Selam, Nasılsınız?Bölüme geçmeden önce emeğimin karşılığını vermek için yıldıza basarak oy vermeyi ve satır aralarına yorumlar bırakmayı unutmayınız.
Beni profilimden takip ederek destek olup, duyurulardan haberdar olabilir, profilimden İnstagram hesaplarına gidebilirsiniz. Orada alıntılar, bölümün gelecek olduğu zamanları paylaşıyorum.
Çok öptüm, Keyifli Okumalar😚
BÖLÜM YEDİ
"AĞIR ADAMDAN DARBELER"Duman- Dibine Kadar
&&&
Yoğun tozlar, özgürlüğün ardından çıkarak etrafa savrulup yolunu bulurken dilime mıhlı şarkı sözlerini mırıldamaya devam ederek parmaklarımı kahve fincanının kulbuna doladım.
İnce, özgürlüğün tozlarını taşıyan parmaklarım kavradığı kulpla birlikte fincanı dudaklarıma doğru götürerek kahvemi yudumladım. Soğumaya yüz tutmuş ama yine de aromasını kaybetmemişti. Tadı oldukça güzeldi.
Güneş, günün son demlerini atölyenin penceresinden içeri sızdırarak yüzüme vururken ısıtıyordu, öyle ki tenim sıcacıktı.
Fincanımda ki kahvenin dibini getirerek dudaklarımdan uzaklaştırdıktan sonra hemen yan tarafıma bırakarak göz ucuyla heykelimi süzdüm.
Hatlarını belirtmeye başladığım zamandan bu yana bir hafta geçmişti ve neredeyse bunu tamamlamak üzereydim.
Heykelin şu anlık görünümüne baktığım zaman oldukça güzel gözüküyordu. Artık eserimle yolun yarısını geçmiştik, az kalmıştı, çok az kalmıştı ve ben bunca olanların arasında bu heyecanla ayakta durabiliyor, nefes alabiliyordum.
Yeşilin yumuşak tonlarını taşıyan gözlerimi heykelden alarak bileğimdeki tenime zıt siyah saatime dikerek saatime baktığımda akşam üzeri beşe geldiğini gördüm.
Yaklaşık üç saattir buradaydım ve zihnimdeki savaştan uzak durmak adına aralıksız çalışmıştım. Kendimi o kadar çok vermiştimki kendime yaptığım kahveyi bile ara sıra hatırlayıp içmiştim. Gözlerim yorulmuştu. Bu da demekti ki artık atölyeden çıkma vaktim gelmişti.
Saatime bakmayı bırakarak üzerime giydiğim beyaz önlüğümü çıkarıp askıya astım. Daha sonra heykelimin üzerini örtüyle kapatarak kahve fincanımı alıp, atölyenin köşesindeki küçük mutfak tezgahının üzerine bıraktım.
Normalde küçücük olan mutfağı pek kullanmasam ve çokta kahve müptelası olmasam da arada sırada dinç olmak için kendimi içmek zorunda hissediyordum.
Tozlu ellerimi sehpanın üzerindeki ıslak mendille silerek aynanın karşısına geçtim ve bağladığım saçlarımı açarak düzeltmeye başladım.
Aynadaki yansımam gözlerime iliştiğinde yeşil gözlerimin çevresini kuşatan o kırmızılıkla karşılaştım. Zihnim yeşillerimi görür görmez zehir çanlarını çaldı var bana onu hatırlattı.
Onu.
Artık adını bile söylemekten çekinmeyen başladığım, içimin bir tarafında sıkıntıyla ukte kalan o adamın gözlerini hatırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPTİLA(+18)
ChickLit•YENİDEN YAZILIYOR! Ellerimi yüzünden çekerken omuzlarına attım. Üzerime iyice eğilirken hareketleri içimde ki ıslaklık ile rahatça hızlandı. Belim ağrıyordu. Zevk tekrar etrafımı sarmaya başlamıştı. İnlerken dudaklarına fısıldadım. " Amacın beni ya...