Bölüm - 29 : Memnun Oldum - FİNALKafenin içinde hızlı adımlarla ona ilerledim, hemen cam kenarında oturuyordu ve gözlükleri hâlâ gözündeki elinde telefonu ona bakıyordu. Nasıl buldum ben de bilmiyorum ama gözlerimi gezdirirken onun üzerinde durduğunda o olduğunu hissettim mesaj attıktan sonra yanına ilerlemeye başladım mesaj görüp kafasını kaldırıp baktığın da emin oldum. Sanki tanıdık gibiydi ama gözlük yüzünden emin olamadım yanına varınca ayağa kalktı elini uzattı tokalaştıktan sonra sandalye çekip beni oturttu ve ardından da kendi karşıma oturdu.
"Hoş geldin" dediğinde gülümsedim.
"Hoş buldum, beni nasıl buldun?" diye sorunca gülümseyerek yanıtladım.
"Gözlerimi herkesin üzerinde gezdirirken garip bir şekilde senin olduğunu hissettim."
"Anladım, peki tanışalım mı artık ne dersin?" dediğin de heyecanla kafamı salladım.
Aylardır mesajlaştığım bırakın simasını adını bilmediğim ama kalbimde büyük bir yer işgal eden adamı artık tanımak istiyorum ilk başlarda tedirgin olsam da bir süre sonra bana kendini kanıtladı. Sapık olsa benden çıplak fotoğrafımı isterdi, sürekli benimle buluşmak isterdi, müstehcen konuşmalar gerçekleştirirdi buradan sapık olmadığını anladım.
"Olur." deyip gülümsedikten sonra şapkamı ve gözlüğümü çıkardım o da benim gibi gözlüğünü çıkardığın da şok olmuş bir ifadeyle baktım.
"İnanmıyorum sen!" dediğimde dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi.
"Evet ben, memnun oldum." dedi ellerini birleştirerek.
İnanamıyorum onun olmasını beklemiyordum açıkçası, çok şaşırmamın yanı sıra aklımda hep nasıl olabilir sorusu dönüyordu? Yani onun gibi biri bana nasıl bakabilir ki?
Best model birincisi olup Çağatay Ulusoy ile yarışacak bir yakışıklılığa sahipti, uzun boyu, kumral teni ve teniyle uyumlu kumral saçları kahverengi gözleri kirli sakallı yakışıklı yüzü...
Bu adamın bana nasıl baktığına hâlâ ve hâlâ şaşırıyorum ben! Ben o kadar da güzel biri değilim ki bir elli sekiz boyum vardı bunun yanı sıra gerçek saç rengimi kimse bilmiyordu sürekli boyuyorum mesela şu an şeker pembesiydi, sonra diğer kızlar gibi kaşlarımı almadığım için biraz şekilsiz duruyordu. Gözlerim kahverengiydi tenim de buğday tendi. Yüzüm hâlâ ergenliğin vermiş olduğu o çocuksuluk mevcuttu nasıl beni sevebilirdi anlam veremiyorum.
"İyi misin?" diye sorduğun da kafamı salladım.
"İyiyim sadece şaşkınım." dedim hâlâ o şaşkınlığı atamayan hâlim ile.
"Neden şaşkınsın?" diye sordu biraz endişeli ve biraz da meraklı bir ifadeyle.
"Çünkü yarışmaya katılsan birinci olacak bir görünümün var ve benim görünümüm ise belli beni nasıl beğendin nasıl sevdin anlam veremiyorum." dediğim de güldü.
Ulan bir insanın gülüşü bile yakışıklı olur mu?
Çok yakışıklıydı!
"İyi de ben seni görünümün için sevmedim ki tamam görünümün hoşlanmama vesile oldu ama beni asıl etkileyen karakterin ve kalbin oldu o yüzden görüntü meselesine çok da takılmıyorum." dedikten sonra yanımıza gelen garson ile sustu siparişi verdi ve garson gidince yeniden konuştu.
"Geçici şeylere değer verip daha sonra onlar yok olunca üzülecek bir insan değilim ben, karakter ve iyi bir insan baki kalır güzellik geçer gider tıpkı benim görüntüm gibi." dediğin de kafamı sallayarak düşüncelerine katıldığımı belli ettim.
"Eh bunu da hallettiğilize göre..." dedikten sonra birleşik ellerini açtı ve bana sağ elini uzatarak yüzündeki yakışıklı gülümsemesi ile konuştu.
"Ben Dinçer, memnun oldum Seçil." dedi.
Onun bu tavrına hayranlıkla gülümsedim ve onun gibi elimi uzatıp tokalaştım, yüzündeki güzel gülümsemeden gözlerimi ayırmadan konuştum.
"Ben de Seçil, memnun oldum Dinçer." dedim tıpkı yüzündeki yakışıklı gülümsemenin aynısını kondurmaya çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3300 (Yarı TEXTİNG) TAMAMLANDI
Fiksi Umum|DİKKAT BU HİKAYEDE YETİŞKİN İÇERİK BULUNMAKTADIR| 3300 Adım Dilay, 24 yaşındayım İzmir'liyim bu gece İzmir'i yakmaya ne dersin? ;) :* Oha, oha, oha! Bu kim? Bu nasıl bir mesaj? Beni nereden buldu?