Chanyeol'un anlatımından
Ulaşmıyorum. Saatlerdir arıyorum. Mesaj atıyorum ama yok. Bir kez bile açmadı veya mesajlarıma geri dönmedi.
Bir hafta olmuştu ilişkimiz başlayalı. Güzel gidiyorduk tek bir sıkıntı yoktu. Tek bir şüphe yoktu.
Her gün gibi normal başlamıştı bugünde. Günaydın mesajıma bir cevap almadıktan sonra aramıştım onu. Ama cevap vermemişti.
Tekrar tekrar aradığımda da açan olmamıştı.
Şimdi ise arabamı hızla park etmiş ve inmiştim arabadan. Evine bakmaya gelmiştim. Hızlı adımlarla ilerledim binaya.
Korkuyordum. Evli olduğumu mu öğrenmişti? Yoksa başına bir şey mi gelmişti?
Zile bastım ve bekledim. Açan yoktu. "Kahretsin Hyun. Neredesin?"
İlerledim ve bindim arabama. Elbet biri eve gelecekti. Beni böylesine meraklandıracak önemli bir şey olsa iyi olurdu.
Yoksa gerçekten çok sinirlenecektim.
Titrek bir nefes verirken kendi kendime mırıldandım. "Sakin ol, başına bir şey gelmiş olamaz. Sakin ol."
Hava kararırken hala bekliyordum. Arabamda oturmuş, gerginlikle bekliyordum. Sokağa giren bedeni görene kadar içime doğru düzgün nefes bile çekememiştim.
Görür görmez hızla açtım kapıyı ve çıktım dışarıya. Yaklaşan Baekhyun'a doğru hızlı adımlarla yaklaştım. "Neredesin sen?"
Beni görünce şaşırdı ardından vurdu kafasına bir kez. "Haber vermeyi unuttum değil mi? Aptal kafam. Çok özür dilerim Chan."
"Neredeydin Baekhyun? Sana bir şey oldu diye aklım çıktı." Uzandı, tuttu yanaklarımı. "Ailemin ölüm yıl dönümü bugün. Onlar için dua ettim tüm gün. Özür dilerim sana haber vermeyi unuttuğum için."
Titrek bir nefes verdiğim sırada girdi kollarımın arasına. "Sana bir şey oldu diye kafayı yedim. Çok korktum." Uzandı tuttu elimi. "Luhan bugünü bildiği için gelmez eve. Gel, sakinleştirelim seni."
Eve el ele çıkarken sakinleştiğimi hissediyordum. Baekhyun'a çok büyük bir yalan söylüyordum ve bu sırtımda çok büyük bir yük haline geliyordu.
Ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Cümleye başladığım anda yüzüme bir tokat yiyebilirdim.
El ele salona ilerlediğimizde beni koltuğa çekti. Eli elimle oynarken mırıldandı. "Ailemi kaybettiğimde daha çok küçüktüm. Onları, fotoğraflar da olmasa düzgün hatırlamıyorum bile. Ama yine de yıllardır mezarlarına gidip onlar için dua ediyorum. Rutinim olmuş. Sana haber vermeyi unuttum. Endişelendirdiğim için üzgünüm."
Kolundan tuttum ve çektim kucağıma. Kollarımı beline sararken fısıldadım. "Seni seviyorum Baekhyun. Tamam sorun değil. Ama bir daha dikkat et olur mu? Çok merak ettim." Başını olumluca salladı.
"Söz veriyorum. Dikkat edeceğim." Saçlarına yumuşak bir öpücük verirken çektim kokusunu içime.
"Daha önce hiç bir ilişkimde böylesine yakın olmamıştım birisiyle. Duygusal anlamda, yakın. Sanki yıllardır hayatımdaymışsın gibi hissediyorum Chanyeol-ah."
Aşkla izledim güzel yüzünü. Nasıl böylesine tutulmuştum ona?
"Seni görebildiğim, dokunabildiğim, sevebildiğim için dünyanın en şanslı adamıyım Baekhyun. Benimle olduğun için, minnettarım ben." Yaklaştı ağırca sürttü burnunu burnuma. "Ah Chanyeol, öyle güzel konuşuyorsun ki."
