38. Bölüm

16 5 1
                                    

Serinin bitmesine az kaldı ;-;
(sessiz bir şekilde çığlık atmak)

Kanata gözlerini açtığında kendini dışarıda buldu, hemen ayağa kalktı ve etrafa bakındı. Moloz yığınları heryerdeydi.

"O nasıl bi patlamaydı..."

Diye mırıldandı, tüm iblis avcısı birliğindekiler ayağa kalkıyordu. Kanata'nın bir bacağı moloz yığınının altında kalmıştı, kendini kurtarmaya çalışırken arkadan birinin omzuna dokunması ile başını çevirdi. Omzuna dokunan kişi Kaori'ydi, korkmuş bir surat ifadesi takınmıştı.

"Kanata iyi misin?"

"Eh sayılır... Herkes iyi mi?"

"Evet denilebilir fakat gruptan biri eksik!"

"Kim?"

"Kardeşin tabiiki!!"

Kanata'nın gözleri açıldı, kritik bir durumdalardı ama Sumihiko etrafta yoktu. Kaori kılıç tekniğini kullanarak moloz yığınını darma duman edip Kanata'nın bacağını kurtardı. Onun kollarının altından tutup ayağa kaldırdı, Kanata ezilen ayağının üstünde durmakta zorluk çekiyor gibiydi.

"İdare ederim."

Diye öylece içinden geçirirken etraftaki uğultuları duydu, tüm Hashiralar saldırmak için pozisyon almış gibiydi. Kaori ve Kanata onlara bakarken arkadan Aoba'nın bağırmasıyla irkilip arkalarını döndüler.

"KOJİRE!!"

Aoba hiç beklemeden ileriye doğru atıldı, ikisi de karşılarına bakınca Kojire'yi gördüler ama farklı gözüküyordu. Arkasında sağda 5, solda 5 olmak üzere 10 tane keskin kırbacı ve siyah olan saçı beyaza dönmüştü. Patlamanın sebebi form değiştirmesiydi.
Aoba ona yaklaşırken yerde duran cesetleri görünce duraksadı, dehşete kapıldı. Kojire'yi tetikte bekleyen tüm iblis avcısı üyeleri ona yakın olduğundan patlamanın etkisi ile paramparça olmuşlardı. Kojire hafif başını kaldırdı ve Aoba'ya soğukkanlı bir şekilde gözlerini dikti.

"Neden onlar için üzülüyorsun? Hepsi birer gereksiz çöp parçası."

Aoba cümlesini duydu, kaşlarını çattı. İlk defa bu kadar sinirliydi, dişlerini sıkıp ona dimdik baktı.

"Hiçbiri çöp parçası değil. Hepsi de zaman geçirip yemeğimi paylaştığım insanlar."

Kojire gözlerini devirdi, Aoba hızlı nefes alıp verirken pozisyon aldı. Büyük bir hızla öne atıldı, onu pür dikkat izliyen Kaori diğerlerine seslendi.

"SALDIRIN!"

O da hiç beklemeden hızla ileriye koşmaya başladı, peşinden diğerleri de geliyordu. Aoba yaklaşınca Kojire arkasında bulunan kırbaçlardan birini savurdu, Kaori'nin kılıcı ilr engellemesi ile Aoba'yla beraber sağa savruldu ve ikisi de duvara çakıldı. Kojire de diğerlerine aynı şekilde saldırıyordu. Hızı ve gücü inanılmazdı, en hızlı Hashira Sakuya bile onu engellemekte zorlanıyordu. Touko, kardeşinin ve Ashi'nin desteği ile ayağa kalktı, diğerleri Kojire'nin saldırılarını engellemekle meşgulken Touko olabildiğince Kojire'nin dibine gelmeye çalışıyordu. Touko dibine gelince Kojire ani bir darbe ile onu belinden vurup yere serdi. Tam onu öldürmek için kafasını ezeceği sırada bir anda Shou'yu suratının dibinde görünce geri çekildi, Shou 8. Formunu kullanarak dibine kadar gelmişti. Kılıcını hızla savurdu, ateş partikülleri Kojire'nin boynunu yatay bir şekilde kesmişti. Shou onu yendikleri için sevinse de uzun sürmedi, ateş partikülleri gittikten sonra Kojire'nin boynunun kesilmediğini fark etti. Kırbaçları savurmakla meşgul olan Himiko tiz bir ses çıkardı.

"Nasıl kesilmedi?!!"

"Hayır, kesitiğinden eminim ama bu.. Kesildiği an yenileniyor.!"

