Bir hafta sonra nihayet evime gidiyordum.Bu hastane ortamından kurtuluyordum.Minho giyinmem için yardım ediyordu yanımda.Azda olsa yine eğilip kalkarken göğsüm acıyordu.
"Tshirt'ünü de giydirdim mi hazırsın bebeğim." Gülümseyerek üstümdeki kirli tshirt'ü çıkardı.Göğsümde ki ameliyat izine gözleri takıldığında yavaş yavaş yüzünde ki gülümsemesi soldu.
"Çok mu kötü gözüküyor?"
Sorumla gözlerini gözlerime çıkardı.
"Hayır tabiki de! Ufacık bir iz senin yakışıklılığını engelleyemez." dudağıma öpücük bıraktıktan sonra dikkatle üstümü giydirdi.
"Tamamdır şimdi montunu da giydirdik mi hazırsın."
"Teşekkürler Minho."
"Keşke seni kendi evime götürebilsem."
"İstediğin zaman gelebilirsin Minho.Babamla konuşacağım buna karışamaz."
"Hiç bir şekilde onaylamıyor.Sadece senin arada kalıp üzülmeni istemiyorum Jisung."
"Babam yüzümden seni kaybetmek istemiyorum Minho.Seni bu yüzden bırakmayacağım bunu unutma tamam mı?" üzgün suratını avuçlarımın arasına aldığımda gözlerinde ki ışıldamayı izledim bir süre.Minho'nun içinde ki küçük çocuk bu sözlerimden sonra mutluluktan dans ediyordu resmen.Mükemmel gülümsemesiyle karşılık verdi.
"Ne olursa olsun seni sevmekten vazgeçmeyeceğim Jisung,sende bunu unutma." Bu cümlesinden sonra dudaklarına hızlıca yapıştım.Tutkulu öpüşmemizi bölen kapının tıklatılmasıyla istemeden de olsa uzaklaştım sevdiğim dudaklardan.
"Hazır mısın oğlum?"
"Evet anne gidebiliriz." Annemin arkasından babamın da içeri girmesiyle ortam yine gerilmişti.Babamın Minho,'ya olan sert bakışlarına karşılık Minho da altta kalmadan bakışlarıyla cevap veriyordu.
Minho koluma girip oturduğum yerden kaldırdı beni.
"Seni kucağıma almamı ister misin ?"
"Saçmalama Minho yürüyebilirim." Gülüşmelerimizi babamın sesi bozmuştu.
"Sen bizimle gelme Minho.Dışarısı gazeteci dolu."
Minho belime kolunu daha sıkıp cevap verdi.
"Sorun değil.Medyadan ilişkimizi saklamak zorunda değiliz."
Bu dediğine hepimiz şaşırmıştık.
"Buna asla izin vermem." Babam sert bir şekilde reddetmişti.
"Size sormuyorum Bay Bang.Benim için sadece Jisung'un dediği önemli."
Minho bana doğru döndüğünde bakışlarımı kaçırmıştım.Babama baktığımda öfkeyle bizi izliyordu.Kafamı yere eğip konuştum.
"Benim içinde sorun değil."
"İşte benim sevgilim!" Minho sevinçle konuşup yanağımı öpmüştü.Annem köşeden gülümserken Chan konuşarak içeri girdi.
"Dışarısı berbat ! Arabayı hazırlattım hadi çabuk çıkalım şuradan."
Hepimiz ona dönüp onayladık.Chan diğer koluma girmişti ama Minho'nun dediğiyle geri çıktı.
"Ben tutuyorum koluna girmene gerek yok."
Chan sadece gülümseyip tamam demişti.Odadan çıkıp çıkış kapısına yaklaştığımızda Minho'nun elini daha sıkı tuttum.Karşılık olarak belindeki kolunu sıklaştırdı.Kulağıma yaklaşıp "Rahatla bebeğim." diye fısıldadı.
