Brandon karşısında oturan Beatris'e bakarken kafasını başka yere çevirmemek için kendisini zor tutuyordu. Beatris zayıflamıştı. O eski havası ve neşeli kahkaları gitmiş yerine genç kadında acı bir solukluk bırakmıştı. Brandon'ın ona karşı sempati hissetmeye hiç niyeti yoktu. Zümrüt gözlüsü onu bekliyordu. Bir an önce bu işi halletmeli ve diğer yarısınını bulup onu sıkıca sarmalamalıydı.
'Evlenmeyeceğiz değil mi Brandon?'
Beatris karşısında en az kendisi kadar acısından çökmüş adamı gördüğünde öldüğü sandığı kalbinin kanamaya başladığını hissetmişti. O böyle olmasını istememişti. Tek görmek istediği Brandon'ın gülümsemesiydi. Fakat bir anlık şeytana uymuş ve kendisiyle beraber birbirini seven iki insanı da cehenneme çekmişti. Olayın gerçekleştiği günden bu yana sadece dua etmişti Beatris günahının affı için.
'Cordelia hamile...'
'Be- Sen ne dediğinin farkında mısın? Ge-gerçekleri mi söylüyorsun?'
' Bu sadece bir ihtimal ve açıkçası kuzeninizin belirttiği bir ihtimal. Ortada böyle bir ihtimalin olması bile benim onun peşinden koşmamı şart koşar. Şimdiye kadar onu arayıp bulmadıysam sizin olduğu kadar benim de işlediğim günahttan dolayıdır ve pek tabi size karşı olan sorumluluk hissim yüzünden... Ama artık duramam. Bana nefes almak için yeni bir sebep verilmişken bunu bırakamam. Umarım beni anlıyorsunuz Leydim.'
Brandon'ın bir bebeği olacağı ihtimalinin şokunu üzerinden atamayan Beatris üzerine bir de onun bu kadar resmi konuşmasıyla kuruyup toza dönüşeceğini sanmıştı. Bu haberi aldığında en azından ağlayacağını beklerdi. Oysa olan sadece burukluktu. Beatris karşısındaki yakışıklı çehreye bakarken sakince düşünmeye çalıştı. Onu seviyorum fakat gerçekten ona aşık mıyım? Brandon'ın bana olan aşkını fark edeceğini beklerken ben kendi içime neden hiç bakmadım? Tanrım sen bana yardım et... Onu görmek eskisi gibi kalbimi acıtsa bile şimdi birşeyler farklı...
'Eğer bir bebeğiniz olacaksa şimdiden tebrik ederim Lordum. İçimde herşeye rağmen eşim olacağınıza dair karınca kadar bir umut kalmış olsa da bunun gerçekleşmeyeceğini nedense biliyordum. Beni sorumluluk olarak görmenize ya da benim için üzülmenize gerek yok. Lütfen gidin. Gidin ve onunla çok mutlu olun.'
Beatris bu sözlerden sonra odadan çıkınca Brandon bir an şaşkınlıkla olduğu yerde kalakaldı. Bu konunun onu zorlayacağını düşünmüştü. Beatris'in ağlayacağını hatta kavga çıkaracağını bile hesaba katmıştı. Fakat genç kadın kendisini özgür bırakmıştı. Kolayca ve hiç uğraşılmadık gelen bu özgürlük Brandon'ın kalbini ilk önce sızlatmış sonrasında ise heyecanla attırmaya başlamıştı. Gözleri mutluluktan kocaman olan Brandon heyecanla yerinden fırladı ve geriye bakmamak üzere hızlıca kendisini dışarıda bekleyen en yakın arkadaşına koştu.
Henry koşturarak gelen Brandon'ın sırıttığını fark ettiğinde üzerinden bir yükün kalktığını hissetti. Onunla konuşmaya başlamadan önce Beatris'in odasının olduğu pencereye baktı. Beni affet B bunu yapmak zorunda olduğumu sende biliyorsun... Beatris'in kendilerini izlediğini bilen Henry onun gözü önünde Brandon'ın sevinçten çıldırmaması için arkadaşını yakasından yakaladığı gibi at arabasının içerisine itti. Kendiside peşi sıra girerken planda bir aksilik olmaması için dua ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeden Gelen
Fiction HistoriqueBir tarafta ailesinin ölümünden sonra kendini İngiltere'ye giden bir gemide bulan ve yalnızlığı kemiklerine kadar hisseden Amerikalı zengin güzel Cordelia Shaw... Diğer tarafta çapkınlığıyla sosyetede nam salmış bir şeytan kadar yakışıklı Eglinton D...