Öncelikle oyları ve yorumlarıyla beni yalnız bırakmayan herkese teşekkürler. Eşimin yıllık izni ve benim Outlander dizisini izleyerek tekrardan Diana Gabaldon'un kitaplarına dalmam birleşince ortaya böyle bir gecikme çıktı. Bu gecikme nedeniyle herkesten özür diliyor ve bölümü beğenmeniz dileğiyle yeniden kitabımı okumaya kaçıyorum :)
Brandon karşısındaki manzara karşısında bütün iradesini kullanmak zorunda kalıyordu ve Tanrı şahidiydi ki bu onun için gerçekten azap vericiydi. Cordelia'nın ipeksi saçlarının çevrelediği yüzündeki şaşırmış ifade tam bir sanat eseri gibiydi. Kocaman açılmış zümrüt yeşili gözler, hafif aralık duran ıslak ve dolgun dudaklar ve yanaklarındaki hafif kızarıklık... Tüm bunları tamamlayan gece kıyafetiyle genç kadın Brandon'da bir tablo etkisi yapmış ve genç adam her akşam saatlerce bu tabloyu izleyebileceğini düşündürmüştü. Sonrasında kafaında yanan ışık onun zaten hali hazırda böyle bir şey yapacağını çünkü karşısındaki afetin karısı olduğunu haykırıyordu. Uzak durmak için oldukça zorlandığı ve ondan uzak duracağına dair söz verdiği karısı. Sanki bir anda en sevdiği tablosunun üzeri örtülmüş gibi hissetti Brandon. Olması gereken bu muydu hala emin değildi fakat sonuçta olaylar böyle gelişmişti ve Brandon'un devam etmekten başka çaresi yoktu.
Genç adam vücudunu umursamazca incelerken Cordelia kendisini çıplak gibi hissetmeye başlamıştı. Bir yanı bu durumdan memnundu. Ah kimi kandırıyordu ki her yanı bu durumdan memnundu. Açıkçası bu şu an kendini Brandon'dan kaçacak kadar güçlü hissetmiyordu ve eğer genç adam kendisine dokunursa en azından bu akşam onu karşı koymamayı düşünüyordu. İçindeki tüm bu yumuşamaya direnmeden sevdiği adamın yüzünü incelemeye koyuldu. Fakat ne kadar denerse denesin genç adamın ne düşündüğünü bir türlü anlayamıyordu ve nihayet Cordelia bunu yapmaktan vazgeçti. Onun ne düşündüğünü bulmaya çalışarak kendini harap etmek yerine artık anı yaşaması gerekiyordu ve Cordelia kesinlikle bu akşam anı yaşayacaktı.
Genç kadının şaşırmış ve utanmış ifadesi yüzünden çekilince Brandon bir an için kederlendi. Cordelia'nın kendini bu kadar çabuk toplayabilmesi bir yandan da genç kadına saygı duyma isteğini arttırıyordu. Dakikalarca sürmesini beklediği bakışma saniyeler sürmüştü ve Brandon kendine karşı koyamayıp buraya aniden girdiği için yine de pişman değildi. Yüzüne her zamanki sevimli ama mesafeli gülümsemesini yerleştirdikten sonra derin ve güçlü sesiyle konuşmaya başladı.
''Uyumak için odanıza erken çekildiğiniz için durumunuzu merak ettim. İyi misiniz?''
Cordelia aslında Brandon'un yüzündeki gülümsemeyi gördükten sonra durumun böyle bir hal almasına şaşırmaması gerektiğini biliyordu fakat yine de kendini bundan alamamıştı. Nihayet bir şeylerin düzeleceğini düşünürken aslında her şeyin aynı olduğunu görmek genç kadın için bir nevi soğuk duş etkisi yapmıştı. Bu tamamen Brandon'un suçu değildi tabi fakat Cordelia hevesi kursağında kaldığı için suçu tamamen ona atmakta bir sakınca görmüyordu. Adi her zaman peşinde koşar durur ve ateşli gözleriyle kendisini baştan çıkarırdı. Onun bu mesafeli tavırları Cordelia'da saçlarını yolma isteği uyandırıyordu. Sadece kendi saçlarını değil Brandon'unkileri de... Hatta niye kendi güzel saçlarını mahvediyordu ki Brandon'un saçlarını kafasından söküp atmak varken? Yine de bir yanı umudunu kaybetmek istemiyordu. Brandon onun için endişelenip odasına kadar nasıl olduğunu görmek için odasına kadar geldiğine göre o kadar da mesafeli olamazdı değil mi?
''Endişelenmeyin lütfen Lordum. Yol yorgunluğunu hala atabilmiş değilim bu yüzden odama erkenden çekildi. Beni bu kadar düşünüyor olmanız en kadar da ince bir davranış!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeden Gelen
Historical FictionBir tarafta ailesinin ölümünden sonra kendini İngiltere'ye giden bir gemide bulan ve yalnızlığı kemiklerine kadar hisseden Amerikalı zengin güzel Cordelia Shaw... Diğer tarafta çapkınlığıyla sosyetede nam salmış bir şeytan kadar yakışıklı Eglinton D...