Bölüm - 14 : Ezeni EzdimOlayın adrenali yüzünden hatırlayamadığım diğer tüm ayrıntıları arabada giderken hatırladım. Mesajlarla ilgili ilginç yorumların yanı sıra iki ağabeyim ile ilgili de iğrenç yorumlar yapmışlardı.
Hepsini ne kadar sineye çekmek istesem de çekemiyorum, bir insanın da çekebileceği laflar değil insanlar niye böyle?
Gerçekleri bilmeden bu kadar yargılama, hakaret etmek niye? Yargılamadan önce bir sorun hukukta masumiyet karinesi diye bir karine vardır, bu karine suçlunun suçluluk kanıtlana kadar masumdur, şu an benim hiçbir şeyim kanıtlanmamışken hepsinin hakimmiş gibi hüküm koyması kadar adaletsiz bir durum yok.
"Neler oldu Seçil anlatacak mısın?" diyen ağabeyim ile bakışlarımı önümden alıp ona çevirdim.
"Ağabey ben bu okula gitmek istemiyorum hatta bu şehirdeki hiçbir okula gitmek istemiyorum." diyerek mırıltıyla konuştum.
"Seçil beni korkutma ağabeycim neler oluyor anlat güzelim." dediğin de dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ağabey bir parka bir yere çek ya da eve gidelim öyle anlatayım sakince dinlemen gerekiyor." dedim sessizce.
"Tamam hemen eve gidiyoruz." dediğin de arabayı daha da hızlandırdı ve annemle yaşadığımız eve sürdü.
"Anlat şimdi dinliyorum." dedi koltuğa oturur oturmaz.
"İki ay önce ben Hakan ağabeyim gitmeden paket yap demeyi unutmuşum normalde her paketimin azaldığı dönemde ağabeyime hatırlatıyorum o da yapıyor. İşte unutunca kendim yapmaya çalıştım ve numaraları şaşırdım bu yüzden yanlış numaraya mesaj attım." dedikten sonra minik bir soluklanma seansı yaşadım ve anlatmaya devam ettim.
"O attığım yerden sürekli tanışmak isteyen kadın ya da işte şey yapmak isteyen kadınlar mesaj atıyordu. Nasıl iptal edeceğimi bilmediğim için bir süre daha o mesajlar gelmeye devam etti. Size söylemeye utandım bu yüzden mesajlar gelir gelmez hepsini siliyordum. Hakan ağabeyimin geldiği gün sınıfta Şeyma diye bir asalak vardı sürekli beni rahatsız ediyordu, o gün o kendine yüz vermeyen çocuk ve onun yandaşıyla buluşmak için bana mesaj attı ben tabi cevap vermedim, işte bu Şeyma'nın kırığı olan Ozan ve arkadaşı Giray görmüş beni ağabeyimle buna yetiştirmiş falan. Sonra bir de sen okula gelince iyice bu Şeyma kinlendi bana bu yüzden çünkü onu sallamıyordum onun deyimiyle ona hesap vermiyordum bu yüzden bayağı bi' kızgındı." dedikten sonra burnumu çektim ve masanın üzerindeki peçetelikten peçete alıp burnumu sildim.
"Bu Giray denen geri zekalıya Şeyma bana sormadan numaramı vermiş, Hakan ağabeyim ile sinema yaptığımız o gün, bana mesaj attı konuşmak istemediğimi söyledim, sonra yine mesaj atıp rahatsız etmeye başladı sen okula geldikten sonra. Ben yine bunu hocalara söylemekle tehdit ettim, bu defa bana şey bi' resim attı müstehcen bi' resim ben de o resmi ve mesajları gösterdim hocalara beni taciz ettiğini söyledim. Tabi uzaklaştırma aldı, bu sırada işte numaramı benim ona verdiğim ve bu konuşmalarda gönüllü olduğum söyledi ben de tüm mesajları göstererek Şeyma'nın izinsiz verdiğini ortaya çıkardım Şeyma'da uyarı aldı bana siniri iyice arttı." dedim kısık sesimle.
"Sen bugün o yüzden mi o mp3'ü parçaladın?" diye sorduğun da kafamı iki yana salladım.
Okuldan çıktıktan sonra peşimizden gelen Şeyma'nın gözlerinin içine baka baka babasının ona aldığı ve çok değer verdiği mp3'ü ayaklarımın altında ezmiştim, sanki canını yakmışım gibi bir bağırmıştı ki tüm hocalar çıkmıştı onun çığlığına. Mp3'ün tek bir zerresi kalmayana kadar ezdikten sonra bana doğru gelirken ağabeyimin arabasına binip oradan ayrılmıştık.
"Peki neden parçaladın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3300 (Yarı TEXTİNG) TAMAMLANDI
Ficción General|DİKKAT BU HİKAYEDE YETİŞKİN İÇERİK BULUNMAKTADIR| 3300 Adım Dilay, 24 yaşındayım İzmir'liyim bu gece İzmir'i yakmaya ne dersin? ;) :* Oha, oha, oha! Bu kim? Bu nasıl bir mesaj? Beni nereden buldu?