Dudaklarım dudaklarını aşkla sahiplenirken belinde olan ellerimi daha da sıkılaştırdım. Kendime biraz daha çekerken yavaşça ayrıldım dudaklarından.
"Ben gitsem, iyi olacak." Başını olumsuzca salladı bir kaç saniye sonra. "Gitmeni istemiyorum." Bakışları, bakışlarımdan bir saniye bile kopmuyor kalp atışımın her saniye daha da artmasına neden oluyordu.
"Baekhyun-" cümlemi dudakları ile böldüğünde kısık bir inleme döküldü dudaklarımın arasından. Onu çok istiyordum.
Belinde olan ellerim kalçalarına inerken yavaşça kavradım yumuşak kalçalarını. Bu kez inleyen o olurken yavaşça kalktım ayağa.
Bacakları anında belime sarılırken kalçalarından destekliyordum. Önüme çıkan koridorda ağır adımlarla ilerlerken karşılıklı duran iki kapının arasında durdum. Baekhyun'u sağdaki duvraya yaslarken ayrıldım dudaklarından. "Karşıdaki benim odam."
Diye fısıldadı anında. Dudaklarım boynuna inerken döndüm ve kapıyı zorlukla olsa da açarak girdim içeri.
Baekhyun'un kapıya yaslanmasını sağlarken kendini ağırca sürttü bana. "Baekhyun, sen çok tehlikelisin." Küçük kıkırtısı benimde yüzümde büyük bir gülümseme oluşmasına neden olmuştu.
Yatağına ilerlerken mırıldandım. "Bir daha kinde benim evimde olalım, tek kişilik yatak bize gerçekten az güzelim." Gülümseyerek bakıyordu yüzüme Baekhyun. Yaklaştım ve öptüm güzel dudaklarını.
Onun kollarının arasında yaşamak istiyordum. O ruhsuz eve girip, mutlu olmadığım büyük yatağımda uyumaktansa Baekhyun'un küçük yatağında onunla sevişmek istiyordum.
Ondan kopmak istemiyordum.
___________________
"Hyung anlatacak mısın artık yoksa bir saat daha sessizce oturacak mıyız?" Derin bir nefes verdim ağırca. "Ani bir tepki verme. Sen benim tek dostumsun Jongin. Bunu bir tek seninle paylaşabilirim."
Ofladı "anlatacak mısın artık? Ve bu anlatacağının umarım bizi sürekli oylamanla bir ilgisi vardır Hyung. Haftalar önce size gelecektik ama sen sürekli erteliyorsun."
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes verdim yeniden. "Benim bir ilişkim var." Bir kaç saniye dondu. Tepki vermedi.
"S-sunmi dışında biriyle mi? Başka bir kadınla, bir ilişki mi?" "Erkek." Diye mırıldandım bakışlarımı kaçırırken.
"Hyung, Sunmi bu kadarını hak etmiyor." Yutkundum sertçe. "Kimse aldatılmayı hak etmez. Biliyorum ama aşık oldum Jongin. Üstelik, o kadar iyi anlaşıyoruz ki. Onun yanında her şeyi unutuyorum ben. Bir tek o, ve ben kalıyoruz. Ne Sunmi ne de şirket geliyor aklıma."
"O zaman boşan Sunmi'den. Onun yani, ilişkinin olduğu adamın evliliğinden haberi var değil mi?" Yutkunurken başımı olumsuzca salladım. "Yok."
"Hyung sen, kendine misin gerçekten? Nasıl yaparsın bu kadarını?" "Söyleseydim yüzüme bile bakmazdı Jongin. Sen biliyorsun, ben yıllar önce mantık evliliği yaptım. Aşka inancım yoktu o karşıma çıkana kadar."
"Ama o buna inanmayabilir. Beni dinlemez bile. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sıkışıp kaldım." Derin bir nefes verdi.
"İlk önce Sunmi'den boşanman gerek. Sonrasında ise, her şeyi o adama açıklamalısın ve seni affetmesini istemek dışında bir yolun yok."
"Hisselerin çoğunluğu hala Sunmi'de. Boşanırsak, şirketi kaybedebilirim." Hızla kaldırdı elini.
"Bana bir buzlu su getirir misiniz lütfen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...