"Size öğretecek birşeyim kalmadı.."
Son Eleme Sınavı'nın günü gelmişti, Yukie-san kızların önünde kazık gibi dimdik ve emin bir şekilde duruyordu. Kaori ve Touko birbirlerine bakıyorlardı, sınavda başarılı olabileceklerini merak ediyorlardı, bu 2 yıllık eğitim onlar için iyi olmuş muydu?
Yukie-san ikisine de yedek birer kılıç verdi, fakat bunlar tahta değildi."Sınav, 7 gün sürecek. 7 gün boyunca hayatta kalmaya çalışın ve kılıcı size gösterdiğim gibi tutup emin bir şekilde savaşın... Sınavdan sonra kendi görevlerinize gideceksiniz... Yani bu bir veda.."
Bunu söylerken üzülüyor gibiydi, ama onlarla gurur duyarcasına ikisine de sarıldı. Kızlar, eğitmenlerine sımsıkı sarıldılar ve tapınağın kapısından çıkıp gözden kayboldular.
Sınavın olduğu mekana doğru ilerlerken, hava kararmaya başlamıştı. Etrafta morsalkım çiçekleri vardı, etrafa hoş bir hava veriyorlardı. Merdivenlerden ağır adımlarla çıktılar ve bir mekana geldiler, burası sınav bekleme alanı olmalıydı diye düşündü Kaori. Etrafta çok fazla erkek öğrenci, çok az kız öğrenci vardı. Etrafta yürürlerken etrafa bakınıyorlardı, bir anda Kaori'nin gözüne birisi takıldı. Kişinin siyah saçları ve üzerinde siyah-sarı renkte, üstünde yıldırımlar olan bir haorisi vardı. Kaori merakla, yavaşça kişiye yaklaşıyordu, yaklaştıkca onun mırıldanmalarını duyabiliyordu.
"Ben neden burdayım... Bi hayatımı kaybetmediğim kalmıştı.."
Kaori, sesin tanıdık geldiğini fark etti ve kişinin omzuna dokundu. Kişi ona döndüğünde kim olduğunu anlayıp sevinçten ağzı açıldı.
"YOSHİTERU-KUN!!! HAAAAAHHH!!!"
Sevinçten ona sımsıkı sarıldı, öldüğünü sanmıştı. Yoshiteru da aynı tepkiyi verip kızın beline sarılıp etrafta döndü.
"Kaori-chan!! Senin o olayda öldüğünü sanmıştım...!!"
"Bende bende!!"
Kızın sesi ağlamaklı olmuştu, mutluluktan ağlıyordu. En azından bir arkadaşının ölmediğini öğrenmişti, yoksa bu o notta yazan, hayatta kalan öğrenci miydi?
"İyi olduğuna sevindim! Touko nerede? O da mı burda??"
"Evet evet, o da benimle aynı eğitimi gördü.. Başkalarından haber alabildin mi?"
"Evet, Kanata ve Aoba-san da burada. Biraz ileride duruyorlar."
"Ah... Sevindim..-- Bir dakika.. Aoba?? Şu mavi örümcek zambaklarının kurumasına sebep olan kişi mi?"
"Hı hı, hani kız sandığım ama erkek olan."
Dedi Yoshiteru ve kahkahayı bastı. Kaori'nin içi rahatlamıştı, en azından arkadaş grubundan çoğu hayattaydı. Yinede Sumihiko'yu göremediği için üzülmüştü, yoksa vefat eden o muydu? Bir süre sonra Touko, yanında Kanata ve Aoba ile yanlarına geldiler. Kanata ve Aoba, o iblis saldırısında tanışmış ve Touko ile Kaori gibi aynı eğitimi görmüştü, ikisi de Rüzgar Nefesi öğrenmişti. Buna rağmen Aoba nefesi kullanmakta zorluk çekiyordu, onun vücut yapısına göre olmadığını düşünüyordu. Yoshiteru ise Yıldırım Nefesi kullanıyordu ama sadece 4 formu biliyordu.
Uzun bir süre beklediler, en sonunda girişte duran iki kızlardan biri konuşmaya başladı."Son Eleme Sınavı'na hoşgeldiniz, burada iblis avcıları tarafından hapsolan iblisler vardır ve burada 7 gün hayatta kalmanız lazım. Şimdiden hepinize başarılar.."
Dedikten sonra ikisi de farklı yönlere çekilip öğrencilere yol verdiler. Bir anda Kaori, arkadaşlarının önüne geçti.
"Eğer birimize birşey olursa, diğerleri yardıma gitsin. Ben önden gideceğim."
"Pekala, o zaman dağılalım. Hepiniz dikkatli olun..!"
Dedi Aoba. Dedikten sonra herkes sırayla o karanlık ormana girdiler, bir iki adım ilerledikten sonra herkes farklı yönlere ilerlediler. Kaori hızla ağaçların arasından hızla ilerliyordu.