Kapıdan çıktığımız anda flaşlar patlamaya başlamıştı bile.Kafamda ki sapka neyse ki biraz olsun engelliyordu.Önde annem ve babam hızla arabaya bindiklerinde Minho da arkada ki arabaya yöneldi.Biraz hızlı yürümek zorunda olduğumuz için nefesim daralmaya başlamıştı.
"Minho nefes alamıyorum." mırıldanmalarımı duyup aniden durup beni kucağına aldığında şok olmuştum.Böylelikle gazeteciler de şok olmuştu.
"Bay Lee ortağınızın oğlu ile yakınlığınız dikkat çektİ,aranızda ki ilişki nedir?"
Bütün sorular bu tarzda olmaya başlamıştı.Chan hızla kapıyı açtığında Mİnho da beni koltuğa bırakmıştı.Kapımı kapattıktan sonra gazetecilere hiç bir cevap vermeden sürücü koltuğuna geçti.Chan da arka koltuğa oturduğunda sesli bir nefes vermiştim.
"Bir an nefes alamayacağım sandım." Bıkkınca söylediğim cümleye Chan güldü.
"Minho kucağına alsın diye numara yaptın dimi? Seni gidi." Chan'ın dediğine gözlerimi devirdim.
"Ne alaka niyeöyle bir şey yapayım?"
"Bilemem artık." Chan kahkahalarına devam ederken arkasına yaslandı.Minho'ya döndüğümde gizli gizli güldüğünü gördüm.
"Sen de mi gülüyorsun pes yani." kaşlarımı çatıp kollarımı birbirine bağlayıp oturduğum yere gömüldüm.
"Hayır tatlım kızma lütfen sadece Chan'ın dediği komiğime gitti o kadar."
Jisung cevap vermeden gözlerini kapamıştı.
"Küstün mü bebeğim? Yapma şöyle." Minho elini Jisung'un bacağına atıp sıktı.
"Susun uyuyacağım." Chan gülmesini durdurduğunda aynadan Minho ile göz göze geldi.Göz göze gelmesiyle sessizce ikisi de güldü.
Evin önüne geldiklerinde arabayı durdurdular.Burada da gazeteciler vardı ama en azında uzaktaydılar korumalar onları uzaklaştırmıştı.Hızla arabadan inip Jisung'un kapısını açtı.Melek gibi uyuyan sevgilisini uyandırmadan kucağına aldı Minho.Tatlılığına dayanamayıp burnunun ucundan öptü.Chan'ın omzuna vurmasıyla ilerlemeye başladı.
"Biraz daha öyle durursan gazeteciler bin tane fotoğrafınızı çekecek."
"Zaten şimdiye kadar çekmediler mi?" İkisi de gülüp evin içine girdiler.Babası oldukça sinirliydi her an patlayabilirdi.Chan'ın yönlendirmesiyle Jisung'un odasına doğru ilerlediler.Odada ki yatağa yavaşça yatırıp üstünü örttü Mİnho.Bunu yapmasıyla Jisung'un gözleri aralandı.
"Mİnho,yanıma yat sana sarılmak istiyorum." uykulu şekilde mırıldanmasıyla gülümsedi kendi kendine Minho.
"Ben çıkıyorum siz dinlenin biraz." diyerek çıktı odadan Chan.
Minho montunu çıkartıp yavaşça Jisung'un yanına uzandı.Dikkatle kollarını sevgilisine sararken Jisung'tan memnun mırıltılar çıktı.Saçlarını geriye doğru yatırıp alnını öptü.Bebek gibi uyumasını izlerken Mİnho da daldığının farkına varmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Dünyalar (Stray Kids)
FanficHepsinin farklı hayatları vardı ama hepsini aynı noktaya getiren sadece aşktı. Ailesine karşı gelip Dedektif olan Han Jisung ,Yeni aile şirketinin ortağıyla tanışınca mesleğinden vazgeçecek mi? olaylar nasıl gelişecek kim bilir?? Hikayede ceset,ot...