Chanyeol'un anlatımından
Bakışlarım televizyondayken rahat koltukta oturuyordum. Gözlerim ekrandaydı ama aklım, Baekhyun'daydı.
Bana çok güzel bakıyordu. Çok güzel bakıyor çok güzel gülüyordu.
Öylece dursa bile ben onu övecek bir ayrıntı bulurmuşum gibi geliyordu. Derin bir nefes verdiğim sırada hissettim kolumdaki dokunuşu.
Sunmi yanıma otururken döndü bana. "Dalmış gibisin." "İş düşünüyordum ya." Diye mırıldandım sadece. "Tatile gidecektik o da olmadı. Hafta sonu en azından dağ evine gidelim diyorum."
Başımı koltuğa yaslarken gözlerimi kapadım. Hafta sonu için benimde dağ evine gitme planım vardı ama eşimle değil, Baekhyun'la gitme planıydı bu.
"Hafta sonu gemi ile açılabiliriz. Jongin'le uzun zamandır açılmadık." Diye attım kafadan. Jongin tatildeydi. Danimarka'da sevgilisi ile geziyordu ama Sunmi'nin bunu bilmesine gerek yoktu.
"Chanyeol, uzun zamandır birlikte vakit geçiriyoruz. Seni özledim." Dedikleri ile dudağımı ısırdım hafifçe. "Sunmi, başım ağrıyor zaten. Lütfen bana ilgi vermiyorsun konuşmalarını en azından bu gece yapma."
Derin bir nefes verdi. "Ne kadar konuşursam konuşayım düzelmiyor zaten. Artık susma kararı aldım." Gözlerimi devirirken mırıldandım. "Sana hiç bir şey vadetmedim Sunmi. Yıllardır, sana bunu anlatıyorum."
"Altı yıl oldu. En azından sevmeyi deneyemez misin? Bir kez deneyemez misin?" "Konu, hoş olmayan bir yere gidiyor. Ben yatıyorum."
Hızlı adımlarla ilerledim odaya doğru. O sırada çalan telefonum ile bakışlarım elimdeki telefona düştü. Baekhyun arıyordu.
Anında hızlanan kalp atışlarımı hissederken artık eskisi kadar gergin değildim. Hızla cevapladım odaya girerken.
"Biriler beni özlemiş." Küçük bir kıkırtı duydum. "Bugün bir yerlerden çıkmadın. Aramadın da. Yoksa flörtüm beni unuttu mu?"
Yüzümdeki gülümseme büyürken mırıldandım. "Seni unutmak ne mümkün? Televizyonu izlerken bile aklıma geliyorsun. Bugün zor bir gündü. Bir çok toplantı vardı. Hayatta kalmakta bile zorlandım."
Gülerken gülüşünü dinledim. İçim huzurla doluyordu. "Hafta sonuna bir gün kaldı. Planımız ne?" "Seni dağ evine götürmeyi düşünüyorum desem, korkar mısın?" Büyük bir kahkaha atarken kısıkça güldüm.
"Ah, niyetini bu kadar belli etmeseydin keşke." Yatağa uzanırken mırıldandım. "Söyle bakalım, neymiş benim niyetim?" "Benden faydalanmazsınız Chanyeol bey! Bunu başından söyleyeyim." Yüzümdeki gülümseme yerini korurken mırıldandım.
"Sen ne istersen onu yapalım. Nelerden hoşlanırsın bilmediğim için plan yapmak cidden zor." Hımladı ve bir kaç saniye sessiz kaldı.
"Çok pahalı bir mekan olmasa da bildiğim güzel bir kahvaltıcı var. Hemde sahilin yanında. Çok güzel bir manzarası var. Orada kahvaltı ederek güne başlayabiliriz."
"Vay, etkilendim sanırım. Plan yapmada benden daha iyisin." "Kahvaltıyı ben düşündüm. Geri sende koca adam."
Yeni lakabıma gülümserken "ben yatıyorum, yarın erkenden dersim var." Diye mırıldandı Baekhyun. "Ah pekala, bende yatağımdayım zaten. Telefonu kapatıp uyurum bende."
"Peki, iyi geceler Chan." Yüzümdeki gülümseme ile mırıldandım "iyi geceler Hyun."
Telefonu kapatıp komidine koyduğumda yüzümü gülümseyerek bastırdım yastığa. Kendimi, çok mutlu hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...