Bölümü tekrar silip yükledim umarım yine bir sorun olmaz ve herkes rahatlıkla okuyabilir. Bu arada daha önce hiç yapmadığım bir şey yaparak sizden oylarınızı ve yorumlarınızı esirgememenizi istiyorum. Okunma sayısına göre oy sayısı ve yorum sayısı oldukça düşük olduğundan bu durum beni üzüyor... Lafı fazla uzatmadan üşengeç yazarınız yerini Cordelia ve Brandon çiftine bırakıyor :)
Not : Finale çok az kalmışken Henry'nin hikayesine de buradan kısa bir giriş yaptım. Eglington çiftine veda eder etmez yeni hikayeme başlayacağım. Tek eksiğim hikayenin adını bulmak o da tamamlanırsa tahmin edilenden daha kısa sürede yeni karakterlerle karşınızda olurum. Fazla konuştum ben kaçacağım, kaçıyorum, kaçtım :D
Brandon nefes almakta zorluk çekiyordu. Tanrı aşkına içkiyi fazla kaçırıp tehlikeli bir takım işlere mi girişmişti? Vücudunun her yeri ağrıyorken zorlukla elini kaldırıp nefes almasını zorlaştıran şeye dokundu. Tam o anda Henry'den bir kıkırdama gelince Brandon seslice bir küfür savurdu. Bununda bir tesiri olmayınca yüzündeki şeye rağmen konuşmaya başladı.
''Henry?''
''Hmm ne var?''
''Poponu yüzümden çek!''
Brandon nefes alabileceği ortama ulaşınca olduğu yerde doğrulmaya çalıştı fakat beline yapışan el buna izin vermiyordu. Ne kadar içmişlerdi hatırlayamıyordu bile. Başı o kadar ağrıyordu ki küçük çocuklar gibi homurdanmamak için kendisini zor tutuyordu. Belini kavrayan mengene misali eli olduğu yerden tutup ayırmayı başarınca yavaşça arkasına döndü. Lanet Lancaster! Bu herifle mi uyumuştu? Daha doğrusu bu heriflerle mi aynı yatağı paylaşmıştı? Ah Tanrı aşkına içtiği her neyse ondan Cordelia'ya da içermeliydi. Brandon kendisini iki adamla yatakta bulacak kadar aptallaştığına göre çok sağlam bir içki olmalıydı... Fakat sevgili eşi hamileydi. Bir bebeğinin olacak olması Brandon'un suratına şapşal bir gülümseme yerleştirdi ve yastığa bir güzel yerleşip gelecekteki hayatının hayali kurmaya başladı. Brandon tam Cordelia'ya benzeyen bir kızı olsa ne kadar mutlu olacağını düşünüyordu ki çalınan kapı başında korkunç bir etki yarattı. Bu etkiyi hisseden sadece kendisi de değildi. Lancaster yüzünü yastığa gömüp çocuklar gibi huysuzlanmıştı. Henry ise... Eh Henry tam kendinden beklenen tepkiyi gösterdi.
''Brandon popomu yüzüne koyduğum için özür dilerim dostum gerçekten bilerek yapmamıştım. Lütfen lanet beynime çivi çakmaktan vazgeçer misin?'' Brandon onun bu ıstırabını sürdürüp intikamını almak istese bile kendisi de aynı acıyı çektiği için çatallanan sesiyle kapının dışarısındaki kişiye içeri gelmesini söyledi.
Odaya giren Thomas yataktaki manzarayı gördüğünde yüzündeki ifadeyi korumayı başarsa da Brandon bir an için Thomas'ın dudaklarının kıvrıldığını fark edebilmişti. Thomas tam yatağın karşısına geçip saygılı bir ifadeyle üçünü selamlayınca Brandon kafasını duvarlara vurmak istedi.
''Lordum. Lordum ve Lordum...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeden Gelen
Ficción históricaBir tarafta ailesinin ölümünden sonra kendini İngiltere'ye giden bir gemide bulan ve yalnızlığı kemiklerine kadar hisseden Amerikalı zengin güzel Cordelia Shaw... Diğer tarafta çapkınlığıyla sosyetede nam salmış bir şeytan kadar yakışıklı Eglinton D...