Bol kabuslu ve huzursuz bir gecenin ardından gözlerimi yeni güne açtım. Yataktan çıkmak istemiyordum. Nigar'la da konuşmamıştım. Fabrikaya baskın yapılsa bile birileri bahsetmedikçe yaşadıklarımız bir heyecandan ibaret kalacaktı. Duvardaki saate baktım, az uyumama rağmen erken uyanmıştım. Yerimde doğruldum, hava soğuktu. Annem kahvaltıya çağırana kadar öylece durabilirdim. Komodinin üstüne koyduğum bilgisayarı aldım. Dün çalışmak için elime alıp, hiçbir şey yapmadan kapatmıştım. İlk iş haber sitelerine baktım, gariptir ki dün yaşanılanlar hakkında hiçbir şey yazılmamıştı. İlgi çekici herhangi bir şey de yoktu. Uzun zamandır eskisi kadar çok izleyemediğim dizimi açtım. Silahlı adamlardan kaçmış, cesede dokunmuş biri bir diziyi ne kadar heyecanlı seyredebilirse ben de o kadar heyecanlı izledim.
Karnımdan sesler gelmeye başladığında istemeyerek de olsa yataktan kalktım. Perdeyi açıp dışarıya baktım, yağmur yağıyordu. Acaba kar da yağar mıydı? Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gidip çay suyu koydum, benden başka herkes yatıyordu evde. Abim kısa bir süre sonra kalkardı. Annemle babamın erken kalkmasına gerek yoktu aslında ama bu durumu hayat şartı olarak koymuşlardı kendilerine. Sağlıklı ve verimli bir gün için bizimle beraber uyanıyorlardı. Abimi bilemezdim ama ben işim olmadıkça erken uyanmayı pek sevmiyordum. Ne zaman uyanırsam uyanayım bir şekilde ayarlayabiliyordum programımı, işlerim gün içinde bitiyordu. Çoğunlukla geç uyumam ve yatakta bilgisayarla vakit geçirmem de bundandı. Annemin hiç de tasvip etmediği bir davranıştı bu.
Bu gün beni mutfakta kahvaltı hazırlarken görünce duygulanacağına emindim. Günlerdir de işim konusunda konuşmuyorduk. Ben olayları anlatmıyordum, haberlere çıkmadığım sürece de onların haberi olmuyordu ve her zamanki gibi yemeğimizi yiyor, çayımızı içiyorduk. Belki bir gün her şey yoluna girdiğinde, silahlı kovalamacaları tatlı bir anı olarak paylaşabilirdim ailemle. Belki bir gün...
***
Kahvaltıdan sonra ilk iş karakola gitmiştim. Nigar'la yüz yüze konuşmak daha faydalıydı. Fabrikayı incelemeye almışlar ve adamları tutuklamışlardı. Gizli bölmeyi ve cesedi de bulmuşlardı. Fakat aradığımız isme henüz ulaşamamıştık. Kimse yerini söylemiyordu, kayıtlarda hala ülke dahilinde olduğu görülüyordu ama peşinden gidilecek bir iz yoktu. Nigar'ın kızarmış gözleri gece boyu ne kadar yorulduğunun şahidiydi. Sık sık odaya memurlar giriyor, eline ifade veriyorlardı. O da okuyor, baş komisere iletmek üzere bir kenara koyuyordu.
Nigar'ın anlattığına göre baş komiser olanları duyunca sinirlenmişti. Nigar'ın başına bir şey gelecek olmasından ayrıca korkmuş ve böyle önemli bir operasyona benim gibi bir siville gitmiş olmasına da tepkisini göstermişti. İlaçların etkisinin geçtiği bir ana denk gelmiş olması Nigar'ın şanssızlığındandı. "Artık soruşturma resmi bir şekilde kayda koyuldu ve dosya yeniden açıldı." Kendini yüksekten bırakır gibi karşıma oturduğunda derin bir nefes verdi. Sessizce işi halletmek isterken böyle bir kargaşa çıkartmış olmak fazlasıyla canını sıkıyordu. Ama bir de iyi yönünden bakmak lazımdı, büyük bir ekiple çalışmak işi daha kolay ve kısa sürede halletmemizi sağlayacaktı.
"Herkes uğraşıyor, kısa sürede bulunacaklarından eminim."
"Korkum da bu ya... herkesin uğraşıyor olması. Daha önce de yaşadık bunları. Biz gürültülü bir şekilde ararken, onlar sesimizi duyup fare gibi deliklerine saklanacaklar." Haksız da sayılmazdı. Saklanmak konusunda ustalaşmışlardı, yeniden ortadan kaybolmak zor gelmeyeceklerdi onlara. Kısa bir sessizliğin ardından düşünceli gözlerini yerden kaldırıp bana baktı aniden. "Bu arada, teşekkür ederim. Dün için yani, merdivenlerde..."
"Mühim değil canım." Elimi havada sallayarak sanki önemsiz bir şeymiş gibi güldüm. Hafif kızaran yanaklarıyla belli belirsiz tebessüm etti. Konuyu kısaca kapattık, insanlar iç dünyasını uzun uzun anlatmakta zorlanırdı zaten. Benim gözümde Nigar fazlasıyla cesurdu, biraz yükseğe çıkınca başı dönüyor diye de bu kanım değişmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMUNE ŞAHIS
Narrativa generaleHer şey eski taş binaya adımını atmasıyla başladı. İşini çok seven bir gazeteci Numune Şahıs. Çalışmak için başvurduğu gazete binası ise bir ay gibi kısa bir zamanda batmak üzere. Üstelik bunu isteyen de gazete binasının sahibi. Numune, çevresindeki...