Brandon bu kadar güzel geçen bir günün birkaç dakika içerisinde nasıl bu kadar değiştiğini anlayamıyordu. Cordelia vahşi bir kaplan gibi davranmış sonrada çekip gitmişti. Ne yapacağını bilemeyen Brandon şaşkınlığını üzerinden atınca onun peşinden gitmeye karar vermiş ve mantıksız davrandığını ona açıklayarak evliliğin kesinlikle iptal edilemeyeceğini bir güzel anlatmayı düşünmüştü. Derin bir iç çekerek kapıya doğru bir adım attığı anda Beatris'in sesi kulağına çalındı. Bir an onların hala burada olduğunu unutacak kadar şaşaırdığı için kendi kendine sinirlenen Brandon düşüncelerini dizginleyerek genç kadına kulak verdi.
'Şu an Leydi Shaw'ın yanına gitmek iyi bir fikir olmayabilir Brandon. Ona sakinleşmesi için zaman vermelisin.'
Brandon kendisiyle konuşan Beatris'e sıkıntılı bir bakış attı. Bir yanı koşa koşa Cordelia'nın yanına gidip hem onu sarsmak hem de ona sımsıkı sarılmak istiyordu. Fakat Beatris bir kadın olduğu için tavsiyesi mantıklı olabilirdi. Brandon'ın kafası gerçekten çok karışmıştı. Sıkıntıyla birkaç dakika durup gidip gitmemeyi düşündü. Sonra kalmayı seçip ayaklarını sürüyerek geniş koltuğa kendini attı.
Cordelia gözlerinde gözyaşlarıyla karanlık bahçede dolaşırken bir yandan da talihine isyan ediyordu. Bir erkek bu kadar kör olabilir miydi? O erkek Brandon ise evet olabilirdi! Her düşüncesinde üzüntüsünün yanında siniri de yükseliyordu. Tekrar şatoya dönüp Brandon ile Beatris'e sağlam birer tokat atmak beynindeki en cazip düşünceydi.
Kocaman bir bulut dolunayın önünden çekilince Cordelia bulunduğu yeri daha rahat görmeye başladı. Tanrı aşkına bu kadar uzaklaşmış mıydı? Çevresine bakındığında tam olarak nerede olduğunu algılayamadı. Hep Brandon'ın yüzünden Cordelia kendini kaybetmişti... Bir ağacın dibine oturarak sakinliğini kazanmaya çalıştı. Şimdi ne yapacaktı? Evlenmek istemediğini söylemişti ama aslında istiyordu. Brandon'ın kör gözlerini açması gerekiyordu fakat bunun için ne yapacağını bilemiyordu. Hem o kadar sert çıkıştıktan sonra ki bunu hak etmişti, geriye dönüp söylediklerini geri almadan nasıl o evde yaşamaya devam edecekti?
Cordelia'nın çözülmesi gereken bir sürü problemi vardı ama aklında bir çözüm bulunmuyordu. Kar ve Gölge'yi kahyaya bıraktığı için de pişman olmuştu. Dışarı soğuktu ve Cordelia kendini gerçekten çok yalnız hissediyordu. Bugünün en mutlu günü olması gerekiyordu. Hep Brandon'ın yüzündendi ve lanet Beatris'in. Pis fare diye düşündü Cordelia bundan sonra en küçük bir yanlışında o saçlarını yolacağım. Leydilikte umurumda değil. Hem senin saçlarını hem de Brandon'ın saçlarını teker teker yolacağım. Eğer Lord Rudland da bu işe karışırsa onun saçlarınıda yolacağım... Bu seferde sinirinden ağlamaya başlayan Cordelia başını dizlerine yaslayarak kendine sarıldı.
Bu sırada kahya Thomas çekingen bir tavırla Brandon'ın yanına yanaşmaktaydı. Peşinden gelen iki küçük yaramaz Brandon'ı gördüklerinde hemen sevinçle onun ayaklarına koşturup paçalarını çekiştirmeye başladıklarında gergince öksüren Thomas konuşmaya çalıştı.
'Lordum ben köpeklerini Leydinin yanına götürüyordum fakat...'
'Evet, iyi bir fikir Thomas. Belki bu yaramazlar vahşi Leydimi biraz sakinleştirirler.'
'Fakat Lordum... Şey açıkçası Leydi odasında değiller.'
'Ne demek odasında değiller Thomas?'
'Lordum odasına gittiğimde orada olmadığını gördüm. Hizmetçilerle şatonun tüm odalarına baktık fakat Leydi hiçbir yerde yok.'
Brandon bir anda dehşet içinde yerinden fırladı. Cordelia şatoda yok...Cordelia yok... Kalbi bir an için durdu ve sonra patlayacak gibi atmaya başladı. Başına bir şey mi gelmişti? Yoksa şatodan kaçmış mıydı? Bu saatte nereye gidebilirdi ki? Elleri titreyen Brandon kendine hakim olmaya çalışsa da suçluluk duygusu içini kemiriyordu. Onun peşinden gitmeliydi. Sakinleşmesini beklemeden peşine takılmalı ne olursa olsun gönlünü almalıydı. Hışımla odadan çıkarken Cordelia'nın başına bir şey gelmeden bulmak için Tanrıya dua ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeden Gelen
Fiksi SejarahBir tarafta ailesinin ölümünden sonra kendini İngiltere'ye giden bir gemide bulan ve yalnızlığı kemiklerine kadar hisseden Amerikalı zengin güzel Cordelia Shaw... Diğer tarafta çapkınlığıyla sosyetede nam salmış bir şeytan kadar yakışıklı Eglinton D...