"Güneş doğudan doğduğu için, mantıken oraya doğru ilerlemek daha iyi.."
Dedi kendi kendine, daha şafağa çok vardı. Bir yere geçip hafifçe çömeldi ve etrafa bakındı, etrafdaki sesleri dinliyordu. Etrafta çok fazla iblis sesinin olmasının yanında çok fazla gök gürüldemesi sesi geliyordu.
"Yoshiteru-kun formları kullanıyor olmalı.."
Bir süre bu şekilde bekledi, bir anda yakınlardan gelen çığlık sesi ile irkilip sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Çocuğun biri birşeyden kaçarcasına topukluyordu.
"BANA BURADA BİR BAŞKA MUTANTIN OLDUĞU SÖYLENMEDİ?!!"
"'Mutant' mı??"
Ağacın birinin arkasına saklandı ve başını hafif dışarı çıkardı. Çocuğun ne demek istediğini anlamıştı, örümceğe benzer dev bir iblis çocuğa doğru ağır adımlarla geliyordu. Uzun kollarından biri ile çocuğun sırtını deşti ve oracıkta öldürdü, olayı dehşetle izleyen Kaori hemen kafasını geri çekti.
"Öldürmeli miyim..? Hayır, yoksa sonum da o çocuk gibi olur... Fakat..."
Başını öne eğip kaşlarını çattı ve kendini toparladı, iblise kin beslemiş bir şekilde saklandığı yerden çıktı.
"Onu şimdi öldürmezsem diğer canlar gereksiz yere feda edilecek!"
İblis, çocuğu yemeği bitirdikten sonra Kaori'nin olduğu yöne baktı ve pis pis sırıttı.
"Güzeeelll, bir başka av... Bunu acılı bir şekilde mi öldürsem??"
Diye kendi kendisiyle konuşuyordu iblis bir anda sekiz kolundan biri ile hızla kıza saldırdı, Kaori derin bir nefes aldı ve kılıcı yan tuttu.
"Su Nefesi 1. Form: Su Yüzey Kesişi!"
Kılıcı sağdan sola doğru hızla savurdu, etrafa saçılan berrak su iblisin kolunu kesiverdi. Kaori bu sevinçle gaza gelse de uzun sürmedi.
"Heheh!! Diğerini unuttun!"
Dedi iblis coşkulu bir şekilde, Kaori yandan gelen saldırıyı fark etmemişti o yüzden o darbe ile sola doğru sertçe savruldu, savrulmakla birlikte havaya uçmuştu. Bir ağaca sertçe sırtını vurunca nefesi kesildi, birden iblis kızın boynuna sarıldı ve onu boğmaya başladı. Zaten nefes alması zordu, kılıcını da gelen darbenin etkisi ile düşürmüştü. Fazla nefesiz kalamayınca mecburen içi geçti ve bayılıverdi, iblis bundan hoşlanmış bir şekilde kahkaha attı.
"Bunun da diğeri gibi içinden geçeceğim!!"
Dediği anda diğer kollarından biri ile tam göğsünü deleceği sırada, araya giren bir darbe yüzünden kolu kesildi. Etrafa dağılan küçük ateş parçaları, derisini yakmıştı. Kesilir kesilmez, Kaori'nin boğduğu kolu da aynı şekilde kesildi ve kız yere düştü.
"Bu da ne-?!"
İblis aşağı baktığında anca anlamıştı. Başka bir öğrenci, Kaori'yi kucaklayıp yanına kızın kılıcını da alıp oradan hızla kayboldu, arkadan iblis onlara öfke ile bağırdı.
Uzun bir koşturmanın ardından ağaçların fazla olduğu bir yerde durdu, kızı yere bırakıp ağaca nazikçe yasladı. Kaori en sonunda kendine gelmiş bir şekilde önr eğilip öksürmeye başladı, yanına usulca duran kişi elini kızın başına koydu.
"İyi misin, Kaori-chan?"
Kaori bir an öksürmeyi bıraktı ve duraksadı, adını nereden biliyordu? Sesin tanıdık geldiğini fark etti. Başını kaldırıp kişiye baktığında, gözleri fal taşı gibi açıldı ve sulandı, kişi ona nazikçe gülümsüyordu. Kız bir süre suspus kaldıktan sonra kelimeler ağzından döküldü.
"Sumihiko...kun..?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimetsu No Yaiba★YENI NESIL★FANMADE
Fiksi PenggemarHepiniz büyük savaşın nasıl bittiğini biliyorsunuz, Muzan'ı öldürmek için çok fazla can verildi ve kazandılar. Peki ya yıllar sonra bir başka iblis, başka bir savaş başlatsaydı? Bu iblis, Muzan'ın intikamını almak için güçlenmeye başlar, bunun farkı...