Yoshiteru onun sorusuna cevap vermiş şekilde dedikten sonra dikkati dağıldığından ona doğru gelen kırbacı fark edemeyip öteye sürüklendi, derin bir yara ile yerde dururken diğer darbeyi indirmek için saldırdığı sırada Yoshiteru korkudan gözlerini kapadı, fakat hiçbirşey olmadı. Hızlı nefes alış sesi dışında hiçbir ses duymazken birinin kan kustuğunu duydu, ardından bağırma sesleri geldi. Yoshiteru, merakına yenik düşüp gözlerini yavaşça açtıktan sonra nefesi kesildi, ellerini kendi ağzına götürdü ve gözleri doldu. Himiko, sırtından girip göğsünden çıkan kırbacın en sonundaki keskin kıskacını yemişti, ağır kanaması vardı ve çok geçmeden bilincini kaybetti. Gözleri açık şekilde yitip giderken Kojire kırbacı geri çekti ve Himiko'nun düşmesine izin verdi. Himiko, Yoshiteru'nun üstüne yığıldı, Yoshiteru donakaldı. Cansız bedenine elini koyup yerde öylece oturuyordu. Diğerleri ona seslenirken onun gözüne anıları geldi. Himiko ile geçirdiği o güzel günler gözlerinin önünden geçiverdi. Yoshiteru ağlamasını durduramıyordu, kaşlarını çattı. Daha aşkını itiraf edemeden yitip gitmesi onu üzmüş ve yıkmıştı, inanılmaz bir öfke ile dolup taştı.

"YOSHİTERU, AYAĞA KALK HEMEN!!"

"SAVAŞ DAHA BİTMEDİ KALK!"

Diğerlerinin ona seslendiğini sonunda duymuştu. Soğukkanlılıkla Himiko'nun başını tutup onu yere nazikçe koydu, ayağa kalkıp kılıcını çekti ve pozisyon aldı. Etrafa yayılan yıldırım partikülleri çoğaldıkça, Yoshiteru'nun siyah saçları iyice sarıya dönmüştü. Sarı ve turuncu karışımı bir renk, gözleri tamamen beyaza dönmüştü, kılıcını kınından çekmesi ile büyük bir gök gürüldeme sesi yankılandı. Kojire bir anda durup neler olduğunu anlamaya çalışırken diğerleri hala tetikte duruyordu. Bir anda Yoshiteru'nun bağırışı ile öne atılmasıyla diğer iblis avcısı üyeleri de şaşırdı, ortadan geçen yıldırım yüzünden irkildiler. Yoshiteru, Kojire'nin dibine kadar geldi, Kojire hızlı bir hamle yapsa da Yoshiteru ondan daha hızlıydı. Kendisi beşgen şeklinde hareket ederken kılıcını döndürüyordu. O kadar hızlıydı ki, etrafa saçılan yıldırım partikülleri herkesin gözünü kör ediyordu ve her bir darbe indirdiğinde kulak patlatıcı bir gök gürüldeme sesi yankılanıyordu.

"Harika.."

Touko büyülenmiş şekilde olan biteni diğerleri ile birlikte izliyordu. Aoba kılıçlarını tuttu ve öne geçti.

"Ona yardım etmeliyiz."

"Olmaz, ikisinin arasına girersen saniyeler içinde ölürsün."

Dedi Shou ve onu engelledi. Sakuya soğukkanlılıkla izlerken araya girdi.

"Hepimizden daha güçlü, ama bir o kadar da değil. Öfke ve kin sayesinde bu kadar güçlü. Öfkenin getirdiği güç ve hırs ile asla güçlü olamazsın."

Yoshiteru durmak bilmiyordu, kolları koparcasına kılıcını sallasa bile darbeleri indirmeyi eksitmiyordu. Kojire saldırıları engellemekte zorlanıyor gibi gözüküyordu, sonunda küplere bindi ve Kojire'nin bağırıp yere yaptığı sert darbe ile etraftaki herşey havaya uçup yıkılıverdi. Yoshiteru da bundan etkilenip yüksek bir binaya çarpıp sertçe yere kapaklandı, diğer birlik üyeleri de yerde yaralı ve çaresiz şekilde duruyorlardı.
Yoshiteru uzuvlarında uyuşukluk hissettiğinden ayağa kalkamıyordu, öksürerek yerde dururken Kojire dibine kadar geldi. Yoshiteru'nun siniri dinmemişti, başını kaldırıp öylece ona bakıyordu.

"Gerçekten iyi savaştın, ama artık kurtuluşun yok."

Dedi Kojire, keskin kıskacını yukarıdan aşağıya doğru savurdu ve tam Yoshiteru'nun kafasına denk geleceği sırada ateş partiküllerinin araya girip kıskacı kesmesi ile kurtuldu. Kojire'nin canı yanmış şekilde geriye atıldı, ateş partikülleri etrafa saçılıp yokolurken Yoshiteru'nun yerinde olmadığını fark edince etrafına bakındı. Arkasını döndüğünde birkaç metre ötede Yoshiteru'yu gördü, önünde biri duruyordu. Yoshiteru zar zor dizlerinin üstünde durarak kişiye sinirle bağırdı.

"Sumihiko! Nerede kaldın?! Himiko'yu kaybettik, herkesi kaybettik!!"

Fakat Sumihiko cevap vermedi, gözleri ile etraftaki bitkin üyeleri gözden geçirdi. Yoshiteru ona bağırmaya devam ederken Sumihiko'nun yanağından süzülen kanı görünce duraksadı. Uzun bir sessizlik oluştu, çok geçmeden Sumihiko kısık bir ses tonu ile araya girdi. Gözlerinden kan akıyordu ve alnındaki mark değişmişti.

"Kusura bakma, küçük bir moloz problemim vardı..."

Kimetsu No Yaiba★YENI NESIL★FANMADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin