu ve kusmamak için adeta mücadele vere vere elindeki et parçasını bitirmeye çalışıyordu.

Bir süre sonra ağzında kalan iğrenç tada rağmen kurutulmuş et parçasıyla verdiği mücadeleyi kazanan Ada diğer kölelerle beraber saldıracak yeni ikmal arabaları bulmak için yola koyuldu.

Ama sorun şuydu ki saldırmak için çok sıkı korunan birkaç tane konvoy dışında bir şey bulamamışlardı.

Sonraki birkaç günde aramalar devam etti ama hiçbir şey bulunamadı.

Kölelerin umutları azalıyordu.

Saldıracak ikmal arabası, konvoyu bulamamaları demek planlarının başarısız olması, savaş stratejilerinin aksaması demek ti ki bu zaten çok dezavantajlı koşullar altında mücadele eden köleler için felaket demekti.

İlahi AdaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin